tag:blogger.com,1999:blog-86187403719983878322024-03-12T22:24:21.978-07:00Hologram EsmaSelam :) Öğrenilenlerden YAŞANANLARI paylaşarak tebliğin farzlığında ruhsal tekamüle bi nebze olsun vesile olmak. Daha güncel,aktif ve etkileşimli olarak ;
https://www.facebook.com/Egitmen.Cem/
https://twitter.com/HologramEsma
Anlamadığınız yerler/şeyler olursa mutlaka sorun. İlim ve Aşk ile VesSalavatVelFatihaMert Simyager Mehmet Cemhttp://www.blogger.com/profile/10199484262721156178noreply@blogger.comBlogger16125tag:blogger.com,1999:blog-8618740371998387832.post-20124516494697550622023-09-10T15:10:00.005-07:002023-09-10T15:14:13.460-07:00Mehdi as, İsa as ve Deccal as hakkında seçilerek derlenmiş Hadisi Şerifler“Sizler bir canibi karada, bir canibi deryada olan bir şehir işittiniz mi?.. Sahabiler:
− Evet, işittik, yâ Rasûlullâh?
− İshak oğullarından yetmiş bin kişi o beldeye gaza etmedikçe kıyamet kopmaz...
Bu gaziler o beldeye gelip, konakladıkları zaman, silah ile harp etmezler, ok da atmazlar... “Lâ ilâhe illâllâhu vallâhu ekber” derler...
Bunun üzerine o şehrin iki canibinden biri düşer... Sonra ikinci defa;
“Lâ ilâhe illâllâhu vallâhu ekber” diyecekler... Akabinde şehrin diğer canibi de düşecektir...
Sonra üçünçü defa bu sözü tekrar edecekler... Bunu takiben kendileri için bir gedik açılacak ve buradan şehre girecekler ve ganimetlere nail olacaklardır... Gaziler ganimetleri taksim etmekle meşgûl bulundukları sırada birdenbire imdat isteyen bir feryatçı gelir ve:
− Muhakkak DECCAL çıkmıştır, der!..
Bunun üzerine gaziler her şeyi terkederek geri dönerler...”(*)
(*)Şehrin bu fethinin kıyamete yakın ve Deccal’in zuhurundan evvel olacağı, çetin bir harp yapmaksızın, sadece zikir ile tahakkuk edeceği bildirilmektedir...
Bu hadîs-î şerîf ile ilgili gördüğümüz için Sultan Fatih ile bir velî olduğu nakledilen Akşemsettin arasındaki konuşmaya burada yer vermek istiyorum:
“Sultan Mehmet’in çeşitli kimseler tarafından İstanbul gazasından menedilmek istendiğini duyan Akşemsettin, Sultan Mehmet’e şu bilgiyi verdi:
− Evvela Kostantiniyye’yi Sultan Mehmet feth edecektir... Sonra Beni Esfer alır. Beni Esfer elinden de MEHDi alır... ” (Tezkiret’ül Evliya, Sayfa:161)(M.Z.K.)
***
Bir sabah Rasûlü Ekrem AleyhisSelâm Deccal’dan bahsederken, onu zem ve tahkir etti... Ve onun ne büyük bir belâ olduğunu belirtti... Öyle ki, biz onu Nahl civarında zannettik... Vakta ki O’nun yanına gidince, bizdeki hüzün ve teessürü anladı da:
− Size ne oluyor? dedi...
− Yâ Rasûlullâh, sabahleyin Deccal’dan bahis açarak, onu tezyif ettiniz ve ne büyük bir belâ ve fitne olduğunu söylediniz... Hatta biz onun Nahl denilen yerde olduğunu zannetmiştik... dedik. Bunun üzerine:
− Sizin için en çok korktuğum Deccal’dan başkalarıdır... Sizin için, Deccal’dan daha çok başka şerrlilerden korkarım!..
Şayet Deccal, ben sizin yanınızda iken zuhur ederse, yalnız başıma onu cevap veremez hâle getirip,susturur ve davasını iptal edebilirim... Eğer ben aranızda değilken çıkarsa, artık herkes kendisini müdafaa edip, onun şerrinden korunmalıdır...
Zaten Allâhû Teâlâ, her müslümanı onun şerrinden himaye buyuracaktır...
Deccal, son derece kıvırcık saçlı, gözü dışına fırlamış bir gençtir... Ben onu sanki Katan oğlu Abdül Uzza’ya benzetiyorum... Her kim, Deccal’e yetişirse, ona karşı KEHF Sûresi’nin evvelinden ve âhirinden on âyet okusun... Bu âyetler, sizi onun tasallutundan korur...
Deccal, Şam ile Irak arasındaki yoldan çıkıp, Arapların üzerine yürüyecek... Öncülerini sağa sola gönderip, şerrlerinden hiçbir kimse emin olmayacaktır...
O zamanda mevcut olan ey müminler, dininizde sebat ediniz!..
− Yâ Rasûlullâh, yeryüzünde ne kadar kalacaktır?..
− Kırk gün kalacak, bir günü bir sene, ve bir günü bir ay, ve bir günü de Cuma kadar... Diğer günleri de sizin günleriniz gibi olacaktır...
− Yâ Rasûlullâh, bir sene hükmünde olan o günde, bize bir günün namazı kifayet eder mi?.. diye soruldu.
Rasûlü Ekrem:
− Hayır, kifayet etmez!.. Siz, ona göre namaz vakitlerini tahmin ve takdir ediniz... Her yirmi dört saati, normal günler gibi zamanlara ayırarak, beş vakitlik namazlarınızı kılınız...
− Yâ Rasûlullâh, Deccal’in sürat-i seyri nasıldır?..
− Şiddetli rüzgâr önünde bulut sürati gibi mesafe kateder... Bir kavmin yanından geçer, onları, “Kendisinin Rableri olduğuna inanmaya” davet eder... Onlar da ona iman ve icabet ederler... O da bulutlara emreder, yağmur yağar; yere emreder, istidraç kabilinden otlar biter... Hayvanlar da meralardan fevkalâde besili ve sütlü olarak dönerler...
Sonra Deccal başka bir kavme gelir, onları da “Kendisinin Rableri olduğuna inanmaya” davet eder... Lâkin onlar bu daveti kabul etmeyip, reddederler... Ve tevhid dininde sebat ederler... Deccal onların yanından döner; bu defa o kavimden yağmur kesilir, otlar kurur... Mera olmadığı için hayvanlar da ölür... Mal namına ellerinde hiçbir şey kalmaz...
Deccal harap bir yere uğrar; oraya: “Define, madenlerini çıkar deyince!” deyince, bal arılarının beylerini takip ettikleri gibi, defineler de süratle Deccal’i takip ederler...
Sonra Deccal tam mânâsıyla kuvvetli bir genci tanrı olduğuna iman etmeye davet eder... Kabul etmediğinden dolayı öfkelenerek, o delikanlıya bir kılıç havale eder ki, hedefe atılmış ok gibi süratle, delikanlının vücudunu birbirinden bir hedef kadar uzak iki parçaya böler... Onu tekrar hayata kavuşturduktan sonra, yine tanrı olduğuna inanmaya davet eder... Delikanlı beşûş bir çehre ile güler...
− Bu adam nasıl iflâh olabilir?.. der.
Delikanlı bu vaziyette iken, Allâhû Teâlâ, Meryem’in oğlu Mesih (İsa)’yı gönderir...
İsa AleyhisSelâm, boyanmış iki hulleye bürünmüş, ellerini de iki meleğin kanatları üzerine koyarak Dimişk (Şam)’ın doğusundaki Minare-i Beyzâ’ya iner...
Başını eğince, hamamdan çıkmış gibi, tertemiz bir hâlde terler... Başını kaldırdığı zaman da, saçlarından inci taneleri gibi nûrânî damlalar iner... O’nun soluğunu koklayan kâfir mutlaka ölür... O nefes, göz alabildiği yere kadar uzanır...
İsa AleyhisSelâm Deccal’i aramaya koyulur... Nihayet onu Bâbı Lut’ta, Mescidi Aksa’ya yani Kudüs’e yakın bir yerde yakalar ve öldürür...
Sonra Hazreti İsa’nın yanına, Deccal’in şerrinden Allâh’ın muhafaza buyurduğu bir kavim gelir... İsa AleyhisSelâm, onlara ikram olmak üzere, yüzlerini mesheder. Onların korkularını giderir... Cennetteki derecelerini haber verir...
Bu sırada Allâhû Teâlâ, Hazreti İsa’ya şöyle vahyeder:
“Ben sana, itaat ve inkiyaf eden bir cemaat meydana getirdim. Hiç kimsenin onları öldürmeye gücü yetmez. O kullarımı Tur dağında muhafaza et” buyurulur...
Bundan sonra Cenâb-ı Hak, Yecüc ve Mecüc denilen (İbni Arabiye göre bunlar Ruslar ve Çinlilerdir) iki büyük kavmi gönderir... Bunlar yüksek yerlerden akın edeceklerdir... İlk kafile Teberiye gölüne uğrayıp, oradaki suları tamamen içecekler, ikinci kafile de oradan geçecek ve vaktiyle burada çok su varmış diyecekler.
Sonra Beytül Makdis dağına yürüyecekler ve yeryüzündekileri öldürdük, şimdi sıra göklere geldi, geliniz de gök yüzündekileri de öldürelim diyecekler, oklarını göklere doğru atacaklar... Allâhû Teâlâ onların attığı okları, istidraç olmak üzere, kana bulamış bir hâlde onlara iade edecek.
İsa AleyhisSelâm ve ashabı Tur dağında mahsur kalacaklar... Öyle ki kuşatmanın şiddetinden bir öküz başı, onlardan her biri için, bügünkü paranızla yüz dinardan daha hayırlı olacak...
Bunun üzerine Nebiyullâh İsa AleyhisSelâm ve ashabı, onların belâsından kurtuluş için Allâh’a yalvaracaklar...
Allâhû Teâlâ onların dualarını kabul edip, Yecüc ve Mecüc kabilelerinin enselerine “Nugaf” (günümüzde yeni keşfedilen ve Yamyam virus adıyla tanınıp, insanı oniki ila onaltı saat arasında öldüren bir tür gibi) musallat eder.
Sabahleyin çılgınların hepsi de, Allâh’ın kudretiyle tek bir nefes gibi bir anda helâk olurlar. Sonra, İsa AleyhisSelâm ve ashabı, Tur dağından aşağı inerler... Yeryüzünde onların kokmuş leşlerinden bir karış yer bulamazlar...
Yine İsa AleyhisSelâm ve ashabı Allâh’a yalvarırlar da, Cenâb-ı Hak deve boynu gibi kuşlar gönderir. Onlar leşleri alıp, Allâh’ın istediği yere atarlar...
Sonra Cenâb-ı Hak pek çok yağmur indirir de, ondan hiçbir ev ve çadır mahsun kalmaz... O yağmur bütün yeryüzünü yıkar, ayna gibi tertemiz, yemyeşil bir hâle getirir...
Sonra yeryüzünde; meyvalarını verir, evvelki gibi, onun kabuğu ile gölgelenirler... Meraya gönderilen koyun, sığır, keçilerin de sütleri bereketli olur... Öyle ki sağmal devenin sütü, kalabalık bir cemaati, sığırın sütü bir kabileyi; koyunun sütü de, yakın akrabadan bir cemaati doyurur...
İşte bunlar böylece bolluk içinde, böylesine refaha kavuşmuş bir hayat geçirirken, Cenâb-ı Hak hoş bir rüzgâr gönderir. Bu lâtif rüzgâr, halkı koltuklarda; her mümin ile müslimin ruhunu kabzeder. Ortada en şerrli insanlar kalır...
O zamanda, insanlar yekdiğeriyle boğuşurlar, erkekler ile kadınlar merkepler gibi halkın huzurunda alenen cinsî münasebette bulunurlar...
İşte bu fena adamlar üzerine de kıyamet kopar...
***
“Muhakkak ki, Deccal’in iki gözünün arasında KÂFİR yazılmıştır... Onun amelini kerih görüp sevmeyen herkes o yazıyı okur...
Şunu kati olarak biliniz ki, sizden hiçbir kimse ölünceye kadar, Aziyz ve Celiyl olan Rabbini asla göremeyecektir... ”
***
Rasûlullâh, namazını bitirince güler bir hâlde mimber üzerine oturdu da;
− Herkes namaz kıldığı yerinden ayrılmasın!..
Buyurdu.. Sonra da sordu:
− Sizleri niçin topladığımı biliyor musunuz?..
Sahabiler:
− Allâh ve Rasûlü en iyi bilendir!..
Rasûlullâh buyurdu:
− Allâh’a yemin ederim ki, ben sizleri ne bir rağbet ve ne de bir korkudan dolayı toplamadım... Sizi toplamamın sebebi şudur:
Temim ed Dâri Hristiyan bir kişiydi... Geldi ve biat edip İslâm Dini’ne girdi. Ve bana öyle bir hâdise anlattı ki, onun söylediği bu hâdise, benim sizlere Mesih Deccal hakkında anlattıklarıma uygun düşmektedir...
Bana hâdiseyi şöyle anlattı:
Cüzam ve Lâim kabilelerinden otuz kişiyle beraber, bir gemiye binmiş, dalgalar da bu gemideki yolcuları deniz ortasında bir ay çalkalayıp oyalamış... Sonra gemiyi bir adaya yaklaştırıp oraya sığınmışlar... Daha sonra, büyük geminin arkasında yedekte çekilen sandallara binip geceye kadar beklemişler... Sonra adaya çıkmışlar... Kendilerini gövdesi pek çok kıllı bir dabbe karşılamış; öylesine kıllı imiş ki, bu yüzden önünü arkasından ayırt edememişler...
Gemi halkı o dabbeye sormuşlar:
− Sen nesin?.. O da:
− Ben Cessase’yim!.. cevabını vermiş. Sonra da o mahlûk konuşmaya devam etmiş:
− Ey topluluk, siz şu Hristiyan manastırındaki adama gidiniz... Çünkü o, sizin haberinizi çok şiddetle arzu eder!..
Bu dabbe bize bir adamı tahsis kılınca, biz onun dişi bir şeytan olmasından korktuk ve süratle yürüyüp, nihayet manastıra girdik... Orada, cüsse bakımından, gördüğümüz insanların en irisi olan, iki eli boynuna, diz kapaklarıyla topukları arası birbirine demirle çok sıkı bir surette toplanıp bağlanmış bir insan ile karşılaştık...
− Vay canına sen kimsin?.. diye sorduk. O:
− Sizler benim haberimi aldınız... Binaenaleyh, siz kimler olduğumu bana haber verin!.. dedi.
Gemi halkı:
− Biz, Arap kavminden birtakım insanlarız... Deryaya bir gemiyle açıldık... Akabinde alışılanın üstünde dalgayla karşılaşıp, bir ay deniz ortasında çalkalandık... Sonra şu adaya sığındık... Müteakiben yedekdeki sandala binip adaya çıktık... Derken bizi vücudu çok kıllı ve bu yüzden önü arkası ayırt edilemeyen bir dabbe karşıladı... Biz:
− Sen kimsin?.. diye sorduk.
− Ben Cessase’yim!.. dedi. Biz:
− Cessase nedir?.. dedik.
− Hristiyan manastırında bulunan şu adama gidin... Çünkü o sizin haberinizi öğrenmeyi çok arzu eder... dedi. Bunun üzerine biz süratle koşup sana geldik... O dabbeden de korktuk, onun bir dişi şeytan olup olmadığını anlayamadık...
Sordu:
− Bana, Şam’da bir köy olan Nahl-ı Beysan’dan haber verin..? dedi.
− Sen onun hâlinden ne soruyorsun?.. dedik.
− Hurmalarından soruyorum!.. Onlar meyva veriyor mu?.. dedi. Biz ona:
− Evet, veriyor!.. dedik.
− Muhakkak onun meyva vermeme zamanı yaklaşıyor!.. dedi.
− Bana Taberiye gölünden haber verin..? dedi.
− Sen onun hangi hâlinden haber istiyorsun?.. diye sorduk.
− Onda su var mıdır?.. dedi. Biz de:
− Onun suyu çoktur!.. cevabını verdik.
− Haberiniz olsun ki, onun suyunun çekilip gitmesi zamanı yaklaşıyor... dedi.
− Bana Şam’ın kıble canibinde bulunan Aynu Zugâr’dan haber verin?.. dedi.
− Aynu Zugâr’ın hangi hâlinden soruyorsun?.. dedik.
− O pınarda bir su var mı?.. Ve oranın ahalisi o pınarın suyu ile ziraat yapıyorlar mı?.. diye sordu...
− Evet, o suyu bol bir pınardır... Ahalisi de o pınarın suyundan ekip, ziraat yapıyorlar... dedik.
− Bana NEBİYYÜL ÜMMİYYİN’den haber verin?.. O ne yapıyor?..
− Mekke’den çıkıp Yesrib’e (Medine) geçti!.. cevabını verdik.
− Araplar O’nunla muharebe yaptılar mı?.. diye sordu.
− Evet, yaptılar... cevabını verdik.
− Allâh Rasûlü onlarla nasıl geçiniyor?.. diye sordu.
− Araplardan kendisine dostluk gösterenler ve itaat edenlerle birlikte meydana çıkmıştır... diye cevap verdik.
− Hakikaten bunlar oldu mu?.. dedi. Biz:
− Evet, hepsi de oldu!.. dedik.
− Muhakkak ki onların Allâh Rasûlü’ne itaat etmeleri kendilerine bir hayırdır...
Şimdi de sizlere kendimden haber vereceğim... Ben Mesih (Deccal)’im!.. Bana çıkmak hususunda müsaade verilecek zaman yaklaşıyor... Müsaade edilince, ben yeryüzünde seyir ederim de, artık kırk gece içerisinde kendisine inmediğim hiçbir şehir bırakmam...
Ancak, Mekke ile Medine müstesnadır... Bunların her ikisi de bana haram kılınmıştır... O iki beldeden birine girmek istedikçe, beni elinde sıyrılmış bir kılıçla bir melek karşılar ve beni oraya girmekten meneder... Muhakkak ki o şehirlere giren her bir yol üzerinde, o yolları koruyup beklemekte olan birtakım melekler vardır...
Rasûlullâh bunları anlattıktan sonra, elindeki asası ile mimberi dürterek, Medine’yi kastederek;
− İşte bu Taybe’dir (Medine)... İşte bu Taybe’dir... buyurdu. Haberiniz olsun, ben bunu sizlere söylemiş oldum mu?..
Diye orada bulunanlara sordu... Mecliste bulunanlar:
− Evet, haber verdin, yâ Rasûlullâh!..
Rasûlullâh:
− Temim’in anlattığı bu hâdise benim hoşuma gitti... Zira, o, benim sizlere Deccal’den Medine ve Mekke’den olmak üzere anlattıklarıma uygun düşmüştür...
Haberiniz olsun ki; O, Şam denizinde, yahut Yemen denizinde... Hayır!.. O, muhakkak, maşrik (doğu) tarafındadır... O, muhakkak doğu tarafındadır!.. Ve eliyle doğuyu işaret etti...
***
Rasûlullâh AleyhisSelâm şöyle buyurmuştur:
“İki büyük İslâm ordusu birbiri ile harp etmedikçe, kıyamet kopmayacaktır... İki camianın ikisi de bir iddiada oldukları (ikisi de İslâm ve Hak iddiasında bulundukları) hâlde, aralarında büyük bir harp olacaktır...
Yine kıyamet kopmayacaktır; otuza yakın yalancı mel’ûn Deccal’ler türemedikçe... Bu Deccal’lerin hepsi de; “Ben Allâh’ın peygamberiyim iddiasında” bulunmadıkça...
Yine kıyamet kopmayacaktır; (dinî ilme sahip âlimlerin ölümüyle) İslâmî ilim zeval bulmadıkça... Zelzeleler çoğalmadıkça... Zaman yakınlaşıp, geceyle gündüz bir olmadıkça... Fitneler zuhur etmedikçe... Adam öldürme vakaları çoğalmadıkça...
Yine kıyamet kopmayacaktır; aranızda mal çoğalıp, sel gibi akmadıkça... Bir derecede çoğalacak ki, mal sahibi, malının zekâtını kim kabul eder diye endişelenecek... Hatta mal sahibi bazı kimselere zekât vermek isteyecek, fakat zekât arz ettiği kimse, benim zekâta ihtiyacım yok, diyecek...
Gene kıyamet kopmayacak; halk yüksek apartmanlar yapmak yarışına çıkmadıkça... Ve bir kimse öbür şahsın kabri yanından geçerken, “keşke bunun yerinde ben olsaydım” diyerek ölümü temenni etmedikçe...
Güneş batıdan doğup, insanlar bu hâdiseyi görünce toptan iman edecekler, fakat bu iman ve evvelce iman etmemiş olanlar, yahut imanında hayır ve fazilet kazanmayan kimselerin imanları; kendilerine fayda vermediği bir zamandır...
Muhakkak ki kıyamet kopacaktır... Hem de, müşteri ile tüccarın pazarlığı bitmeden kopacak da, o pazarlık bitip libas devşirilemeyecektir!”
Evet, birkaç yazımızda da, çoğu “Sahihi Müslim” adlı hadis kitabından aldığımız “Kıyamet Alâmetleri” ile ilgili bazı hadisleri yukarıda sizlere naklettik... Bunlardan sonuncusu “Sahihi Buhari”de de mevcuttu... Ayrıca gene bu hadislerin bazıları “Riyazüs Salihiyn” adlı hadis kitabından alınmıştır...
Şimdi tekrar İslâm’ın onuncu yılına geçiyoruz...
Mert Simyager Mehmet Cemhttp://www.blogger.com/profile/10199484262721156178noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8618740371998387832.post-453636398467576042021-03-27T12:26:00.003-07:002021-03-27T12:34:48.094-07:00Korunmak ve Kurtuluş içinSelam öncelikle Euzü Besmele ile okumaya başlamanızı tavsiye ederim.
Şeytanilerin şerrinden Hakikatim olan Allahın koruyucu kuvvelerine sığınırım, Allahın Rahman ve Rahiym isimlerinin manalarıyla başlarım…
Buradaki yazıları sizden bu konularda bir talepte bulunmayan hiç kimse ile paylaşmayın aksi takdirde ona fayda sağlasanız da kendinize maazallah zarar verebilirsiniz İnşaallah sadece buradaki bilgileri GERÇEKTEN İNANARAK UYGULAMANIZ vesile edilir ise, bırakabilmenize bir vesile buldurulduğunu söyleyebilir ve ancak isteyenlerle paylaşabilirsiniz. İlim talebe bağlıdır, karşılıksızdır da.
Gerçekte siz hiç birşeyi bırakamaz hiç birşeye başlayamazsınız sizin iradeniz, ilminiz, gücünüz hakikatte onun Allahın ilmi irade ve gücüdür sizde açtığı kadar o yüzden bu çalışmaların en başından en sonuna kadar Allahtan yardım dilemenizi, size kayıtsız kalmayacak olduğuna da inanmanızı tavsiye ederim.
Bakın hayattaki herşey birbiriyle alakalıdır hem de herşey akşam çok yediğiniz bir acı biber bile ertesi gün verdiği sıkıntıyla birinin kalbini kırmanıza dahi sebep olabilir. İş böyleyken size verdiğim ve vereceğim tavsilerin de hep birbiriyle ilgili olduğunu bilerek değerlendirmenizi tavsiye ederim.
Birinden ilim almadan önce Allaha bu konuda istihare yapmanızı da tavsiye ederim.
Burada okuyacaklarınız sadece belli sizele ve sevdiklerinizle ilgili bir konuda sıkıntılarınızı gidermek için değil devamında da nasibinizdeki kadar yaşayabileceğiniz açılımlar içindir de.
Öncelikle asla kendinizi sıkmayın, illa hemen ve tamamen şöyle yapıcam böyle yapıcam, şu gün bitecek demeyin hayatta tek bir “İlla” vardır o da “İlla Allahtır” onun dışında her “illa”nızla sınanırsınız.
Bu iş niyet işidir ancak kendimizi de kandırmamak gerekir eğer gerçekten niyetli iseniz Allahın izniyle ve sizde açacağı ilim-irade ve kudret ile kesinlikle başarabilirsiniz. Ama başaramıyorsanız bir yerlerde birşeyleri ihmal ettiğiniz ve şimdiye kadar gerçekten niyet edip Allaha dayanmadığınız her an ondan yardım istemediğiniz içindir. Başka bir sebebi olamaz mı hayır efendim her sebebin altında bu iki gerçek çıkar.
Bakın bir önemli olan şey de ben size bir çok tavsiyeler vereceğim hayatınızı Allahın istediği gibi yaşayabilmeniz için bunların hemen hepsini hızlıca yapmak zorunda değilsiniz, tümünü bir anda yapmak zorunda da değilsiniz nasibinizde hangileri, ne kadar kolaylaştırılmışsa o öyle o kadar olacaktır.
Anlatmaya çalıştığımı iyi düşünün islami yaşamak pazartesi diete başlayacağım demek gibi bir şey değildir. Ve kendinize aşırı baskı yapmanız da ters direnç yapacak, ters tepecektir.
Öncelikle Ama bir secde sırasında ama derin bir yöneliş haliyle yalvararak, şimdiye kadar sebebi açıklaması her ne olursa olsun bedeninize ve ruhunuza haram ve günahlarla verdiğiniz için özür dileyin defalarca defalarce kez tüm samimiyetinizle ve itiraf edin zararlı olduğunu bilseniz de içinizden bir yanın, cininizin aman canınızın haram ve günahlara meyilin …bunu mutlaka itiraf edin, haram ve günahlardan tamamen kurtulmak istediğiniz halde bir taraftan da tam bir kararlılıkla da istemediğinizi ve alışkanlıklarınız değiştiğinde ne yapacağınızı bilemediğinizle yüzleşin, Allahtan hayırlar ve güzelliklerle boşluklarınızı doldurmasını dileyin.
Siz o yardım etmez ise kendi başınıza nefsinizi arındıramazsınız.
Allahtan her konuda her an yardım dilenin, konuşun onunla, yalvara yalvara, Allahım ben şu şu işi düzeltmeyi kendim ve çevrem ile denedim başaramadım, sen yardım etmezsen başaramayacağımı da anladım, nolur lütfen yalvarırım bana bu konuda yardım et, kolaylaştır, sevdirt, bu konuda gayret, dirayet, azim, hidayet ver iradeni aç ya Rabbim boşluklardan yerine koyacaklarım konusunda da yardımcım ol diyin şimdi bunları ben taslak olarak söylüyorum siz kendinizce hayatınızca tüm içtenliğiniz ile gerçek bir dostla dertleşir gibi dertleşin ve gerekenleri dileyin ondan.
Değişimler sırasında yaşayacağınız, hayatınızda açılan boşluk-lar size kendinizi mutsuz, yoksun, karamsar vs vb hissettirebilecektir. Ben hayatımı sık duş, koşu sporu, meditasyon ile kısa gezilere ağırlık vererek doldurmuştum o süreç içerisinde.
Bitkiler konusunda 3 kitap yazmış ve dünyaya hiç tanınmayan bitkiler kazandırmış Rahmetli amcamın tavsiyeleri iç ferahlatıcı ve damar temizleyici karabaş otu çayı ile melissa çayını içtim ve ikisinin de çok kolaylaştırıcı etkisini gördüm. Her ikisininden de “ayrı ayrı” birer tutam alıp üzerine demleyebilirsiniz ama doğrudan üzerlerine kaynar su dökmeden. Haftalık demlemek isterseniz de her tutam bir gün içindir. Melisa çayı istenildiği kadar her zaman içilebilir ama karabaşotu çayı sabah yarım çay bardağı akşam yarım çay bardağı olacak. İnşaallah hayatınızın ve manevi çalışmalarınızın kolaylaştırılmasına vesile olacaklardır.
Dişlerinizi düzenli fırçalayan (floridsiz) biri dahi olsanız mutlaka ama mutlaka misvak’ı elinizin altından ve çantanızdan eksik etmeyin derim. (Hem hafıyada faydalı)
Antidepresan kesinlikle tavsiye etmem özünde uyuşturucu olan maddelerdir, intihara teşvik ettiği ve iyileşme konusunda fayda sağlamadıkları konusunda yüzlerce tez vardır haklarında, ancak gelin görün ki vicdanını paraya satmış dünya sağlık örgütü ve pek çoğu bu konuda umursamaz olan doktorlar var.
Bakın burası çok önemli, dikkatinizi toplayın ; asıl olan neyle neleri kullanarak hayatınızı değiştirdiğinizden daha mühimi birkaç gün yada hafta sonra hayatınızda hissedeceğiniz boşluğu neyle neler ile doldurduğunuz ve en ufak bir sıkıntı stres anında aklınıza ilk eseni yaparak eskisi gibi bildiğinizi yaşamaya geri dönmemenizdir. Ailenizden mutlak yardım isteyin, onlarla istişare ve karşılıklı anlayış halinde olun, inatlaşmayın. hem psikolojik hem duygusal, değişim gelişim sürecinde zaman zaman tahammülsüz olabilirsiniz o yüzden de haliym olmanızda ve asla zıtlaşmamanızda fayda sağlar.
Aileniz ve çevrenizde sigara alkol içen varsa mutlaka ama mutlaka onlardan uzak durun, en azından içtikleri esnada (tıpkı gıybet yaptıkları zaman olduğu gibi) yerinizi değiştirin.
“İşaretlerimiz hakkında uygunsuz konuşmalara dalanları gördüğünde, başka bir konuya geçene kadar, onlardan yüz çevir... Eğer şeytan sana unutturur ise, fark ettiğin zaman artık zâlimler topluluğu ile beraber oturma.” Enam 68
Gelişim ve farkındalık halinizi vereceğim çalışmalarda korumak gerekir.
Şimdi bir cümle kuracağım bu cümleyi bitirmeden önce yine yukarıdaki mana doğrultusunda Euzü Besmele çekmenizi tavsiye ederim (şimdi) Sol elimizin tersiyle sıkı sıkı ağzımızı kapattık, nefes alış verişimizi durdurduk ve içimizden “Rasulullah hiç esnemezdi Allahım aklımdan ne geçirdiysem senden özür dilerim” diyoruz bunu bizzat her esneme geldiğinde uygulamamız lazım, sonra esneme geçince birkaç derin nefes alalım.
Şimdi siz susuz bir topraksınız diyelim yanınızda sulu toprak var onu istersiniz değil mi, veya siz yoksul bir insansınız diyelim sizde yok olanın var olanını istersiniz değil mi, Şeytani cinler de dumansız ateşten yaratılmıştır o yüzden dumanlı ateşi severler, üstelik bu sadece sigara dumanı değil bazı süfli ve baharatlı tütsülerdir, bunu şamanlar dahi bilir.
Sigara da içenler için dahi kötü bir koku yayan dumandır ve kötü koku yayan dumanlara, duman ile beslenen görünmez varlıklar gelmektedir. Duman, koku ve görünmez varlıklar konusunu siz de inandığınız inanç kaynaklarına bakarak araştırabilirsiniz. Kokudan beslenen bu varlıklar gıdalanmak istedikleri için bizim sigara içmemiz için beynimize sürekli o fikri telkin etmektedirler biz de o aklımızdan geçen fikirleri kendi fikrimiz sanarak içmekteyiz. Ama korkmayın onlar beslendikleri kişiye zarar vermezler asıl olan Allahın izniyle sizin onları kendinizden uzaklaştırmaya çalışmanızdır. Bunu okuyunuz ( https://www.ahmedhulusi.org/tr/kitap/ruh-insan-cin/cinlerin-kendilerini-tanitarak-iletisim-kurmalari/sigara-02 )
“EVLİYAULLAH’TAN HİÇ BİRİ SİGARA İÇMEMİŞTİR, İÇENLERE GAYRİ MÜSLİM CİNLER MUSALLAT OLURLAR.” (ZAMANININ KUTB’U GAVS-I AZA’M SEYYİD ABDÜLAZİZ ED DEBBAĞ (K.S.) EL İBRİZ
(Bunlar gibi daha yüzlerce açıklama var bir ara onları da derleyeceğim)
Manevi tavsiyelerime geçmeden.
Size hem Çok iyi bir haber vereceğim sonra da Çok ciddi bir şekilde uyaracağım. Allah değişmenizi ve gelişmenizi istemese size bunların yollarını aratıyor olmazdı, yalnız bu tavsiyelere uymaz iseniz de Allahın zarar verin diye yaratmadığı bedeninize ve ruhunuza ısrar ile zarar vermeye, nefsinize zulm etmeye devam edeceğiniz için hiç boşuna ölümden sonrası için hayaller kurmayın derim. Herşey zıttıyla kaimdir. bu sefer de size verilen bu bilgilere inanıp, inanmıyorsanız araştırıp hakkıyla değerlendirmediğiniz için Maazallah sonsuz pişmanlıklara düşebilirsiniz.
Ben de inancını yaşamaya çalışan biriyim diyorsanız ; bile bile haram günah işlemeye devam eden birinin, dini ve felsefi yaptığı araştırmalar ve uygulamalar sonucunda oluşan deliklerden dolayı istikrarlı ve sürdürebilir olmayacaktır, bilesiniz.
Şimdi geldim korunma dualarından önce maddi-manevi bazı önemli tavsiyelere fakat tekrar söylüyorum bunların hepsini bir anda tamamen hem zaten yapamazsınız hem de kendinizi yapamıyorum diye sakın bu konuda baskı-stres altına sokmayınız.
Sabahleyin uyandık yatakta yan dönüp bir Euzü Besmele çekin ve o an için aklınıza gelen herşey adına Allaha teşekkür edin. Allahım beni yarattığın için, sevdiklerim için aklınıza o an her ne geliyorsa şükredin bol bol “Şükrederseniz nimetimi artırırım” diyor Allah İbrahim Suresi 7’de.
Sonra yataktan sağ ayak ve yine euzü besmele ile kaldık. İlk işimiz Euzü Besmele (anlamını düşünerek!) ve sol ayakla tuvalete gittik lavabodan burnumuza 3 kez su çektik. Hadisi Şerif ve Sünnettir.
"Sizden birisi uyandığı zaman, üç defa burnuna su alıp versin. Çünkü şeytan onun genzinde geceler.” (Buhari, Bed’ul-Halk, 11; Müslim, Taharet, 23; Nesai, Taharet, 73/90; A. Hanbel, Müsned, II/352.) (Dikkat edin bakın bu hadisi şerif çok ama çok kaynakta geçer!)
Sonra şu ayeti 7 defa okuyun “... HasbiyAllâhu, lâ ilâhe illâ HUve, aleyhi tevekkeltü ve HUve Rabbül arşil azîym.” (9.Tevbe: 129)
“ Kim sabah kalktığında ve geceye girdiğinde Allâh’a güvendim o bana yeter, Tanrı yoktur, Arş’ın Aziym Rabbi olan O vardır derse; bunu ister sıdk ile söylesin ister YALANDAN (inanmayarak) söylesin, yedi defa söylediğinde Allâh ona kâfi gelir... ” (Hadisi Şerif ; Ebu Davud)
Tuvalette içinden “Allahım erkek ve dişi şeytani cinlerden sana sınırım, Allahım murdar olmaktan ve kirlenmekten de sana sığınırım” diyip gün içinde ilk işinizin sabah büyük hacetinizi gidermek (alışmak) olması gerektiğini tavsiye ederim. Ve temizliğinizi kendi iyiliğiniz için lütfen aceleyle üstün körü yapmayınız.
Sonrasında tuvalet bittikten sonra hemen oturduğumuz yeri ve klozetin yakın çevresini içine yüzey temizleyici katılmış su dolu sprey ile spreylemenizi, zeminini de az ilaçlı suyla ve ilaçlı bez yada viledayla silmenizi tavsiye ederim hemen 1-2 dk, sakın abartmadan.
İster saçınızı bağlayarak ister bağlamadan duş almanızı, mümkün değilse en azından abdest almanızı tavsiye ederim.
Siz farkında değilsiniz veya zaten bunların bir kısmını yapıyorsunuz ancak bu yazdıklarımda önemli olan şeytani varlıkları uzaklaştırmak için bedenimizi ve evimizi hazırlanmak. Onların kirli tuvaletlerde olduğu yine kaynaklarda yazar, eskiden tuvaletler bildiğiniz üzere evin dışında idi.
Hacetini güzel gideremezsen, çokça abdetsiz gezer, miden ve bağırsakların aşırı dolu olursa tavsiyelerimiz ne kadar işe yarar muhaldir. Bakın dediğim gibi herşey birbiriyle etkili ve birini tetikleyicidir.
Bir hata yaptığınızı farkettiğinizde veya aklınızdan kötü fikir geçtiğinde değil bakın buraya dikkat aklınızdan geçen kötü fikri kendi fikrinizmiş gibi sahiplenip onu devam ettirdiğinizi farkettirdiğiniz de hemen Allaha tövbe estağfirullah diyerek özür dileyin merak etmeyin tövbe ettiğiniz de bir daha o günahı kesinlikle işlemeyeceğinize garanti vermek veya işlerseniz daha kötü olacak demek değildir. Yaptığınızın yanlış olduğunu farkedip, düzelteceğinize niyet etmektir. Hemen bir anda olmasa da tekrar o veya benzeri yanlışlara düşebilseniz de.
Allahtan geçmiş günahlarınız için de sık sık “özür dilerim” diyin bol bol anlamını düşünerek istiğfar etsin. Herşeyden önemli olan hangi günahlarınızda ısrar ediyor hangi konularda aşırıya kaçıyor iseniz onları iyice tespit edip bedellerini farkederek yardım dileniniz.
Ve her an hem secdelerinde hem de her zaman sık sık Allaha sığınıp koru beni diye dua edin.
Evinizin kapılarını ve eşiklerini üzüm sirkesiyle silin.
Aklınıza kötü işler yapmayı veya düşünmeyi getirecek bütün ayrıntıları evinizden uzaklaştırın.
Hergün namaz vakitlerinde lavanta yağı, gül suyu, mür yağı gibi yağları sulandırıp spreyleyin yada sürünüz, güzel koku, kötüleri itip, iyi varlıkları çekecektir. Hem kendinizin güzel kokularla frekansını yükselmesine de vesile olacaklar.
Ve ibadetlerimiz, maddi ve manevi korunma çalışmalarımız gibi önemli bir çalışma daha var ki ; Aklımızdan geçen fikirleri kendi fikrimizmiş gibi hemen sahiplenmemiz gerekmekte bunun yolu da öncelikle aklınızdan geçen fikirleri dinleyin, size ve çevrenize fayda sağlayacak olanları alın, olmayanlara da asla cevap vermeyin, kafanızdan olumsuz, kötü bir fikir geçtiğinde onun aksine fikirler geliştirmekle bi nevi çene yarıştırmayın bırakın geldiği gibi gidecektir, onunla zihninizi meşgul etmeyin.
Herhangi bir düşünce size ateş bastırıyor, karamsarlığa veya kedere sevk ediyor ise bilinki rahmani değil şeytanidir, sakın sakın sizi duygusal hezeyanlara sürüklemesine müsaade etmeyin.
Bu konuda nefes meditasyonunu tavsiye ederim, ılık bir duş ve sakinlik veren bir bitki çayından sonra bir köşeye çekilin ya kuranı kerim açıp sadece onu dinleyin veya bir müzik açıp sadece nefesinizi dinleyin, o sırada gözlerinizi kapayın, sanki bomboş ve kapkaranlık bir gecenin ortasındaymışsınız gibi hayal edin sesten veya nefesinden başka hiçbir uyarıcı yok, ya kuran yada nefesinize odaklanın ve zihninizden konuşmayı, düşüncelerinizi iyi-kötü dinlemeyi bırakın, bırakın gelip geçsinler, hiç birine takılmayın bu çalışmayı haftada en az 2 kere tavsiye ederim.
Şimdi artık korunma dualarını veriyorum ama bu konuda burada verdiğim linkten hayırseverler tarafından ücretsizce verilen kitapları da sipariş etmenizi tavsiye ederim ki, anlattıklarımızın sebeplerini, faydalarını ve daha fazlasını öğrenedebilesiniz.
<a href="">https://www.ahmedhulusi.org/tr/kuran/kuran-talep</a> açılan sayfadan “Talep Edilen Kitap” bölümünden 2 seçeneği de tik’leyin.
Sabah abdestimizi aldıktan sonra Ayet-el Kürsi okumamız şu şekilde tavsiye edilir ;
İlk altısının altı yöne bir birer okuyup üfledikten sonra, yedincisinin de avuç içlerini yuva yapıp oraya üfleyerek yutulması.
“ Hazreti Rasûl AleyhisSelâm, genellikle namazlardan sonra İhlâs ve “Kul eûzü”leri avuçlarına üfleyip, bütün vücudunu sıvazlar ve bunu üç kere tekrar ederdi.”
Sigara konusunda en önemli surelerden biri İhlas suresidir bu süreç boyunca içinizden geldiği kadar İhlas suresini okumanızı tavsiye ederim, sizi kendinizi birşeylere muhtaç, mecbur hissetmekten kurtaracaktır.
Ve irade kazanmak içinde günde ortalama 3600 defa (aşağı yukarı olabilir) Müriyd zikrini tavsiye ederim.
Amener Rasulü ; Hazreti Âli ve Hazreti Ömer’den gelen bir rivayette şöyle buyrulmuştur: “Akıllı bir insanın bu âyetleri okumadan uyuması asla mümkün olmaz.” Siz mümkünse geceye girdiğiniz de okuyun.
Müslim ve Tırmızî isimli hadis kitaplarında mevcuttur ki; Hazreti Rasûl AleyhisSelâm şöyle buyurmuştur:
“Allâhû Teâlâ, Sûre-i Bakara’yı iki âyetle sona erdirdi ki, bunları Arş’ın altındaki hazinesinden ihsan buyurdu... Bunları öğreniniz, kadınlarınıza, çocuklarınıza öğretiniz... Hem Kurân’dır, hem namazda okunur, hem de duadır...”
Biz dervişlerinden evliyasına kadar ölümü tadıncaya dek Sabah akşam okuduğu (ortalama 80 defa) “... Rabbi inniy messeniyeş şeytanu Bi nusbin ve azâb; Rabbi eûzü BiKE min hemezâtiş şeyâtıyn ve eûzü BiKE Rabbi en yahdurûn. Ve hıfzan min külli şeytanin mârid.” (38.Sâd: 41, 23.Mu’minûn: 97-98, 37.Sâffât: 7)
Anlamı:
Rabbim muhakkak ki şeytan (kendimi beden olarak hissediş) bana bitkinlik ve azap yaşattı. Rabbim! (Bedenselliğe çeken) şeytanların vesveselerinden sana (hakikatimdeki koruyucu Esmâ’na) sığınırım. Ve sana (hakikatimdeki koruyucu Esmâ’na) sığınırım Rabbim, çevremde bulunmalarından. (Dünya semâsını) kurallara itaatten çıkan her şeytandan koruduk.
Bilgi:
ŞEYTANLARA yani CİNLERE KARŞI OKUNACAK EN TESİRLİ DUALAR... CİNLERİN her türlü zarar veren tesirlerine karşı Kur’ân-ı Kerîm’de bulunan bir iki dua âyeti, beraberce okunduğu zaman son derece tesirli olmaktadır.
“Sâd” Sûresi’nin 41. âyeti olan kısmı Eyyûb (a.s.) okumuştur... “Mu’minûn” Sûresi’nin 97 ve 98. âyetleri olan kısmı ise Cenâb-ı Hak tarafından Rasûlullâh (s.a.v.)’e öğretilmiştir.
Cinlerin musallat olduğu kişiler ve cinlerin çeşitli etkileme sistemleri hakkında “RUH İNSAN CİN” isimli kitabımızda ve “Ruh Cin Melek” isimli video kasetimizde son derece geniş kapsamlı bilgi vermeye çalıştık; ilâhî lütfu inayet neticesinde... Burada şunu da özellikle vermek istiyorum:
Cinlerin etkisi altında olan kişiler, bu duaları okumaya başladıkları zaman, önce içlerinde büyük sıkıntı duyarlar. Hatta bırakın kendilerinin okumasını; çevresindekiler okumaya başlasa, hemen oradan uzaklaşmak isterler.
Bunun sebebi, bilinçleri dışında kendilerini ele geçirmiş olan cinlerin o dalgalardan zarar görerek uzaklaşmak istemeleri ve onları da yanlarında götürmeyi arzulamalarıdır.
Sıkıntının arkasından, ateş basması, tepeye ateş çıkması gibi hâller hissedilir, avuç içlerinde terlemeler görülür... Cinlerin etkisi sonucu; adrenalin salgısının kana karışması neticesi hissedilen şeylerdir bunlar...
Şayet kişi bütün bunlara dayanabilir ve kendisi de duaya devam edebilirse, birkaç gün içinde bu sıkıntıları azalır ve rahatlamaya başlar... Bütün mesele, kişinin iradesini kullanıp, direnebilmesi ve korkuyu atabilmesindedir.
Bu bahsettiğimiz duaların tatbiki için de, bize göre, hiçbir hocaya gidip para kaptırmanın âlemi yoktur!.. Kişinin kendisi veya güvendiği yakın dostları, bunu rahatlıkla yapabilirler.
Allâh cümlemizi bu konuda bilinçlendirsin ve cinlerin elinde oyuncak olup, el âleme rüsva olmaktan korusun.
” Ahmed Hulusi Dua ve Zikir Kitabı
Bu çalışmaları yaparken esneme gelince sol elinin tersiyle ağzınızı sımsıkı kapayıp nefes alış verişini mutlaka kesiniz.
Mülk Suresi Seyyidimiz, Rasûlümüz, Muhammed Mustafa (s.a.v.) Mülk Sûresi için buyurmuştur ki;“O bir maniâdır; O bir münciedir (kurtarıcıdır). Kişiyi kabir (hem ahiretteki hem bedensel) azabından korur ve kurtarır. “Kurân’da otuz âyetlik bir sûre vardır ki, bu bir adama şefaat etti ve o nihayet bağışlandı: o, Tebârekelleziy biyed’ihil Mülk (sûresi)’dir.” (Hadisi Şerif)
Son dua tavsiyemiz ; Bunu da güne yayarak sabah ve/ya akşam 3-5-7 veya 19 gibi rakamlarda nasibiniz de olduğu kadar okumanızı tavsiye ederim.
“ “Eûzü BiVechillâhil Keriym, ve kelimâtillâhit tâmmâtilletiy lâ yücâvizhünne berrun velâ fâcirun, min şerri mâ yenzilu minesSemâi ve mâ ya’rucu fiyhâ, ve min şerri mâ zerae fil ardı ve mâ yahrucu minhâ, ve min fitenilLeyli venNehâri, ve min şerri külli târikın illâ târikan yatruku bihayrin, yâ RAHMÂN!..”
Anlamı:
Sığınırım Keriym Allâh vechine ve O’nun kelimelerinin tamamına ki, iyi kötü hiçbir şey onları tecavüz edemez... Semâdan inenin (Fitne fikirlerden) ve semâya yükselenin (vehmimi tahrik eden fikirlerin) şerrinden, arzda üreyenin (bedenselliğimden kaynaklanan) ve arzdan çıkanın (bedenimin dürtülerinin) şerrinden, gecenin (iç dünyamın) ve gündüzün (dış dünyamın) fitnelerinden, hayırla olan müstesna, geceleyin kapıyı çalanın (içime doğanların) şerrinden, yâ RAHMÂN!..”
“CİNLERİN aralarından İFRİT diye bilinen en güçlüleri, Rasûlullâh AleyhisSelâm’ın “Mi’râc” olayında semâya yükseldiğini haber alınca, büyük telâşa düşüyorlar... “Şayet Muhammed semâları tanır, Allâh’la bir araya gelirse, artık önüne geçilemez olur” diyerek bütün güçleri ile Rasûlullâh AleyhisSelâm’ın üzerlerine saldırıyorlar.
İşte o zaman Cebrâil AleyhisSelâm, Rasûlullâh AleyhisSelâm’a bu duayı vahyederek korunmasını öğretiyor ve Rasûlullâh AleyhisSelâm bu duayı okuyunca da hepsi yanıyorlar!.. İşte böyle bir olay vesilesiyle öğrenilen duayı artık nasıl istersek öylece değerlendirelim.” Ahmed Hulusi – Dua ve Zikir kitabı
Şimdi siz bu verdiğimiz tüm maddi ve manevi tavsiyeleri nasip olduğu kadarıyla değerlendirdiğiniz zaman inşaallah farklı açılımlar, seyirler, idrakler, hisler seyredilecektir. Ancak şeytani cin-ler sizden günahlarınız, gafletleriniz ve sigara dumanıyla elde ettikleri menfaatleri kaybetmeye başladıkları ve başlayacakları için, ilmi yaşamanıza geçirerek, hayır ve hasenatlarınızı da inşaallah artırımı ile gelişerek, öz’e, yakiyne ermenize de engel olmak istediklerinden dolayı ; Etrafınıza sizi dünyaya tapmaya yönlendirecek, boş beleş, sigara, alkol vs vb içen insanları getirebilir, düşünce yollu sizi efkara çekmeye yönelebilir ve/veya sizi içi boş tehditlerle korkutmaya çalışabilir düşünce yoluyla amaçları sizi ibadetlerden, maddi ve manevi korunma çalışmalarıyla gelişmenizden alıkoymak eski hayatınıza geri döndürmektir.
Bazı insanlara imtihan amaçlı olarak aslında fiziki bir bedenleri olmamasına buhar gibi varlıklar olmalarına rağmen “işte şöyle görünürüz böyle yaparız” gibilerinden fitne vesvese veriyorlar. Böyle ve benzeri korkular içinden geçen kişinin bu tehditlere inanmaması onları yaratan Allaha güveni, teslimeti ve yardım dilemeyi bırakmaması lazım.
Eğer sizde bir şüphe, endişe oluşursa Allaha korktuğunuzu itiraf, korkutulduğunuzu şikayet edip ; beni yarattıklarından ve korkulardan kurtar diye yalvara yalvara dua edin.
Aslında korkutulmak hakikat yolunda iyiye işarettir. Ancak biz yine de şunları bilelim Cinleri de Allah yarattı ve onları da Allah idare ediyor, şeytani olanları Allah izniyle korunma dualarını ısrarla okuyan ve Allaha güvenenlere hiçbir zarar veremiyorlar. Allah hiç kendine güveneni yarı yolda bırakır, yalvarışına ve duasına kayıtsız kalır mı.
Bazı insanlarda da tam tersine kendilerini üstün, güçlü, ilme vakıf görmelerine vesileler verirler ; hatta kendi yaptıkları bazı olağanüstü ilizyonları kişinin kendinden kaynaklandığı zannettirerek kişinin kendini oldum, erdim, artık bana herşey serbest diyerek ibadetlerden el çekmelerine ve en büyük günahlardan olan kibir günahına girmelerine vesile edilebilirler. Sakın sakın bu yolda edebinizi ve haddinizi kaybetmeyin, mağruriyet, övünme ve gururlara girmeyin.
Kendinize mutlaka şunları itiraf edin Allahım senin bana emanet olarak verdiğin bedenime düşük bilinç ve iradesizce, ısrarla zarar verme edepsizliği gösteriyorum ve ben kendimi bu yavaş intihardan kurtaracak güce, kudrete sahip değilim güç, kudret, ilim ve iradeninin sahibi sensin ne olur beni bu hastalıktan kurtar ve kurtulmamda yol göster yardımcı ol, beni bu haramdan koru ve kurtar.
Bazı çalışmalardan sayesinde artarak açığa çıkan ilim gibi bazı özellikler karşınızdaki insanlarda görmediğiniz zaman sinirlilik ve gerginlik hali yapabileceğinden dolayı Haliym zikrini mutlaka tavsiye ederim, Ancak zaten Haliym esmasını baskın duruma getiremeyen birinin Allaha ermesi muhaldir.
Tüm anlattıklarımı şöyle rakamla özetlersek.
1) Korunma dualarını daha özenli okuman
2) Korunma duaları okurken esneme gelirse verdiğimiz tavsiyeyi uygulaman
3) Aklından geçen fikirleri duyman ama umursamaman ; sahiplenmemen ve aklından geçen fikirleri sahiplenmemeyi kolaylaştırma amacıyla söylediğimiz nefes meditasyonunu her gün en az 1 defa uygulaman
4) Namaz kılıyorken de düşüncelerini duyarken umursamak yerine okuduğun ayetleri dinlemeyi umursaman
5) Tövbe ve istiğfarı unutmaman
Size bu konuda verdiğim siteleri nasibinizdeki kadarıyla incelemenizi tavsiye eder, her zaman her konuda her zaman ücretsiz yardımcı olmaya çalışacağımı bilmenizi isterim.
Allah hem sizin hem de hepimiz için hayırlara vesile etsin dilerim… Selam ve sevgiyle
<a href="">https://www.facebook.com/notes/mert-simyager-mehmetci/korunma-duas%C4%B1-tefekk%C3%BCrleri-1-yan%C4%B1ndakiler-ve-riskleri/849452681764603/
</a>
Musallat Altında olana korunma duası nasıl okunur ;
“... Rabbi inniy messeniyeş şeytanu Bi nusbin ve azâb; Rabbi eûzü BiKE min hemezâtiş şeyâtıyn ve eûzü BiKE Rabbi en yahdurûn. Ve hıfzan min külli şeytanin mârid.” (38.Sâd: 41, 23.Mu’minûn: 97-98, 37.Sâffât: 7)
Anlamı:
Rabbim muhakkak ki şeytan (kendimi beden olarak hissediş) bana bitkinlik ve azap yaşattı. Rabbim! (Bedenselliğe çeken) şeytanların vesveselerinden sana (hakikatimdeki koruyucu Esmâ’na) sığınırım. Ve sana (hakikatimdeki koruyucu Esmâ’na) sığınırım Rabbim, çevremde bulunmalarından. (Dünya semâsını) kurallara itaatten çıkan her şeytandan koruduk.
Bilgi:
ŞEYTANLARA yani CİNLERE KARŞI OKUNACAK EN TESİRLİ DUALAR... CİNLERİN her türlü zarar veren tesirlerine karşı Kur’ân-ı Kerîm’de bulunan bir iki dua âyeti, beraberce okunduğu zaman son derece tesirli olmaktadır.
“Sâd” Sûresi’nin 41. âyeti olan kısmı Eyyûb (a.s.) okumuştur... “Mu’minûn” Sûresi’nin 97 ve 98. âyetleri olan kısmı ise Cenâb-ı Hak tarafından Rasûlullâh (s.a.v.)’e öğretilmiştir.
Sâffât Sûresi 7. âyetindeki bölüm ise cinnî ilhamlara karşı korunmayı temin etmektedir.
CİNLER tarafından kandırılmış bulunan herkes bu duaya devam hâlinde çok büyük faydalar görür...
MEDYUMLAR, RUHLARLA, UZAYLILARLA GÖRÜŞTÜKLERİNİ SANANLAR, KENDİNİ EVLİYA, ŞEYH veya MEHDİ zannedenler bu dualara şayet bir süre devam ederlerse, o zannı oluşturan tüm veriler kesiliverir.
Bu duanın tesirli olabilmesi için birkaç yol vardır...
1. Kişinin kendisinin, üzerindeki etki kesilene kadar her gün sabah ve akşam iki yüz veya üç yüz kere bu duayı okuması ve ayrıca her okuyuşta bir sürahi su içine nefesini de üfleyerek ve daha sonra da o suyu içerek bünyesini güçlendirmesi...
2. Güvenilen sâlih birkaç kişinin bir araya gelerek o kişinin üzerine üç yüzer kere okumaları ve bu arada ortada geniş ağızlı bir kap içinde su bulundurmaları ve daha sonra o kişiye peyderpey bu suyu içirmeleri... Mümkünse o kişinin kendisinin de bu dualara devamı...
3. Ayrıca bu kişinin her gün 41 defa “Kul eûzü birabbil felak” ve “Kul eûzü birabbin nâs” sûrelerini sabah akşam okuması.
Şayet bunların hepsi bir arada yapılırsa daha kolay neticeye ulaşılır...
Burada şunu da belirtmeden geçmeyelim...
Gerek “Âyet’el Kürsî” ve gerekse “muavvizeteyn” denilen “Kul Eûzüler” pasif korunma sistemleridir. Kişinin beyin gücünü kuvvetlendirmeye, ruh gücünü kuvvetlendirmeye ve koruyucu manyetik kalkan içine almaya yarayan formüllerdir...
Yukarıda verdiğimiz âyetler ise tamamıyla aktif formüldür... Yani kişi bu dualara devam ettiği zaman; o kişinin beyni lazer tabancasının ışını gibi, fakat çevresine yaygın olarak öyle bir ışınsal yayın yapmaktadır ki; bundan bütün cinler rahatsız olmakta ve uzaklaşma zorunluluğunu hissetmektedirler.
Burada ayrıca şu hususu da belirtmeden geçmeyelim:
Cinlerin musallat olduğu kişiler ve cinlerin çeşitli etkileme sistemleri hakkında “RUH İNSAN CİN” isimli kitabımızda ve “Ruh Cin Melek” isimli video kasetimizde son derece geniş kapsamlı bilgi vermeye çalıştık; ilâhî lütfu inayet neticesinde... Burada şunu da özellikle vermek istiyorum:
Cinlerin etkisi altında olan kişiler, bu duaları okumaya başladıkları zaman, önce içlerinde büyük sıkıntı duyarlar. Hatta bırakın kendilerinin okumasını; çevresindekiler okumaya başlasa, hemen oradan uzaklaşmak isterler.
Bunun sebebi, bilinçleri dışında kendilerini ele geçirmiş olan cinlerin o dalgalardan zarar görerek uzaklaşmak istemeleri ve onları da yanlarında götürmeyi arzulamalarıdır.
Sıkıntının arkasından, ateş basması, tepeye ateş çıkması gibi hâller hissedilir, avuç içlerinde terlemeler görülür... Cinlerin etkisi sonucu; adrenalin salgısının kana karışması neticesi hissedilen şeylerdir bunlar...
Şayet kişi bütün bunlara dayanabilir ve kendisi de duaya devam edebilirse, birkaç gün içinde bu sıkıntıları azalır ve rahatlamaya başlar... Bütün mesele, kişinin iradesini kullanıp, direnebilmesi ve korkuyu atabilmesindedir.
Bu bahsettiğimiz duaların tatbiki için de, bize göre, hiçbir hocaya gidip para kaptırmanın âlemi yoktur!.. Kişinin kendisi veya güvendiği yakın dostları, bunu rahatlıkla yapabilirler.
Allâh cümlemizi bu konuda bilinçlendirsin ve cinlerin elinde oyuncak olup, el âleme rüsva olmaktan korusun." Ahmed Hulusi
Mert Simyager Mehmet Cemhttp://www.blogger.com/profile/10199484262721156178noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8618740371998387832.post-24368308894377531712018-12-30T18:08:00.000-08:002019-01-03T14:27:42.227-08:00UYANIŞ SEANSI - Ali Morpheus'un videosuna Cevapİnanç Sistemlerinin programını bozma mı :) Dostum mistizm tamam ama felsefi manada bunun bir paradoks olduğunu anlaman için felsefeye giriş mi okumak gerekiyor acaba bu bütün videolar boyunca senin anlattıkların başlı başına kelimenin tam manasıyla bir kaç inanç sisteminin (budizm, taoizm, şamanizm, islam vs) programlarından sentezlemeler, algoritmalar, yöntemler, uygulamalar içeriyor adeta klasikleşen, derleme sentez bir yeni çağ inanç sistemi :)
Yahu bildiğin methodolojin var farkında mısın :) çok gizli 9 teknik de üzgünüm ama hiç de gizli değil bir çok inanç programının içinde mevcut ki zaten bir çok inanç programı birbirine bağlı ve birbirinin devamıdır.
Ayrıca bir diğer paradoksa gelelim inanç sistemlerinin programını bozarak yapılanlar da bunun arka planındaki niyetler ve sonraki düşünceler sistemi de başlı başına bir inanç programı yaratacaktır yani, inanç sistemlerinin programını bozmaya çalışan inanç sistemi, denklemin bu yıkıcı gücü de zaten adem a.s'dan beri mevcud biz ona satanizm diyoruz :) ve tıpkı senin anlattığın gibi inanç sistemlerinin tam tersini uyguluyorlar ; kutsallara küfür etmek, onların aksine eylemlere girişmek ödüldür o sisteme göre, inanç sistemlerinde pis, ahlaksız denilenleri "SEVGİ" maskesini bile cürretkarca kullanarak zıtlarını icra ederler ensest ve homoseksüel ilişkiler gibi.
Ayrıca insan ve her canlı böyle senin anlattığın gibi şizofrenik şekilde alt benlik üst benlik kopukluk yok ona soru sordum yok cevap aldım şeklinde ikiye veya üçe ayrılmamıştır bu bölünmeyi de yine zihin yaratır. Benlik tektir o da mutlak benlik, safiyet bilincidir, bütün diğer alt benlik, yan benlik, tam benlik, balkon katı vs hepsi tek olan benliğin farklı frekans aralıkları, bilinç düzeylerini ve gereği bakış ve değerlendirme açılarını ifade eder ki kişinin burada yapacağı sadece
zihnin'in algoritmalarının, çalışma mekanizmalarının farkında olarak onu mutlak benliğin yüksek frekansının gerektirdiklerine göre modifiye ve restore etmesidir hepsi bu.
Tanrı diye de yarattığından ayrık, kopuk zeus gibi evrenin içinde veya dışında takılan bir VARLIK Yoktur.
Tanrı denilen bilincin bir tezahürüdür, hayali varsayımıdır.
Hakikatte olan sadece ismi Allah'tır ve var kelimesi düşer onda, var zannedilen herşeyin hakikati o' dur, herşey de o'nun kendindeki manalarının açığa çıkmasını dilediği bilinç seviyesine göre önce enerji sonra da yoğunlaşarak katılaşıp, önce maddeye sonra yeniden aslına dönmesi ile ilgildir.
Bir ete kemiğe bürünen vardır ama büründüğünden ibaret de değildir hatta onunla da sınırlanıp tanımlanamaz.
Hem bilimsel hem de felsefi olarak dışsal veya çevresel bir tanrı fikri de materyalistik bir objesi de kendi algoritmalarını, fiziğini, matematiğini ve mantığını kendi içinde çürütmektedir bunu bu konuyu derinlemesine düşünenler sezecektir.
Tanrı kavramına göre ve ona dayalı bütün ileri sürülenler zanndan ibarettir.
Ayrıca kusura bakma kalbini kırmam umarım ama sert konuşmam lazım çünkü bir ermiş moduyla, ilmi hadsizlik ile boynundan büyük işlere girerek ; sağ ayakkabı sol ayakkabı derken kelimenin tam manasıyla bir şeyleri temellendirme mantığı ile adeta ters yüz olmuş, bilimle de ters düşmüşsün.
Bir çok "inanç programı" diye tarif etmişsin ancak aslında inanç programı diye bir tanım da geçerli değil.
Tek bir inanç sisteminin farklı bilinç seviyelerinde, farklı tarihsel ve kültürel konjonktürlerde farklı frekans aralıklarına GÖRE tezahürleri, keşifleri, yöntemleri mevcud. Ve bunun bendeki karşılığı da islamdır ; ve bilim islamın algılanamayan yönlerine ışık tutmaktadır.
Her neyse bugün bilim dünyasında neden sağ elle yenilip içildiği bir işe sağ taraftan başlandığı veya hatta neden oturarak su içildiğine kadar bir çok uygulama, teamül, prosedür, yönerge, çalışma, vird vb vs'nin insan beynindeki ve zihinsel işleyiş süreçlerindeki karşılığı, yeri, faydası, işlevi tespit edilmiş haldedir. Araştıran öğrenir, neden yemeğe tuzla başlanıra sağ tarafa dönük uyumak sağlıklıdırına kadar neler neler öğrenir daha...
Bunların ; bilimsel gerekliliklerin inanç sistemindeki tavsiyelerini bozan, aksine davranan bedelini öder, mazereti geçersizce zararını çeler.
Hakikat disiplin, düzen, nizam ister.
Ayrıca benim şuanda bu son söylediğim bir kaç paragraf da tam da senin tavsiyendeki gibi inanç sistemlerinin programlarını bozmadır.
Ama bu kez bozulanlar senin inanç sisteminden..
Her tez eninde sonunda öyle yada böyle antiteziyle sentezleşmek zorunda sadece ne tez ne de antitez olan yoruma dayanmayan, doğası kendi olan, muhaf olan mutlak hakikat sentezleşmekten beridir çünkü deterministtir ve bilim ile bifiil gözlemlenin ta kendisidir, keşiften ibaret ve mevcud bilimsel birikimle sınırlı olmasa da bu böyledir...
Ben sağlamacın değilim bunların ahkamını böylesine cürretkarca ve üzerine veballer alarak kesmeden önce düşünmesi gereken sensin bunlar dışında belirttiğin bir çok konuda açıkladıklarında hem fikiriz, tek tek notlar almadan videon üzerine çalışmadan belli noktalardaki atıflarına celallenerek giriştim bunları yazmaya ancak özellikle de çocuksu masumiyet dediğine nefs tezkiyesi ; bilincin arınışı, safiye makamı denir ve bunun nasıl, neden yaşanması gerektiği yaşayanlar tarafından yüzlerce yıldır sürekli izah edilmektedir.
Kalbime soruyorum diyorsun iyi güzelde kalbinden emin olan yine bilinçtir bunu atlıyor musun?
İnsanlığa faydalı olmak adına bu videoları hazırlaman çok güzel ama dikkat et çok da vebal alıyorsun insanları önemli konularda yanıltarak hiç istemeden, uyarmadılar deme. Ayrıca uslubunda ve anlattıklarının arka planında ben erdim, oldum, uyandım şimdi de sizi erdirip, oldurup, uyandıracağım ilmi hali ve haleti ruhiyesi yatıyor olabilir veya başka bir ifadeyle bundan 10 yıl sonra bu videolarını kendi ellerinle silebilirsin ona göre hazırla derim.
Ben de uyandırdığın ve elbette beni bağlayan intibaya göre ; Hani sanki senin deyimin ile bütün "inanç programlarının" ya hepsini deneyip deneyimlemişsin yada içlerinden artık NEYE GÖRE seçip elediysen bazılarını seçip uygulayarak mutlak biricik hakikate erip tüm hepsinin üstüne , dışına çıkmışsın da sonra tüm bu malzemelerden ; yol ve yöntemlerden yeni bir yemek yapmışsın gibi...
Ama çelişkileri, paradoksları, zıtların birbiriyle kaim olsa da hala zıt olduklarını bu sırada da pek görmemişsin bunu da genel geçer bir "sevgi" reaksiyonundan ve "inanç sistemlerinin programlarını bozma" tanımlamalarından rahatlıkla çıkartıyorum.
Bilimsel gerçeklerin programını bozamazsın, onlara uymaz, onlara göre yaşamını senkronize etmez uyumlamaz isen onlar senin programını bozarlar, sonra düzelteceğim diye sonsuz dersler, azaplar...
Bilahire bir videonda adeta "ben uyanmadan önce" diye başlayan cümleler kuruyorsun kardeşim dost acı söyler uyanmak böyle birşey değil, talebeliği bitmeyen bir süreçtir ve sarraflar da reklam yapmaz ellerindekinin değerini bilen bilir.
Uyanan insan maddiyat yada malzeme talep etmez hiç kimseden.
Çok yorgun ve uykusuzum hem uzun konuları sıkıştırdım hem de bilhassa biraz sert kaçtım mazur gör, affet, kaldı ki bu videoda söylediklerini yaşıyorsan zaten hem mazur görüp, affedip beni sevip, hem de söylenenlerden dersini de alman lazım :)
hepimizin hakikati olan Allahın 19un yılında hepimize had, edep ve ilme riayet ve liyakat vermesini dilerim.
Celali kaldır ihtarı ve ikramı al güle kullan inşaallahMert Simyager Mehmet Cemhttp://www.blogger.com/profile/10199484262721156178noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-8618740371998387832.post-86681944833206920632015-07-06T06:47:00.000-07:002015-07-06T09:45:45.515-07:00Sonsuzluk Kulesi'ne Cevap - Yalnış Yönde Mistik Sıçramalar Konusunda Yalnış Yönde Yapılan Yorumlar!<div style="text-align: left;">
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><span class="fn"><a class="url" href="http://www.facebook.com/RUHIYATCI.SIMYAGER" rel="external nofollow">FerRuhiyatçı Simyager</a> </span> </span></span></b><br />
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Dostum selam, ley hatları, pineal bez, amigdala ve astrolojik konuları
özellikle ahmed hulusinin kitaplarından özellikle de evrensel sırlar ve
tekin seyri okyanusum.com dan daha derinlemesine araştır derim keza
buradan inkar ettiğin mevzuların orada deney, gözlem ve ayetlerle nasıl
kanıtlandığına şahit olursun inşaallah bana göre bu konularda ön yargılı
ve kesinlikçi otoriter teşhislerinle bu yolda kendi hakikat yolculuğuna
çıkanlar için böyle veballi ihalelerde bu denli çabuk, kesin ve katı
ahkamlar kesmemek lazım kendi adıma senin inkar ettiğin bir çok olgu ve
etmenin gerçekliğini her gün pratik olarak yaşıyorum. Selametle</span></span></b>
<br />
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><br /></span></span></b>
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><span class="fn"><a class="url" href="http://www.sonsuzlukkulesi.com/" rel="external nofollow">Berkay ÖZCAN'IN CEVABI</a></span><a href="http://www.sonsuzlukkulesi.com/yanlis-yonde-mistik-sicramalar/#comment-3126"><time datetime="2014-09-06T19:08:37+00:00"></time></a> <a href="http://www.sonsuzlukkulesi.com/yanlis-yonde-mistik-sicramalar/#comment-3118"><time datetime="2014-08-28T20:35:59+00:00"></time></a></span></span></b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Bu tarz yayınlara uyarı niteliğindeki bu paylaşımımı, bahsettiğiniz yerlerdeki zanna dayalı
anlatılanlara denk geldiğim için hazırladım ve paylaştım. Derinlemesine
-özellikle bilimsel mecmualardan- araştırmadan, düşünmeden bir konuda
yazı paylaşmıyorum bi-iznillah. Anlatılanların çoğunluğu uydurma ve bilimsel alt yapıları bulunmuyor, ne yazık ki.. Gerçekliği olmayan bir olgunun da inkarı da olmaz, dolayısıyla.</span></span></b></div>
<div style="text-align: left;">
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Dilerseniz buyrun.. ley hatları, pineal bez, amigdala konularındaki pratiklerinizi burada paylaşıverin, bizler de nelerden mahrum oluyoruz öğrenelim ?. Selam ve Sevgiler.<span class="fn"> </span></span></span></b><br />
<br />
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><span class="fn"><a class="url" href="http://www.facebook.com/RUHIYATCI.SIMYAGER" rel="external nofollow">FerRuhiyatçı Simyager</a></span></span></span></b></div>
<div style="text-align: left;">
<br />
<br />
<article class="comment-body" id="div-comment-3124"><footer class="comment-meta">
<div class="comment-metadata">
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><a href="http://www.sonsuzlukkulesi.com/yanlis-yonde-mistik-sicramalar/#comment-3124"><time datetime="2014-09-06T11:30:30+00:00"> </time></a></span></span></b></div>
</footer><div class="comment-content">
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Selam,hakkıyla
idrak edemediğimiz ”şeyleri” inkar etmek kolaycılığı onların hakikatini
yaşamaktan alıkoyuyor bizleri. Açıkçası okyanusum.com sitesinde ve
ahmed hulusinin eserlerinde belirtilen ilmi bilimle senkronize bir
şekilde ifade eden hakikatleri açıklayacak hadde ve bunları
anlatabilecek kapasiteye sahip değilim herkesin özel bir ilgi ve uğraş
alanı olabilir elbette ama herkes kendi uzmanlık alanı için haddince
ahkam kesip insanları o konuda yönlendirme sorumluluğunu ve vebalini
alabilmeli bence. Benim anlatmaya çalıştığım sizin bu inkar ettiğiniz
bilimi ilimle yaratan allahın sisteminin yine bilimle kendini
açıklayışına bilerek yada bilmeyerek perde örtü işlevi de görülmektedir.
Ancak hakikat benim ve benim gibi inlar etmeden derinlemesine araştırıp
sorgulayanlar için bizzatihi yaşanmakta örtülere perdelere rağmen
misyoner değilim ki yaşanmayan şeyi size yalan söyleyiyim.</span></span></b><br />
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Mesela
Yogayla Meditasyona karşı bazı sufiler ön yargılı bazılarıysa direkt red
tavrında.içten ve kendimden bile habersiz bir empati yaptım bir süre bu
konuda. herşeyden önce şu dinler arası dialog fitnesi bizlerin güvenlik
duvarlarını bi hayli yükseltti ancak bu yüksek duvarların ardında kalan
tasavvufa terminoloji olarak uzak varsaydığımız meditasyonun bizdeki
yerinin derin tefekkür ve riyazat çalışmaları olduğunu, salattaki
hareketlerinde en özel yoga hareketlerini olduğunu göremedik. Hem melek
hem de uzaylı olarak kendini tanıtan amacı hakikatten saptırmaya
programlı şeytani cinlerin de oyunlarıyla uzak doğu kültürünün
batıllaşmamış yozlaşmamış kısmıyla islamın klasik anlayış ve
çalışmalarına kurana bağlı güncellemekte zorlanıyoruz. Bir kez daha size
evrensel sırları samimiyetle önyargısız bir şekilde inşaallah okumanı
tavsiye ederim kardeşim.selametle<span class="fn"> </span></span></span></b><b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><span class="fn"> </span></span></span></b><br />
<br />
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><span class="fn"><a class="url" href="http://www.sonsuzlukkulesi.com/" rel="external nofollow">Berkay ÖZCAN'IN CEVABI</a></span><a href="http://www.sonsuzlukkulesi.com/yanlis-yonde-mistik-sicramalar/#comment-3126"><time datetime="2014-09-06T19:08:37+00:00"></time></a> </span></span></b><br />
<div class="comment-metadata">
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Soruma delilleri ile birlikte cevapları göremiyorum. Kolay olanın tekrarını seçmişsiniz.</span></span></b></div>
<div class="comment-metadata">
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Şimdi, ben de <i>siz de benim yazdıklarımı inkar basitliğine, ve anlattıklarımın hakikatinden perdelenme gafletine düşmüşsünüz</i> diye kolaycı bir cevap versem, ne olacak? :)</span></span></b></div>
<div class="comment-metadata">
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Lütfen, lafı uzatmadan.. Ve yeniden şahsımı <i>inkar ediyorsun</i> kolaycılığıyla hükümlemeden..</span></span></b></div>
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Örneğin, Ley hatlarına bilimsel mecmualardan deliliniz nedir ? Diğer kaynaklar uydurma kategorisine girecektir. </span></span></b><br />
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Ben ve benim gibi düşünen bir Mü’min Ley hatlarına inanmayınca ne kaybetmiş oluyor?</span></span></b><br />
<article class="comment-body" id="div-comment-3126"><div class="comment-content">
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Ley hatlarını şu ana kadar hiç duymamışlar ne kaybetti? vs. vs.</span></span></b><br />
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><br /></span></span></b>
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><span class="fn"><a class="url" href="http://www.facebook.com/RUHIYATCI.SIMYAGER" rel="external nofollow">FerRuhiyatçı Simyager</a></span></span></span></b><br />
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><br /></span></span></b>
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">‘B’ilimi
hakikati olan İlimle HAKK olarak ; görselliğe dayalı
göreselliği,göreliliği ve göreceliliği yani değişkenliğini aşarak aynı
anlam aynı bağlam ve amaçta olduğunu B’ilemediğinden B’ilimi İlimle
senkronize edemeyenler yani eş anlam,eş zaman ve eş güdüm ile
düzlemsizliğin düzlemine oturtamayanlar lütfen küfre çekilip çağımızın
ruh ve zihin evrimine GÖRE yenilenen ve güncellenen AN’I HALİNE ”mundar”
demesinler.</span></span></b><br />
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Keza öyle diyenler kendilerini kaskatı, karanlık ve
sürekli tekrar eden hurafelerin, adetleşmiş ritüellerin ve batılla
doldurulmuş yobazlaşmanın tam da kendinde bulurlar da kendi görüşlerini
hala daha geçerli. Maazallah onun yerine çabalayın ve ilimi talep
edenlerden olarak küpünüzü alabildiğine ilimle doldurup bilimle
yaşanımını genişletin inşaallah. VesSalavatVelFatiha</span></span></b><br />
<br />
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Güzel kardeşim hakikatin delile ve empozasyona ihtiyacı yoktur hakikat
kendi kendine şahit,delil ve aynı zamanda da perdedir benim senin
fikirlerini değiştirmek yada sana işin batıl olanını farkettirip hak
olanına çekmek gibi bir misyonum ve gayem ve haddim yok ki.Ehli olan
hakikati araştırır bulur gafil ve gafile yol gösterense batıl ile işine
gelen göresel değer ve gerçeklerle kendini avutur maazalllah</span></span></b><br />
<div class="comment-content">
<article class="comment-body" id="div-comment-3129"><div class="comment-content">
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">benim
yaptığım şey sadece ; hakikat yolcularını bilimsel gerçekliklerden
uzaklaştırabilecek kesin ve kati kanaatler ve yorumlar içerisinde
olduğun için bunun vebalinin çok ağır olacağı konusunda seni uyarmaktır
onların yollarına olan bu tesirin konusunda. ve buna dayanak olarak
hakkında uzmanlığın olmayan konularda kestiğin ahkamları ve yeterince
araştırıp üzerinde durmadan inkar ettiğin çok önemli bazı satır
başlarını işaret ettim.(özellikle de astroloji konusunda.) senin
fikirlerini değiştirmek gibi bir amacım da yok keza hakikat apaçık
ortada dururken polemiğe ve demogojiye ihtiyaç duymaz.senin din
anlayışın sana benim ki banadır hakikatin mutlaklığında.</span></span></b><br />
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Yaz google
amcaya ”ley hatları” ve ingilizce terminolojisini bul tatmin olacağın
kadar kaynağı ve allahın işe yaramayan bir şey yaratmadığına da imanını
tazele inşaallah.ley hatları hakikat ehli için çok önemlidir ne işe
yaradığını da ne olduğunu öğrenen bilir sadece.</span></span></b><br />
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">ilim ile var ettiği
bilimi de her yarattığı ”şey” gibi bir hikmet sistemine bağlamış olan
allah’a karşı asıl senin bilimsel olarak dayanaklandırmadığın ve bu
bağlamda olan görüşlerinin tasavvuf ehline de uymamamasına rağmen
yazılarını okuyan insanlara göstereceğin delildir ve bu da ancak seni
bağlar bize düşen uyarmak ve tavsiyedir sadece selametle</span></span></b><b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><span class="fn"> </span></span></span></b><br />
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><span class="fn"><a class="url" href="http://www.sonsuzlukkulesi.com/" rel="external nofollow"><br />Berkay ÖZCAN'IN CEVABI</a><a href="http://www.sonsuzlukkulesi.com/yanlis-yonde-mistik-sicramalar/#comment-3126"><time datetime="2014-09-06T19:08:37+00:00"></time></a> </span></span></span></b><br />
<article class="comment-body" id="div-comment-3130"><footer class="comment-meta">
</footer><div class="comment-content">
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Kıymetli arkadaşım, lütfen..</span></span></b><br />
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Şahsımla ilgili zanda bulunduğunuz için belirtmek durumundayım. Malum etiket putu var! İlla ki Dr., Prof. Üstad, Hoca, kutup etiketi olmalı ismimizin başında!..</span></span></b><br />
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">“Uzman
değilsin” dediğiniz insan, yıllardır bilimin içinde, bilimin kriterleri
nelerdir, bilimsel mecmualarda, akademik sahada yayın nasıl yapılırı
bilen ve icra eden bir bilim adamı.. “Google amcaya yaz” kolaycılığıyla
derme-çatma bilgilerin araştırmalarını yapan birisi değil.. </span></span></b><br />
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Yani
hiç düşündünüz mü -sözde- apaçık olan bir (ley hatları) hakikatini bu
adam neden göremiyor? Menfaati nedir? :) Bir gün oturup dur şu ley
hatlarına karşı çıkayım mı dedi?</span></span></b><br />
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Buyrun.. Ley hatları, epifiz aydınlaması vs. ile ilgili yapılmış tek bir akademik yayın getirin veya getirsin ehli dedikleriniz! İlminiz, derinliğiniz yetiyorsa buyrun!.. </span></span></b><br />
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Ama
ne yazık ki ısrarla.. Bilimsel temeli olmayan bilgileri, şahsımın
uzmanlığı olmadığı, araştırmadığı ! varsayımıyla hareket ederken -sizin
de uzmanlığınız olmadığı halde- sırf güvendiğiniz, “ehli” diye
nitelendirdiğiniz kişilerin sitelerinde geçiyor diye, bilimle alakası
olmayan Batılı Yeni çağcı, Ruhçu, UFOcu, üfürükçülerin uydurmalarını
tercümeyle, uzmanlarına danışmadan (!) Hakikat diye sunma çabası
içerisindesiniz :). </span></span></b><br />
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Neyse, basit soruma onca kelam etmenize
rağmen hala cevap alamadığımdan ve beni uydurma kaynaklara yönlendirme
isteğiniz ve polemiğe kayma nedeni ile burada kesiyorum.</span></span></b><br />
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Kur’an Mü’mini delillerle konuşur.. Zanlar, uydurmalar üzerine hakikat inşa etmez ve pazarlamaz. Pazarlayıp uyuşturucu satanların da karşısında dururum Allah’ın izniyle.</span></span></b><br />
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Not: Yazım önyargıların (!) verdiği heyecanla dikkatsizce okunmuş olsa gerek, astrolojiyi reddetmediğimi fark edecektiniz (ki <a href="http://www.sonsuzlukkulesi.com/astroloji-icimizdeki-gokyuzu/" rel="nofollow">Astroloji konusunda bir de yazı</a> hazırlamıştım ayrıca). </span></span></b><br />
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">İkinci not: <i>Allah işe yaramaz bir şey yaratır</i>
diye bir satırım da olmadı. Ley hatları işe yaramaz da demedim. Ley
hatlarına sizlerin yüklediği enerji fışkırtan özellikleri yoktur, sadece
basit patika yollardan ibarettir diyor Bilim.</span></span></b><br />
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Selam ve sevgiler.<br /><br /><span class="fn"><a class="url" href="http://www.facebook.com/RUHIYATCI.SIMYAGER" rel="external nofollow">FerRuhiyatçı Simyager</a></span></span></span></b><br />
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><span class="fn">Sanıyorum ki senin "Bilim" olarak kastettiğin hala madde-mana ayrımı yapan materyalist newton fiziğiyle sınırlı ateistik anlayışın ürünü.<br />Ley hatları konusunda bilgi almaya başlamak için bu link yeterli dileyen bu yazıyı okuduktan sonra araştırıp aslını bulacaktır zaten.<br />www.ahmedhulusi.org/tr/kitap/insan-ve-sirlari-1/kabe-ve-arafat-sirlari</span></span></span></b></div>
</article></div>
</article></div>
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Hoş zaten açıklamalarının bir çoğunu inkar ettiğin www.okyanusum.com'u da Ahmed HULUSİ tavsiye ediyor YENİLENMEK için. Yorumlarında kitaplarını tavsiye ettiğin Mehmet DOĞRAMACI onun ehlindendir. </span></span></b><br />
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><br /></span></span></b>
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Bizzat senin tavsiye ettiğin yazarların tam bir hakikat sistemine vakıf olmadıkları halde onları tavsiye ediyorsan o başka o zaman tavsiye anlayışın hakkı tavsiye etmiyor! <br /><br />19 sayısının özelliğini inkarınla ilgili olarak da 74 - MÜDDESSİR'in suresinin 31'inci ayeti eminim anlaması nasibinde olanlara cevap olacaktır.<br /><br /><i>31-) Ve ma ce`alna ashabennari illâ melaiketen, ve ma ce`alna
`ıddetehüm illâ fitneten lilleziyne keferu liyestekınelleziyne
ûtülKitabe ve yezdâdelleziyne amenû iymanen ve lâ yertabelleziyne
ûtülKitabe velmu`minûne, ve liyekulelleziyne fiy kulûbihim meredun
velkafirune mazâ eradAllâhu Bihazâ mesela* kezâlike yudillullahu men
yeşa`u ve yehdiy men yeşa`* ve ma ya`lemu cunûde Rabbike illâ HU* ve ma
hiye illâ zikra lilbeşer;</i><br />Nâr (ateş, tabiat cehennemi; enterik) Ashabı`nı ancak (on dokuz) melâike (66.Tahriym: 6) kıldık (ins ve cinn türü değil)... Onların sayısını da (sanki on dokuz sayısı önemliymiş gibi) kâfir (hakikati inkâr) olanlar için ancak bir fitne (sınav objesi) kıldık... Kendilerine kitap (Bilgi) verilenler yakînen bilsin (mecazların neye işaret ettiğini de görerek Hz. Rasûlullâh`ın vahyini tasdik etsinler) ve (Rasûlullâh`ın nübüvvet ve risâletine) iman edenler de iman (ilmî yakîn) bakımından imanları artsın; (böylece sağlam bilgiye ulaşan) kendilerine kitap (bilgi) verilmiş olanlar ve (tahkiki imana ulaşan) müminler de kuşkuya düşmesinler diye!..<u> Kalplerinde hastalık </u><u>(şek - şüphe) bulunanlar (sağlıklı düşünme yetisi olmayanlar) ve kâfirler (perdeliler; hakikati ve hakikat bilgisini inkâr edenler) de: "Mesel (ibretlik misâl; temsil) itibarıyla Allâh bununla neyi murat etti?" desinler diye...</u> İşte böylece Allâh, dilediğini saptırır ve dilediğini hidâyet eder. Rabbinin ordularını sadece "HÛ" bilir! Bu (Sakar ve bu işaretler) beşer için ancak bir zikra (hatırlatma)dır.<br /><br />@Ku'ran Çözümü - Ahmed HULUSİ<br /><br /><br />KU'RANIN neredeyse her yerinde inzalin semadan olduğu yıldızların kalemi ve kaderin yazılma ve yaşanma süreci anlatılıyor oysa hakikatte salt-som tekillik mevcudunda herhangi bir iç-dış da olmamasına rağmen yerdekilerin yıldızları etkilediğine dair yazın için senden herhangi bir bilimsel dayanaklandırma istemiyorum çünkü batıl bir hükmün dayanağı da o dayanağın kaynağı da illaki batıl olacaktır. <br /><br />Bu konudaki yanılgın ve yanıltışına özet bir cevap olarak Ahmed HULUSİNİN açıklamalarını veririm bu konunun ayrıntıları<br /> http://www.ahmedhulusi.org/tr/yazi/insan-robot-mudur<br /><br />ve bu konudaki açıklamalı ayrıntılara girmek isteyenlere de aşağıdaki bağlantıları öneriyorum<br />"Önce Tasavvufun en önde gelen
simâlarından Muhyiddin A’râbî’nin âlemin ve burçların oluşu
hakkındaki görüşlerini dinleyelim özetle; <u>Fütuhatı Mekkîye</u>
isimli eserinden... " alıntılarla http://www.allahvesistemi.org/ahmedhulusidekavramlar/kavramlar/astroloji/<br /><br />Bu yazışmalarımızı kendi bloğuma da ekleyeceğim çünkü insanlar senin de bir beşer olarak bazı konularda yanılıp-yanıltabildiğini bu vesileyle de görebilsinler dilersen buradan da cevap verirsin ki her halukarda cevaplarını eklerim. <br />Ancak daha önce de belirttiğim gibi hakikatin mutlak b'ilimin ispata veya argüman üretmeye ihtiyacı yoktur. "O" apaçık ortadadır.<br /><br />http://hologramesma.blogspot.com/2015/07/sonsuzluk-kulesine-cevap-yalns-yonde.html
<span class="fn"><a class="url" href="http://www.facebook.com/RUHIYATCI.SIMYAGER" rel="external nofollow">FerRuhiyatçı Simyager</a></span></span></span></b><br />
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">+ Ekleme Epifiz bezi/Pineal Gland sonrada 19 sayısı hakkında<br /> </span></span></b><br />
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Her ne kadar epifiz bezi / pineal gland hakkında da binlerce araştırma konusu olsa da biz yine Ahmed HULUSİ'den işin hakikatini dinleyelim<br /><br /> https://www.youtube.com/watch?v=ooCllcv5jqY</span></span></b><br />
<div>
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><br />Yine senin de çok güzel bir şekilde kitaplarını tavsiye ettiğin Mehmet DOĞRAMACI'dan epifiz hakkında yaptığı açıklamaların derlenmiş hali aşağıdadır<br /><br />" EPİFİZ BEZİ (Pneal Gland)</span></span></b></div>
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Epifiz
bezinin kişide aktive olmasının en büyük alameti; yalnızlığa çekilme
arzusu, kalabalıklardan kaçış ve derin bir suskunluktur.</span></span></b>
<br />
<div>
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><br />
Epifiz bezi; beynin evrensel sisteme uyumlanma ve sonsuz sınırsız algılarına açılma noktasıdır. Seçilmişlerde aktive olmuştur.</span></span></b></div>
<div>
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Yüksek ve sessiz ortamlarda epifiz aktivasyonu artar.</span></span></b></div>
<div>
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Uzlet ve inziva yaşamamış Veli, dağa çıkmamış Nebi- Resul yoktur! (Epifiz)</span></span></b></div>
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><br /></span></span></b>
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Epifiz bezi genellikle yükseklerde ve oksijeni bol yerlerde daha fazla aktive olur. (Üçüncü göz açılır.)</span></span></b><br />
<div class="_5pbx userContent" data-ft="{"tn":"K"}">
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"> Hz. Musa (as) Tur Dağında 40 gece kalması.<br /> Hz. İsa (as) Zeytin Dağında vaazları.<br /> Hz. Muhammed (as) Mekke'de Hira, Medine'de Uhud Dağı ile hem hal olması.</span></span></b><br />
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"> Tesadüf mü?</span></span></b><br />
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><br /></span></span></b>
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Epifiz
ve dağ farkındalığını güzel. Ama her zaman herkesin dağda yaşama
imkanı yok. Size şunu hatırlatırım, “Beyin ona neyi kodlarsanız onu öyle
algılar.” Şehirde bile dağda, kalabalıklar arasında bile yalnız
olduğunuzu düşünün, imgeleyin. Göreceksiniz açılımlarınız dağ dışında da
sürecek.<br /><br />Ehlinin Aşk- Vahdete dair sözü; bağırsak
beynin hegemonyasından çıkış, Epifizin bilinci ele alışının ancak aşkla
mümkün olacağInı düşündürdü!</span></span></b><br />
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><br /></span></span></b>
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Epifiz
üzerine çok şey yazılıp çizilmiştir. Esası tıbbi olan bu konuda,
konunun uzmanlarına duyduğum saygı nedeniyle takdir edersiniz ki
detayına girmem doğru olmaz. Bildiklerimin özü; insanın kendi hakikati
ile evrensel özle, ilahi olanla bağlantı noktasının bu bez olduğudur. Bu
konuda linkleri incelemenizi öneririm:</span></span></b>
<br />
<div>
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><a href="http://kanitin.org/ah_kavramlar/epifiz-bezi-pineal-gland/">http://kanitin.org/ah_kavramlar/epifiz-bezi-pineal-gland/</a></span></span></b></div>
<div>
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><a href="http://okyanusum.com/makale/pineal-gland-icsel-goz/">http://okyanusum.com/makale/pineal-gland-icsel-goz/</a></span></span></b></div>
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><a href="http://okyanusum.com/makale/beyin-epifizi/">http://okyanusum.com/makale/beyin-epifizi/</a></span></span></b><br />
<div class="_5pbx userContent" data-ft="{"tn":"K"}">
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><br /></span></span></b>
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Epifiz
bezi aktive olanlar arasında nesiller, asırlar farkı olmasına karşın
birbirinden haberdar olma hali görülür. Bazen birbirlerini haber
verirler. Çünkü onlar, aynı soydandırlar.<br /> ...<br /> - Ben suyla vaftiz ediyorum, benden sonra gelecek olan (Hz. Muhammed) ateşle vaftiz edecek! (Hz. Yahya veya Hz. İsa) </span></span></b><br />
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"> {Hakikat İlmi egoya ağır gelmesi ve bilinci hızlı arıtması yönüyle ehil zatlar nezdinde ateşe benzetilir.}<br /> ....<br /> Eşi Hz. Safiye'yi şöyle taltif ederdi Resulullah (sav) : Kardeşim Harun'un yeğeni Safiye.</span></span></b></div>
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">19 RAKAMına gelince Allah önem vermediği hiç bir rakama bu kadar özellik tayin etmez aksini iddia edenler araştırsın bulsun derim neymiş bu özellikler...<br /> Yalnız 19 sayısını sadece iman itikad ehli sünnet üzere olanların değil aksi cephede fethi zulmaniye uğrayanların da bildiğini bazı sitelerinde 19 sayısıyla kişileri devamında batıla çektiğini özellikle belirtmek isterim sonra üstadın dua ve zikir kitabından 19'lu hacet duasını paylaşmak isterim.</span></span></b><br />
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><br /></span></span></b>
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><br /></span></span></b>
<br />
<br />
<br />
<article class="main-article" style="min-height: 2615px;">
<header class="article-header">
<h1 class="title">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Özel Bir 19’lu Hâcet Duası</span></span></h1>
</header>
<div class="article-content">
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Başı dertte, sıkıntıda olan, büyük bir problemle
karşılaşmış olan, herhangi bir düşmanından kurtulmak, selâmete çıkmak
isteyen ya da daha başka talepleri olanlar için son derece tesirli bir
dua formülü vermek istiyorum bu bölümde de...</span></span></b><br />
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Bu duayı tatbik eden pek çok kişi 19 güne kalmadan arzularına nail oldular, bunlara yakından şahidim!..</span></span></b><br />
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Yalnız şunu kesinlikle ifade edeyim... Haksız yere, başkalarına zulüm
için, ya da kötü amaçlı olarak bu formül tatbik edilirse; bunu yapanın
asla başı belâdan kurtulmaz; ettiği ters dönüp kendisini vurur.</span></span></b><br />
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Şimdi dua şeklini yazıyorum...</span></span></b><br />
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Önce şu altı Allâh ismini iyice ezberleyelim:</span></span></b><br />
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">“FERDÜN, HAYYUN, KAYYÛMUN, HAKEMUN, ADLUN, KUDDÛSUN.”</span></span></b><br />
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Beş vakit namazın farzının arkasından on dokuz harfli bu altı isim her gün okunacak, on dokuzar defa... Evvelinde on defa “ALLÂHU EKBER” denildikten sonra!..</span></span></b><br />
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">On dokuzuncu günden sonra, herhangi bir şekilde sıkıntın olduğu takdirde bu isimlere ilaveten “...Seyec’ alullâhu ba’de ‘usrin yüsrâ” (<a href="http://www.ahmedhulusi.org/tr/kuran/065-talak-suresi#ayet-7" target="_blank">65.Talâk: 7</a>) âyetini de okuyacaksın her defasında...</span></span></b><br />
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Yani şöyle:</span></span></b><br />
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">“Ferdün, Hayyun, Kayyûmun, Hakemun, Adlun, Kuddûsun... Seyec’alullâhu ba’de usrin yüsrâ.”</span></span></b><br />
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Bu metin on dokuz defa tekrar edilecek, beş vakit namazın farzlarının arkasından, on dokuz gün süre ile...</span></span></b><br />
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Âyetin mânâsı da şudur:</span></span></b><br />
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">“Allâh zorluktan sonra bir kolaylık oluşturur!..” (<a href="http://www.ahmedhulusi.org/tr/kuran/065-talak-suresi#ayet-7" target="_blank">65.Talâk: 7</a>) (DEVAMI KAYNAK BÖLÜMÜNDE)</span></span></b></div>
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Kaynak: <a href="http://www.ahmedhulusi.org/tr/kitap/dua-ve-zikir/ozel-bir-19lu-hacet-duasi#ixzz3f7vXNENY">http://www.ahmedhulusi.org/tr/kitap/dua-ve-zikir/ozel-bir-19lu-hacet-duasi#ixzz3f7vXNENY</a><br /><br /><br />Bitirirken anafikri de yine çağımız aliminden verelim <br />''Hz. Muhammed gelmiş!.. Onun yanında bütün Kureyş’in münafıkları, müşrikleri!..
Hz. Muhammed’e inanmak için birisi geldiği zaman Mekke’ye dışarıdan, bunlar adamı hemen kuşatıyorlar.. <br />
Onunla daha görüşmeden veyahut da görüşüp çıktıktan sonra; <br />
“<i>Muhammed şunu yapıyor, böyle saçmalıyor, Muhammed cinlerden bilgi alıyor..”</i> gibi bir yığın iftira atıyorlar. <br />
Ve, gelenin kafası karışıyor, onların dedikleri doğru mu değil mi, diye..
Bu imtihanı geçebilen, Ona imân ediyor, kendini kurtarıyor. <br />
Ama
gelip de, bu şehrin halkının etkisi altında kalıp, Ondan istifade
edemeden dönenin azabı, gelip istifade edenden yüz kat farklı oluyor..
<u>Hz. Muhammed, 13 sene Mekke’de yaşadı. Bu süreç içinde sadece 40-50 kişi imân etti. </u><br />
Ama, o arada dışarıdan gelip görüşen binlerce insan oldu.
O
günlerde büyük çoğunluk, o çevreyi saran, Onu kötüleyen insanlar
yüzünden onların etkisinde, vehimlerinin etkisinde kalarak Ondan
istifade edemediler.<br />
Hazreti Muhammed’in yaşadığı olay, senaryo, o devre mahsus değil, her devirde mevcut!. Her devirde ilim sahiplerinin etrafını saran bu tip kişiler vardır. <br />
Kimi ararsan ara, tarihe bak!. Muhiddini Arabi’yi saran kişiler vardı. Mevlana’yı kuşatan şeytanın dilleri vardı; Gazâli’yi de saran böyle kişiler vardı; hepsinde vardır!. Özel olarak meydana getirir Allah!.. Çünkü insanın imtihan dünyası bu!..
Ya ilim ve idrâk sahibi olarak etrafa boş vereceksin… <br />
Kendi aklınla kendi yolunu çizecek, etrafın söyledikleri beni ilgilendirmez deyip, ilminle kendi yolunu çizeceksin.
Veyahut,
etrafın dediğine bakacak, etraftan bir parça olacak; sürüdeki bir
güdülen olacak; ve sonuçta da ilimden mahrum kalarak yaşayacaksın!.<br />
İşte
bu yüzden, izaha çalıştığım üzere bu tür engellemeler bugün de olacak,
yarın da!. Ölene kadar da bu tür olaylarla karşılaşacaksınız. <br />
Yarın bir büyük âlim zat bulacaksınız.. Ne olacak?. <br />
Yanına
gitmek isterken, bir yığın insan çıkacak karşınıza ve size; “bu zat
böyle yaşıyor, şöyle yaşıyor ya da şunu yapıyor, bunu yapıyor” deyip
sizi engellemeye çalışacaklardır.
Sizi ilgilendiren şey; Onun neler yapıp neler yapmadığı, ömrünü nasıl geçirdiği değil!!. Onun ortaya koyduğu <u>ilim</u> olmalı!. Eğer işine yarıyorsa, al kullan! Beğenmiyorsan bırak!<br />
Ben
şuraya geliyor, yarım saat, bir saat kadar sizinle sohbet ediyorum.
Sonra, sen evine ben evime!.. Senin yaşantın sana ait, benim yaşantım
bana. <br />
Beni ne ilgilendirir senin özel yaşantın?. Seni ne ilgilendirir benim özel yaşantım?.. <br />
Ben sana soruyor muyum? Ne yiyor ne içiyorsun, nerede, kiminle yatıp kalkıyorsun?<br />
O halde, senin de bana böyle bir şey sormaya hakkın yok!.
Birbirimizi ilgilendiren şey ilim noktasıdır. Ortak noktamız sadece ilimdir, bilgidir. Bunu
anlamıyorsan bunun neticesine de katlanacaksın. Pahasını da bir hayli
ağır ödeyeceksin, hem de tahmin edemeyeceğin kadar ağır!.<br />
Bir Nebi ile Cenabı Hak arasında bir konuşma vardı.
“Bir kavme bir belâ geleceği zaman, sorar Allah Nebisi; <br />
“Ya Rab!. Bu kavmin içinde iyiler yok mu hiç?.<br />
“Çoğunluk kötülerdi.” Der, Cenabı Hak.<br />
-Peki iyiler?.<br />
-İyiler de iyiliklerinin karşılığını ahirette alacaklar!. der.Bir toplum bozulduğu zaman, belâ hepsine birden gelir. İçindeki iyiler hürmetine o geri çevrilmez!.<br />
Nasibi olan bu bilgiyi zaten bir yerden alır.''
</span></span></b>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">''Kötü
fiilleri <span style="font-weight: normal;">(hakaretleri,küçümsemeleri
ve aşağılamaları) </span>kendisine süslü gösterilince,
kendini iyi sanan (nasıl iyilerle bir olur)!<br />Muhakkak
ki Allâh, dilediğini saptırır ve dilediğine hidâyet verir... <br />O
hâlde hüsran ehlini düşünüp üzülme! Muhakkak ki Allâh
onların ürettiklerini (Yaratan’ı olarak) Aliym’dir.''
FATIR – 8</span></span></b>
</div>
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">
</span></span></b>
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><br /></span></span></b>
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><br /></span></span></b>
<div style="border: medium none; margin-bottom: 0cm; padding: 0cm;">
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">VesSalavatVelFatiha<br /><br /><br />Ahmed Hulusi video ve kitapları hakkında bilgi sahibi olmak için ; www.ahmedhulusi.org/tr<br /><br />Tasavvuf ekolunun Bilim Sitesi için
www.okyanusum.com<br /><br />Çağımız tasavvuf pirlerinden en güzel bir örnek için ;<br />www.mehmetdogramaci.com</span></span></b>
</div>
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">
</span></span></b>
</article></div>
</div>
</article></div>
</article></div>
<div style="text-align: left;">
</div>
Mert Simyager Mehmet Cemhttp://www.blogger.com/profile/10199484262721156178noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-8618740371998387832.post-43983837599477224902015-07-05T06:55:00.000-07:002015-07-06T09:09:32.605-07:00michaelsikkofieldin yanılgı veya yalanları... Mevlana ve Tasavvuf üstüne...<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b> selam dostum başlığı bu şekilde
atmamın sebebi yazdıklarındaki niyetini ve amacını bilmeme
rağmen her türlü hakikat ilmine göre yanlış olduğunu
vurgulamak içindir. <br /><br />1) Mevlana hakkındaki yanılgı veya
yalanlar <br />(başlarda buna değineceğim mevlana konusunu zaten yutmamış ama tasavvuf konusunda kafaları karışık olanlar aşağıda mevlana... diye başladıktan sonra Tasavvufla başlayan son bölüme insin)<br /><br />2) Tasavvuf hakkındaki yanılgı veya yalanlar</b></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b><br /></b></span></span>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>Bunları
elden geldiğince izah etmeden önce bu konunun senin şahsi sorunun
(insanlara sunduğun için sorumluluk vebalin) olduğunu belirterek
samimi ve öğrenme niyetiyle soru sorman dışında geri bir cevap
vermeyeceğimi ve sana zaten mutlak olan bir gerçeği, diyalektik
çatışmalarla iddia etme gereği içerisinde vakit
kaybedemeyeceğimi bildirmek isterim. <br /><br />Keza ''iddia
şeytandandır'' Hz. Muhammed.<br /><br />Ve ne anlarsan, nasıl
anlarsan anla aşağıdakileri okumadan önce, hakkında bir ilmin
bir ihtisasın kanıtın veya keşfin olmayan konularda mevcut bilgi
tabanına dayanarak getirdiğin yaklaşımlar ve yaptığın
yorumları insanlarla paylaştığın için üzerinde bulunan
sorumluluğun sadece kendine değil topluma mal ettiğin bir blog
itibariyle okuyan herkesi de hakikatten saptırma vesilene göre
büyük bir vebal aldığın konusundayım. Bilerek yada bilmeden verdiğin hükümler öyle ciddi onlardan geri dönüş öyle zor ki gece uykularını bölmeli gündüzlerini
zehir etmeli vicdanını rahat bırakmamalı ki ''ben yanılmışım''
diyecek olgunluğa erdirmeli bu dünyada hala hayattayken ve hatanı düzeltme
imkanın varken biznillah ve de inşaallah...</b></span></span>
<br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>
</b></span></span>
<br />
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>''Hakkında
ilmin olmayan şeyin ardına düşme (zanla karar verme)!''
17/İSRÂ-36<br /><u>Konuya geçmeden önce eyvallah satanizm
> illuminati, masonlar ve yaptıkları konusunda doğrusuyla
yanlışıyla bir çok bilgi ve deşifrelerde bulunuyorsun ve
insanları uyarıyorsun ama herkes kendi uzmanlık alanında
konuşsun.<br />Evet insanları satanistlerin bilinç kontrol programları konusunda ve hükümleri altında bulundukları şeytani cinlerin saptırma yöntemleri konusunda kısmen bilgilendiriyorsun ama bunu yaparken insanlara bilinçleri bu bilgi virüslerinden ve yanlış şartlandırmalarından nasıl arınıp kurtulabileceklerinin yolunu yöntemini söylüyor musun?<br /> İnsanları illuminatinin empozasyonlarından nasıl korunup şeytani cinlerin güdümünden ne yaparak korunacakları konusunda bilgilendiriyor musun?<br />Ve en önemlisi acaba sen bu insanlar şeytani cinlerle birlikte neden bu bilinç kontrol programlarını uyguluyorlar biliyor musun? tek dünya devleti? iktidar? para?... <br />Hepsi palavra... Cevabı sadece ku'ran da korunması da... nefsi (bilinci) arındırmayı ve allah'ta fena ve beka bulmayı da tasavvuftan yunustan, şemsten, abdulkadir geylaniden (hepsine selam) ve onların bugünkü temsilcilerinden öğrenebilirsin anca!... </u></b></span></span></div>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>
</b></span></span>
<br />
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b><br />Mevlana...
(selam ona) düz mantık (aristo) ilkeleri ve bazı katı ve kalıp
yargılara göre ve de onunla alakasız olgularla değerlendirip
batıl bir hükme vararak anlayamazsın.<br />Tasavvuf konusunda
muaviye-emevi-vahabi-zahirici müslümanlıkla zerre hakikat
bilgisine erişemezsin.<br />Tasavvuf diye tanımlanan, islamiyetten
önce musevilik ve hristiyanlıkta da vardı hz ibrahim'in (selam
ona) hanif (tanrı kavramı olmayan -yalnızca Allâh’a kulluk
edilmekte olduğunun bilincinde) anlayışında yapılan özel
çalışmalar ve avamın (halkın) aklının ve hafsalasının
alamayacağı konular ve onların kaldıramayacakları bazı spirtüel
çalışmalar konusunda oluşmuş topluluklar mevcuttu. </b></span></span>
</div>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>
</b></span></span>
<br />
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>Hz
isa'nın o havarileri neden seçtiğini sanıyorsun? Kabalanın ve
mısır satanistik spirtüel elit kültünün tam zıttı olarak
düşün bu tasavvuf denileni.<br /> Yine bir zeka bir kapasite ve
yapabilirlik, usta-çırak ilişkisi ve talepkarlık
aranır.<br />Efendimiz hz muhammed (s.a.v.)'de islamiyetten önce
putperestlerin ortasında hz ebubekirle hanif olan küçük grubun
içindeydi... <br />Efendimiz ilk vahiy indiği zaman (gökten değil
bu inme özden/boyutsal) eşi hazreti haticenin (selam ona) amcası
ve dönemin hristiyan alimi olan Veraka İbn-i Nevfel'e giderek ona
danışmışlardır.</b></span></span></div>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>
</b></span></span>
<br />
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>Tasavvufun
newage sapkın spirtüalist inançların ard niyetindeki gibi tek
yönetimli bir dünya gibi siyasi bir talepleri yoktur. Kendileri
bizzat siyasetle uğraşmazlar ki bilahire dünyayı zaten ricali
gaybın (evliya konseyi) yönettiğini bilirler. Tasavvufçular
sadece kendilerinde ve yeryüzünde barış, sevgi ve kardeşliğin
olabildiğince islami öğretilerle yayılıp korunmasına
vesiledirler.<br /><br />Bu Konuları açmadan önce de her ne kadar
yazılarında eğlenceli ve akıcı bir usluba aitMİŞçesine
görünse de (bilinçaltında kendini zeki,farkındalıklı ama
anlaşılmıyor sanmandan kaynaklanıyor intibası uyandıran)
hakaret, aşağılama ve kötü sözler ve yaftalar söylemekten seni
men ederim.<br />Söylersen de zaten kötü söz ancak sahibini
kirletir.
<br />“Kullarıma <i>söyle</i>,
en <i>güzel
sözü</i>
söylesinler! ” (İsrâ, 17/53). <br />''Sadece <i>güzel</i>
olan <i>sözleri
söyle'' Hz. Muhammed S.A.V.</i>
''Bir kez gönül kırdın ise bu kıldığın namaz değil'' Yunus
(Selam ona)</b></span></span>
</div>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>
</b></span></span>
<br />
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>Nihayet
gelelim ilk önce <u>Romalı değil Afganistan sınırları
içerisindeki Horasan Ülkesi'nin Belh şehirli Mevlananın
''indirme'' sözü</u>nü daha irdelemeden soralım sana mevlana
ahirete gideli 600 (ALTI YÜZ) Yıl olmuş şimdiye kadar onu okuyan
insanlar içerisinde bir tek sen mi o indirme sözcüğünü bu
şekilde ayırt etme gücüne, farkındalığına ve imkana
sahipsin.<br />Onun zamanında ve ondan sonra senin gibi insanlar bu
sözcükteki enteresanlığı farkedip sağa-sola danışmamışlar
mıdır dersin?<br />Yani mevlanadan sonra ve senden önce gelip geçmiş
onca eren evliya, halife ve bir çoğu tasavvufa bile erememiş molla
ve binlerce islam alimi (?) veya ilahiyatçısı dem vurmamış da bu
konuya sen yada bi iki kişi mi dem vurmuş?</b></span></span></div>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>
</b></span></span>
<br />
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>Herşeyden
önce bi otur bunu biraz düşün kelimelerdeki, sembol ve resimleri
deŞifre eden bir insan olduğun zannını bi kenara koyarak hemen
diğer paragrafa atlamadan bilmiyorum noktasına gelip yeniden bir
başla sanki ilk kez bakıyormuşsun gibi bu konuya bir soluklan ve
özeleştiri maskeni tak...<br /><br />Şimdi gelelim az biraz bu konuyu
açıklamaya...</b></span></span></div>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>
</b></span></span>
<br />
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>MESNEVİ
TABİKİ ALEMLERİN RABBİNDEN İNDİRMEDİR!!! ama senin bu sözü
de aşağıda bu söz hakkında vereceğim ayet, hadis ve diğer
açıklamaları da bu konuyu yargıladığın bakış açınla
anlaman mümkün değildir. Neden mümkün değildir tabiki gizli
şirkten ki insanların kurtulmak için bütün hayatları boyunca
uğraştıkları gizli bir perdedir kendisi...<br />Öncelikle konuyu
hakkıyla tefekkür için 7 ayet paylaşalım.</b></span></span></div>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>
</b></span></span>
<br />
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b><br />“…Bu
yüzden iman edin, Esmâ’sıyla nefsinizin dahi hakikati olan
Allâh’a ve Ümmî Nebi olan O Rasûl’e ki O, Esmâ’sıyla
nefsinin dahi hakikati olan Allâh’a ve O’nun bildirdiklerine
iman eder…” (7.A’raf: 158) <br /><br />“attığında sen atmadın,
atan Allâh’tı!..” (8.Enfâl: 17) <br /><br />Allâh dilemedikçe
siz dileyemezsiniz! Muhakkak ki Allâh 'Aliym Hakiym'dir. 76/İNSÂN
(DEHR)-30 <br /><br />"Hâlbuki sizi de yaptıklarınızı da Allâh
yaratmıştır!" 37/SÂFFÂT-96 </b></span></span>
</div>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>
</b></span></span>
<br />
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b><br /></b></span></span>
</div>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>
</b></span></span>
<br />
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>İyi
anlayın ki, Rasûlullâh içinizdedir! 49/HUCURÂT-7 </b></span></span>
</div>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>
</b></span></span>
<br />
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>“Yarattıklarımızdan
öyle bir topluluk da vardır ki, onlar Hakk’a iletirler ve Hakk
ile hüküm verirler.” (Araf: 181) <br /><br />“O’nun ilmi dışında
bir yaprak dahi düşmez.” (En’am: 59) </b></span></span>
</div>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>
</b></span></span>
<br />
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>Aynı
hakikat bilgisi, farklı idrak seviyelerine göre sınırlı bir
şekilde hükümlenerek, bilinç blokasyonuna uğradığında kişiyi
firavun da yapar musa da...deccal de yapar mehdi de...
şeytanileştirip allaha ''beni sen azdırdın''a da götürür
kemalat ile ademleştirip ''Biz nefsimize zulmettik'' idrakına
da...<br /><br /><br />Ayetler postacı yoluyla gelmez bizzat kişinin
özünden ; şah damarından yakınım ayetini zikret
(hatırla)...<br />Necip fazılın (selam ona) dediği gibi ''şah
damarına bakmayanlar allahı göklerde aradılar''...<br />Şah
damarından yakın olan nerede'dir? Ete kemiğe bürünen de? Bir ben
var bende benden içeru de?<br />Ne diyo allah ayetlerin kürsisin de
semalarda ve arzda hepsi onundur sonra kürsisi semayı ve arzı
kaplamıştır... şimdi otur günlerce düşün inşaallah tabi
makam ve mertebeni bilerek allah nerede diye ve inmek nedir
diye?...<br /><br />Kişi hakka erme yolculuğunda nefs mertebelerini
aştığında sınırlı bilincini, allah'ın bilincinde ''yok''
ettiğinde Hz.Muhammetin S.A.V Hz.ali'ye (selam ona) <u>''</u><i><u>yürüyen
kuran''</u></i><i><span style="text-decoration: none;">
</span></i><span style="text-decoration: none;">demesindeki</span>
anlam açığa çıkar. Ve yukarıdaki 7 ayet ve aşağıdaki 5 hadis
tecelli eder...</b></span></span>
</div>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>
</b></span></span>
<br />
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>“Velilerimden
birisine düşmanlık eden kimseye ben harp ilân ederim. Kulumu bana
en çok yaklaştıran şey, farz kıldığım ibâdetleri yapmasıdır.
Nâfile ibadetlerle de bana o kadar yaklaşır ki, nihayet ben o
kulumu severim. Sevince de artık onun duyan kulağı olurum, o
benimle işitir. Gören gözü olurum, o benimle görür. Eli olurum,
o benimle dokunur. Ayağı olurum, o benimle yürür,Kalbi olurum, o
benimle anlar. SÖYLEYEN DİLİ OLURUM, O BENİMLE KONUŞUR. Ne
dilerse onu yerine getiririm. Herhangi bir şeyden bana sığınırsa
ben onu muhafaza ederim.” (Buharî. Tecrid-i sarih: 2042)
(Buhârî, Rikak 38.) <br />“Ümmetimin âlimleri benî İsrail’in
Peygamberleri gibidir.” <span style="font-weight: normal;">(Aclûnî,
Keşfu’l-Hafa, 2:64)</span> </b></span></span>
</div>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>
</b></span></span>
<br />
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b><br /></b></span></span>
</div>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>
</b></span></span>
<br />
<div align="JUSTIFY">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>“Allah-u
Teâlâ bu ümmete, her yüz yıl başında dinini yenileyecek bir
müceddid gönderir.” (Ebu Dâvud)</b></span></span></div>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>
</b></span></span>
<br />
<div align="JUSTIFY">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>“Âlimler
peygamberlerin varisleridir.” (Buharî<span style="font-weight: normal;">
İl</span><span style="font-weight: normal;">im,
10</span><span style="font-weight: normal;">)</span></b></span></span></div>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>
</b></span></span>
<br />
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>“Kulun
benimle meşgul olması, en fazla önem verdiği şey olursa, onun
arzu ve lezzetini zikrimde kılarım. Arzu ve lezzetini zikrimde
kılarsam da o bana âşık olur, ben de ona âşık olurum. O bana,
ben ona âşık olunca da, onunla aramdaki perdeyi kaldırırım. Bu
hâli onun umumî hâli kılarım. İnsanlar yanıldığı zaman o
yanılmaz. BÖYLELERİNİN SÖZLERİ PEYGAMBERLERİN SÖZLERİ
GİBİDİR. Gerçek kahramanlar onlardır.</b></span></span></div>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>
</b></span></span>
<br />
<div align="JUSTIFY">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>Onlar
öyle kimselerdir ki yer ehline bir cezâ ve azab vermek istediğim
zaman onları hatırlarım da azabdan vazgeçerim.” (Ebû
Nuaym, Hilye) </b></span></span>
</div>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>
</b></span></span>
<br />
<div align="JUSTIFY">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b><br /></b></span></span>
</div>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>
</b></span></span>
<br />
<div align="LEFT" style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>Dilersen
bu hadisleri sahih mi değil mi araştırırsın ki boşa uğraş
olur keza bu hadisleri mollalar ve tasavvufa erememiş olanlar da
kabul etmektedir tıpkı mevlanayı tastik ettikleri gibi...</b></span></span>
</div>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>
</b></span></span>
<br />
<div align="JUSTIFY">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b><u>''BEN
KONUŞAN KU'RANIM'' HZ.ALİ (selam ona)</u></b></span></span></div>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>
</b></span></span>
<br />
<div align="LEFT" style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>Nübüvvetin
üstünde hiç bir rütbe olamaz,ama bu rütbeye vâris olmak
mümkündür.<br />Risalet efendimiz hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) ile
sona ermiştir ancak Velayet hala devam etmektedir.<br />Velhasıl
indirilme kelimesi senin anladığın algıladığın ve yargıladığın
şekilde asla değildir bunu imam hatip menzunlarından tasavvuf
erenlerine kadar herkes kabul etmektedir keza hak ve tabii olarak
mevlana'nın (selam ona) zaten bir rasulluk iddiası da olmamıştır.
Dediğin gibi olsaydı olmaması anlamsız kaçardı.</b></span></span></div>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>
</b></span></span>
<br />
<div align="JUSTIFY">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b><br /></b></span></span>
</div>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>
</b></span></span>
<br />
<div align="LEFT">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b><i>''O
adamın ne dediğine, ne yazdığına, ne yaptığına hiç bakmadan,
sırf imajından dolayı ona bir değer biçiyoruz.''</i> demişsin
ki yanlışsın mevlana gibi pirleri sultanları günümüz medya
dünyasının anlık, ilizyonik ve güdülemeli ünlüleriyle bir
tutarak... Keza önderlere imajını yaptıkları ve yazdıkları ve
dedikleri katar!<br /><br />Şimdi gelelim yanlış öğrenmelerin
kaynaklı diğer şartlanmalarına<i> ''zira müslüman olmak demek,
zaten Kuran'ın vahiyle inen son kitap olduğuna inanmak demektir.''</i><span style="font-style: normal;">
hayır yazılan herşey aslında vahiydir ama üstte de anlattığım
gibi senin bunu anlaman makam ve merteben açısından mümkün
değildir çünkü cinni ilhamlarla vahiyi ayıramazsın.<br /><br />Diğer
şartlanma zaten kendiliğinden yıkıldı</span><i> ''Bu da demektir
ki hem müslüman olduğunu, hem de yazdıklarının Allah tarafından
indirildiğini iddia eden adamda büyük sıkıntı ve çelişkiler
vardır.'' </i><span style="font-style: normal;">Allahın
yarattığı hiç bir şey de çelişki yoktur bu gerçek de bizzat
kuranla yarattığında kusur olmaz ayetlerinde belirtilmiştir.
Çelişki denilen şey tez ile anti tezin birbirlerine karşı
duruşlarında izafi (aslında olmayan) ve göreceli bir
kavramdır.<br />Çelişki bulan insan o durum veya oluşun sebebi
hikmetini anlayamamış ve ilmen açıklayacak şekilde
kapsayamamıştır. <br />Anlaşılması gereken kişi mevlanaysa
hakkında yüzlerce şerh ve izahat kitapları yazılan ve dünyanın
her yerinde tez ve akademik konu yapılan kişi olunca bu pek
tabi...<br /><br />''eğer size müslüman halimle böyle bir iddiada
bulunursam beni zerre kadar ciddiye almamanız gerekir, bu konuda
anlaştık. '' anlaşmadık kendi şartlanmasını empoze etme
sevdalısı gibi davranan kardeşim. Dünyada insanın ciddiye
almayacağı tek şey şeytani tavır ve davranışlardır.Mevlanayı
padişahlar, islam alimleri, evliyaları, bilim adamları,
ilahiyatçılar kaile almış her birinin binlerce sebebi var ama sen
kaile alınmayı beklemiyorsun anlamadığın söylemleri üzerine...
hepsinden daha mı entellektüel daha mı bilgilisin ve daha mı iyi
mi bilirsin onu ki ne kadar manidar. :)<br /><br /><br />Şartlanmalarının
devamında da kendini değilleyememen ve bu konudaki yanılgın veya
yalanını görememenden sorumlu ki muhtemelen de şeytani telkinler
kaynaklı (allah seni şeytani fikirlerden korusun) kati ve soyut
düşüncelerle oluşturulmuş bilinç blokajına geliyoruz.
''Hayır, orada öyle demek istemedi" diye kıvırmaya da
çalışacaklar... Hatta yüzyüze sohbet ettiğim bazı sufiler de
aynı şekilde "gönüle inmeyi kastediyor orada" şeklinde
bir izah sundular bana. ''</span></b></span></span></div>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>
</b></span></span>
<br />
<div align="LEFT">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b><span style="font-style: normal;">Öncelikle
sana bu konuyu bu şekilde izah edemeyen sufi olduğunu iddia ettiğin
kişiler bu konuları açıklayabilecek hadde ve ilme açığa çıkış
müsadesine sahip değiller.<br />Sonra zaten mevlananın burada
savunulmaya ihtiyacı da yok. Ki kendisi de aleni bunu söylemiş
bunun farkındasın ama Rasulluk iddiası olmadan ''rasul
içinizdedir'' ayetine ve velayet makamına dayanarak evliyalığıyla
söylediğini yukarıda bahsi geçen ayet ve hadislere iman etmediğin
bu ilim idrak ve anlayış sende henüz açılmadığı için
anlayamazsın ve bilinçlerde anlayamadıklarını ya allaha tevekkül
ederler ya da makine bozulmasın diye sigorta mekanizmaları gereği
inkar ederler!...</span><i>''Öyleyse bu adam müslümanlar
tarafından neden sevilir? Buna verebileceğim yegâne cevap şudur:
'' </i><span style="font-style: normal;">demişsin işi şakaya
vurmuşsun ama aslında kendin de sigortalar attığı için cevap
verememişsin. Ben cevap vereyim keza mevlanayı yaşadığı zamanda
da sonrasında da hem eşrafı hem de dönemin aydınları biliyor
tanıyor ve anlıyordu. Ve zaten bir çoğu da yazdıklarının
farkında olarak yazdıklarında da senin idrak edemeyişin kaynaklı
inkarlarına da girişemeyecek kadar onun imajını fakirliği, hoş
görüsü, iddiasızlığı gibi velayet vasıfları üzerine
oturtmuşlardı yani kısacası görüyorlardı ki adamın
söyledikleriyle yaptıkları birbirini tutuyordu hem göründüğü
gibi oluyor hem de olduğu gibi görünüyor ve çağında küçük
medresesinde herkese ücretsiz vahdet, ahlak ve tasavvuf dersleri
veriyordu.</span></b></span></span>
</div>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>
</b></span></span>
<br />
<div align="LEFT">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b><span style="font-style: normal;">Not
: mevlanayı mevlana yapan hocası şemsi ve tasavvufu iyice
anlamadan çözemezsin. ve bu tür söylem ve terminolojik jargon
farklılıklarına takılmadan mesneviyi kısmen anlayabilmenin tek
yolu şerhlerden geçer. Bu konuda bi iki tavsiyem
olur.<br /><br /><a href="http://www.kitsan.com/MESNEVININ-MANEVI-SERHI,PR-1329.html" target="_blank">http://www.kitsan.com/MESNEVININ-MANEVI-SERHI,PR-1329.html</a><br /><br /><a href="http://www.kitsan.com/MESNEVI-SERHI,PR-4179.html" target="_blank">http://www.kitsan.com/MESNEVI-SERHI,PR-4179.html</a>
</span></b></span></span>
</div>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>
</b></span></span>
<br />
<div align="LEFT">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b><br /></b></span></span>
</div>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>
</b></span></span>
<br />
<div align="LEFT">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b><i>''müslümanlara
yıllardır </i><i><u>İslam alimi diye yutturulan tasavvufçular</u></i><i>
aslında bu spiritüalistlerden farklı bir şey söylememektedir. ''</i><span style="font-style: normal;">
bu cümlen bu konularda ne kadar az ilim sahibi ve materyalist bakış
açısına sahip olduğunu zaten ehline ispat etmektedir.</span></b></span></span></div>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>
</b></span></span>
<br />
<div align="LEFT">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b><span style="font-style: normal;"><br />Yaşadığı
topluma yabancılaşmış ve onları dışlayacakn kadar hadsiz
edepsiz ve empati yoksunu olan, sağdan soldan derleme bilgilerine
dayanarak kendini entellektüel sanan ve (ayıpladığınızı
yaşamadan ölmezsiniz hadisindeki gibi) eleştirdiği elitizm
anlayışına kendi gibi bilgi kibirlisi ve şüphelerle beslenen bir
kitleyi katmaya çalışan biriyMİŞSİN gibi bir intiba bırakıyor
sanki bu yorumun...</span>''Bu eğitimli görünen sığır
jenerasyonun tam göbeğinde yaşamaktan bunalan bir tek ben değilim,
bunu biliyorum. ''</b></span></span></div>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>
</b></span></span>
<br />
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>Bunalıyorsan
Allah dostu değilsin keza kuranda sabittir allah dostlarına
mutsuzluk korku ve hüzün yoktur.<br />Bunalıyorsan o ''sığır''
dediğin jenarasyonun yaratılma sebebini ve ''biz istesek herkese
hakikatini yaşatırdık'' ve ''insanların ve cinlerin ekseriyetini
cehennemle dolduracağım sözü hak olmuştur'' ayetlerine iman
etmiyorsundur ve takdiri ilahiye ''mevlam ne eyler ne eylerse güzel
eyler'' diyemiyorsun demektir.</b></span></span></div>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>
</b></span></span>
<br />
<div align="LEFT">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b><br /></b></span></span>
</div>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>
</b></span></span>
<br />
<div align="LEFT">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>Paylaştığın
eser bölümünde mevlana sana zaten cevabını vermiş bak ne demiş!
</b></span></span>
</div>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>
</b></span></span>
<br />
<div align="LEFT">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b><u>''...içindeki
ilahi sırların inceliklerini ve gerçeklerini İNKARLARI SEBEBİYLE
onlar bundan (güzelliklerinden, şifadan, kuranı açıklayıcı
bilgilerden...) men olurlar'' (Tıpkı senin daha baştan bi indirildi sözcüğüyle tüm cümlelere inkarla dem vurduğun gibi...</u></b></span></span></div>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>
</b></span></span>
<br />
<div align="LEFT">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b><br /></b></span></span>
</div>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>
</b></span></span>
<br />
<div align="LEFT">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b><span style="text-decoration: none;">Mevlanayı
</span><span style="text-decoration: none;"><span style="font-weight: normal;">alçakgönüllü
olmamakla itham etmişsin :) ve bu sözünle onu zerre kadar
tanımadığın ve anlamadığın o derece çok belli oluyor ki ne
açıklama yapılsa düşüyor burada çünkü sen ona bir benlik
atfetmişsin bu cahilane yorumunu okuyunca açıklama yapacak hiç
gayretim kalmadı inan ki karagümrük çocuğu allah yanılgını ve
gafletini inşaallah farkettirsin...</span></span></b></span></span></div>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>
</b></span></span>
<br />
<div align="LEFT">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>Ondan
sonra gelen açıklamaların bizim zaten yukarıda izah ettiğimiz
hakikat ilmini inkarından kaynaklanmaktadır ki bi nevi hep aynı
şeyleri tekrar etmeye devam etmişsin...<br /><br /><br />Ku'randan ayet
vermişsin ki yine açıklamaya çalıştıklarınla hiç bir yeri
tutmuyor... neden?<br /><br />Kuran : ''Yazıklar olsun o kişilere ki,
Kitap'ı kendi elleriyle yazarlar.''<br /> Mevlana kitabı kendi elleriyle
yazmadı Müslüman ve alim erenler tarafından yazıldı.<br />Kuran :
''...yazarlar da sonra onunla basit bir karşılık satın alsınlar
diye''...<br /> Mevlana yazdırdıklarından hiç bir karşılık almadı ve de
ücretsiz ve nüsasız olarak yazdırıldı.</b></span></span>
</div>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>
</b></span></span>
<br />
<div align="LEFT">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>Zaten
verdiğin ayetin hemen bir öncesinde Allah şöyle der ''Onlardan
ümmî olanlar vardır ki, vehmettikleri (kafalarında
şartlanmalarına göre kurguladıkları) ötesinde Kitabı
(hakikat bilgisini) bilmezler; (asılsız)
zanlarıyla yaşarlar.'' <span style="font-weight: normal;">Bakara
78<br />Kitabı yani hakikat bilgisini bilenlerin de söyledikleri de
yazdıkları da doğa</span><span style="font-weight: normal;">l olarak</span><span style="font-weight: normal;"> hep aynı ''şey''in </span><span style="font-weight: normal;">aynı hakikat noktasının farklı açılardan seyiri</span><span style="font-weight: normal;">dir.!.</span><u> <br /><br />TASAVVUF KONUSUNA GELİNCE...</u>Mevlana, Yunus
emre ve Hoca Ahmed Yesevi ki herbirine tek tek selam olsun (adını
anmadıklarıma da) bu seçilmiş adamlar sadece sonradan değil bilakis
yaşadıkları devirlerde tüm alimleri kaşifleri ve ilim bilim adamlarını
çevrelerine toplayacak güzellik ve özellikte var olmuş çiçeklerdi... <br />Ama
onların dönemlerinde de molla kasımlar, emevi zihniyetli gafiller ve
zahir ehli cahiller elbet vardı ki bunlar allahın onlar için bir
örtüsüydü. İlme sadece hakkedenler ; korku ve paranoyaları bırakıp kendi
deneyimlemeden alemin lafına kanmayanlar erişebilsinler diye...<br /><br />Tasavvuf nedir çok kısa izah edelim önce tasavvuf bilincin gelişimine GÖRE verilen ilim (ku'ran ve hadis) deşifreleri ile bunları yaşamsallığa geçirmek için amacı hakka vasıl olma ; özündeki allah esmalarıyla oluşmuş halifeliği geçerli kılma çalışmalardır.<br /><br />Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) döneminde bütün ilimleri ve sırları aşikare olmasına rağmen bunları ancak ve doğal olarak kaldırabilecek olanlara söylüyor ve uygulatıyordu...<br />Etrafındaki müslümanlara nazaran bu ashab kendine en yakın olan küçük bir topluluktan oluşuyordu. <br />Hilafet sırrına sahip halifeler ve Ebu Hürreyye gibi (Selam onlara) Hadis alimleri bunların başını çekmekteydi.<br />Bu küçük gruptakilerin ortak lafzı ''Hz. Muhammed bize iki ilim verdi birini öğreniyorsunuz diğerini açıklarsak bizi öldürürsünüz'' idi...<br /> Çünkü bu diğer ilim de ku'ran da müteşabih diye geçen yoruma açık ayetlerin ''b sırrı'' ile muhammedi şekilde ALLAHça okunarak yaşanması, bugün ancak ucundan öğrenebildiğimiz bilimsel bazı gerçek ve arkaplan açıklamaları, takva ve simyaya dayalı bir çok engin ilimler ile ''enel hakk'' sırrına vasıl olma bulunuyor idi. </b></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b><br /></b></span></span>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>Ne var ki halifeliğin sona erme sürecinde Allah dilediği şekilde bu diğer ilimleri muaviye, yezid gibi kişilerin vesilesi ile emevilerin zahiri (algılanabildiği kadar) islam anlayışı, baskıcı ve diktatör politikalarıyla örtülecek, yasaklanıp gizlenecek ancak usta-çırak ilişkisiyle günümüze kadar getirilecekti.</b></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b><br /></b></span></span>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b><u>Tasavvuf'un edebiyatının bile girişinde kalmış ve onu hiç derinlemesine araştırmadan ve yüzeysel bilgiler dışında ondaki Allah'a vasıl olma çalışmaları
hakkında bilgilere sahip olmadan ; hakkıyla denemeden, yaşamadan
ki avam ağzı söylemlerin bunu ele veriyorlar. <br /><br />Tasavvufu batı ve amerikada son
yüzyılda açığa çıkartılan sapkın spirtüalist kurmaca
oyuncaklarla ve içi boşaltılmış ve saptırılmış inanç öğretileriyle bir tutarak bir de buna devletlerin spirtüalist
desteklerini katmakla bi nevi paranoya platformunda iyiden iyiye konuyu saptırıp zehirli bir
çorba yaptığın için ve bu çorbanın akıl sahiplerince kolayca
araştırılıp anlaşılabilecek gaflet eserleri olduğunu görüp
artık sadece şu son bi kaç cümle, alıntı ve 1 ayetle konuyu
bitireceğim.</u></b></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b><br /></b></span></span>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>Öncelikle bu yazıyı buralarda kadar okumuş dostlara ki onlara helal olsun çağımız alimi Ahmed Hulusi'nin Evrensel Sırlar kitabını tavsiye ederim.</b></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>Sonra yine bu zatın ruh insan ve cin kitabından konuyla ilgili bir alıntı yapmak isterim.<br /><br />''Kur’ân-ı Kerîm’de, Cinlerin insanları kendi kayıtları altına almaları ve onları âdeta kendilerine tâbi birer robot şeklinde kullanmaları şu âyette çok açık bir biçimde anlatılmaktadır:<br />“(ALLÂH) ONLARI TOPLUCA HAŞRETTİĞİ GÜN: “EY CİNN TOPLULUĞU, GERÇEKTEN İNSANLARIN ÇOĞUNLUĞUNU HÜKMÜNÜZ ALTINA ALDINIZ (HAKİKATTEN UZAKLAŞTIRDINIZ)!” (DER)...” (6.En’am: 128)<br />Cin adı verilen, insanın, varlığını beş duyusuyla tespit edemediği yaratıklar, insanları iki yoldan kendilerine bağlamaya çalışmaktadırlar...<br />1. Kendilerini o kişiye resmen bildirerek...<br />2. Kendilerini o kişiye hiç bildirmeden ve fark ettirmeden...<br />Kendilerini temas kurdukları insana bildirmeleri hâlinde, o kişiyle bağlantı yollarından biri İslâmi amaçlar görüntüsü altında olur. Diğer bir yol da İslâm Dini dışındaki yollar görüntüsü altında bağlantı kurmaktır.<br />Kendilerini hiç fark ettirmeden bir insanla bağlantı kurmaları hâlinde de yine bu iki yol geçerlidir... Yani ya kişinin İslâm’a olan yakınlığını istismar ederler ya da kişinin kendi dinine ve din anlayışına göre humanist (insancıl) fikirler öne sürerek o kişiyi kendi yollarına sürüklerler...<br />İslâmî gayeler ötesinde, bu dine bağlı olmayanlar ile, İslâmiyetle ilgisi nüfus kağıdını geçmeyenleri kendi yönetimlerine almak isteyen CİNLER, hümanist fikirleri yem olarak kullanmaktadırlar...<br />Bunlar olgun insan, kâmil insan olmak için çeşitli şartlar ileri sürmekte ve insanları böylesine mükemmel bir yaratık olmaya davet etmektedirler...<br />Bu şekilde insanları çevresine toplayan Cinlerin ortaya saçtıkları bol hümanist (!) yani insancıl fikirler olmaktadır...<br />Bu tip görüşmeler de, gene özellikle bir kişinin uyutulması, yani bir ruhla bağlantılı olarak transa geçirilmesi şeklinde olmaktadır...<br />Çünkü, gerek Türkiye’de ve gerekse Dünya’nın çeşitli yerlerinde, insanları hümanist gayeler perdesi arkasında aldatıp çevresine toplayan Cinler; ya kendilerini ya da o grupların önde gelen isimlerinden birisini, çevresindekilere bir “modern PEYGAMBER” edâsıyla takdim etmekte; onun her dilediğinin kesinlikle yapılmasını istemekte; ve o grubun Türkiye’nin öncü veya önderleri olacağını öne sürmektedirler... Ki bu da yukarıda verdiğimiz “MEHDİ” akidesinin değişik bir şekilde ortaya çıkışıdır...<br />İşte böylece ben filanca babayım, veya “MEVLÂNA’nın ruhuyum” diye kendini onlara tanıtan Cin, bunların ortak yönlerini istismar etmiş; sonunda büyük bir kalabalığı çevresine toplamış olur...<br />Bu arada yavaş yavaş çevresine toplananların rüyalarına girer; onların bazı gizli hâllerini onları üzmeyecek şekilde açıklar; ve böylece onların bu ortak yönlerini istismar ederek onları iyice kendisine bağlar...<br />Daha sonra, zamanın şartları dolayısıyla bir müceddid gelemeyeceğini, bu sebeple insanların artık sadece bu kanallarla uyarılacağını onlara anlatıp, onları bazı şeyler yapmaya sevkeder...<br />Namaz kılmalarını, sadaka vermelerini, Ramazan’da oruç tutmalarını, iyilik yapmalarını, kötülüklerden kaçınmalarını, başkalarını kendilerinden fazla düşünmelerini telkin ederek, insanlık duygularını harekete geçirerek kendisine bağlar... Bu birinci aşamadır!..<br />İkinci aşamada ise, esas şeytanlığını ortaya koymaya başlar... İşte bu aşamada, ancak dini çok iyi bilen kimselerin tespit edebileceği birtakım inanç bozukluklarını onlara empoze etmeye başlar... Ki esas oyun da işte burada başlar...<br />Bazılarını “Vahdet-i Vücud” görüşüne sokar!.. Ancak bu isim altında anlatılan gerçekte “vahdet-i vücud” anlayışı olmayıp, “PANTEİST” görüştür; “Vahdet-i Vücud” asla değildir!.. Ki böylelikle onları, kendilerinin “ALLÂH” olduğuna inandırmaya çalışır...<br />Ya da reenkarnasyon, yani yeniden bir bedene girerek Dünya’ya gelineceğini ileri sürerek; Mevlâna’nın bazı tasavvufî sözlerini örnek getirmeye çalışır...<br />Böylece onları yanlış itikatlara saptırmaya başlar...''<br /><br /><br />İşte michael sikko'nun işleri karıştırdığı noktalar da tam da burada başlıyor şeytani cin ve insanların grup veya toplulukların en iyi silahi bizzat dindir ve dini öğelerdir.<br />Dini dinle vurmak çarptırmak veya kuran hadis ve tasavvuf ehillerinin seyir ve keşiflerinden saptırmak onların en çok yaptıkları iştir. Burada sapla sapmanı birbirinden ayırmak için de sağlamaları düzgün yapmak ve de korunma çalışmaları yapmak gerekmektedir.<br />O konuyla ilgili linkimiz de www.allahvesistemi.org/ahmedhulusidekavramlar/C/gorunmezlere.htm<br /><br />Bitirirken anafikri de yine çağımız aliminden verelim <br />''Hz. Muhammed gelmiş!.. Onun yanında bütün Kureyş’in münafıkları, müşrikleri!..</b></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>Hz. Muhammed’e inanmak için birisi geldiği zaman Mekke’ye dışarıdan, bunlar adamı hemen kuşatıyorlar.. </b></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>Onunla daha görüşmeden veyahut da görüşüp çıktıktan sonra; </b></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>“<i>Muhammed şunu yapıyor, böyle saçmalıyor, Muhammed cinlerden bilgi alıyor..”</i> gibi bir yığın iftira atıyorlar. </b></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>Ve, gelenin kafası karışıyor, onların dedikleri doğru mu değil mi, diye.. </b></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>Bu imtihanı geçebilen, Ona imân ediyor, kendini kurtarıyor. </b></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>Ama
gelip de, bu şehrin halkının etkisi altında kalıp, Ondan istifade
edemeden dönenin azabı, gelip istifade edenden yüz kat farklı oluyor..</b></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b><u>Hz. Muhammed, 13 sene Mekke’de yaşadı. Bu süreç içinde sadece 40-50 kişi imân etti. </u></b></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>Ama, o arada dışarıdan gelip görüşen binlerce insan oldu. </b></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>O
günlerde büyük çoğunluk, o çevreyi saran, Onu kötüleyen insanlar
yüzünden onların etkisinde, vehimlerinin etkisinde kalarak Ondan
istifade edemediler.<br />
Hazreti Muhammed’in yaşadığı olay, senaryo, o devre mahsus değil, her devirde mevcut!. Her devirde ilim sahiplerinin etrafını saran bu tip kişiler vardır. </b></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>Kimi ararsan ara, tarihe bak!. Muhiddini Arabi’yi saran kişiler vardı. <a href="https://www.blogger.com/null" name="ggggittt"></a><span style="background-color: lime;">Mevlâna</span>’yı kuşatan şeytanın dilleri vardı; Gazâli’yi de saran böyle kişiler vardı; hepsinde vardır!. Özel olarak meydana getirir Allah!.. Çünkü insanın imtihan dünyası bu!..</b></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>Ya ilim ve idrâk sahibi olarak etrafa boş vereceksin… </b></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>Kendi aklınla kendi yolunu çizecek, etrafın söyledikleri beni ilgilendirmez deyip, ilminle kendi yolunu çizeceksin. </b></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>Veyahut,
etrafın dediğine bakacak, etraftan bir parça olacak; sürüdeki bir
güdülen olacak; ve sonuçta da ilimden mahrum kalarak yaşayacaksın!.</b></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>İşte
bu yüzden, izaha çalıştığım üzere bu tür engellemeler bugün de olacak,
yarın da!. Ölene kadar da bu tür olaylarla karşılaşacaksınız. </b></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>Yarın bir büyük âlim zat bulacaksınız.. Ne olacak?. </b></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>Yanına
gitmek isterken, bir yığın insan çıkacak karşınıza ve size; “bu zat
böyle yaşıyor, şöyle yaşıyor ya da şunu yapıyor, bunu yapıyor” deyip
sizi engellemeye çalışacaklardır. </b></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>Sizi ilgilendiren şey; Onun neler yapıp neler yapmadığı, ömrünü nasıl geçirdiği değil!!. Onun ortaya koyduğu <u>ilim</u> olmalı!. Eğer işine yarıyorsa, al kullan! Beğenmiyorsan bırak!</b></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>Ben
şuraya geliyor, yarım saat, bir saat kadar sizinle sohbet ediyorum.
Sonra, sen evine ben evime!.. Senin yaşantın sana ait, benim yaşantım
bana. </b></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>Beni ne ilgilendirir senin özel yaşantın?. Seni ne ilgilendirir benim özel yaşantım?.. </b></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>Ben sana soruyor muyum? Ne yiyor ne içiyorsun, nerede, kiminle yatıp kalkıyorsun?</b></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>O halde, senin de bana böyle bir şey sormaya hakkın yok!.</b></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>Birbirimizi ilgilendiren şey ilim noktasıdır. Ortak noktamız sadece ilimdir, bilgidir. Bunu
anlamıyorsan bunun neticesine de katlanacaksın. Pahasını da bir hayli
ağır ödeyeceksin, hem de tahmin edemeyeceğin kadar ağır!.</b></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>Bir Nebi ile Cenabı Hak arasında bir konuşma vardı.</b></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>“Bir kavme bir belâ geleceği zaman, sorar Allah Nebisi; <br />
“Ya Rab!. Bu kavmin içinde iyiler yok mu hiç?.<br />
“Çoğunluk kötülerdi.” Der, Cenabı Hak.<br />
-Peki iyiler?.<br />
-İyiler de iyiliklerinin karşılığını ahirette alacaklar!. der.Bir toplum bozulduğu zaman, belâ hepsine birden gelir. İçindeki iyiler hürmetine o geri çevrilmez!.</b></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>Nasibi olan bu bilgiyi zaten bir yerden alır.''</b></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b><br /></b></span></span></div>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>
</b></span></span>
<br />
<div align="LEFT" style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>''Kötü
fiilleri <span style="font-weight: normal;">(hakaretleri,küçümsemeleri
ve aşağılamaları) </span>kendisine süslü gösterilince,
kendini iyi sanan (nasıl iyilerle bir olur)!<br />Muhakkak
ki Allâh, dilediğini saptırır ve dilediğine hidâyet verir... <br />O
hâlde hüsran ehlini düşünüp üzülme! Muhakkak ki Allâh
onların ürettiklerini (Yaratan’ı olarak) Aliym’dir.''
FATIR – 8</b></span></span>
</div>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>
</b></span></span>
<br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b><br /></b></span></span>
<br />
<div align="LEFT" style="border: medium none; margin-bottom: 0cm; padding: 0cm;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b><br /></b></span></span>
<br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>VesSalavatVelFatiha<br /><br /><br />Ahmed Hulusi video ve kitapları hakkında bilgi sahibi olmak için ; www.ahmedhulusi.org/tr<br /><br />Tasavvuf ekolunun Bilim Sitesi için</b></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>www.okyanusum.com<br /><br />Çağımız tasavvuf pirlerinden en güzel bir örnek için ;<br />www.mehmetdogramaci.com</b></span></span>
</div>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>
</b></span></span>
<br />
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b><br /></b></span></span>
</div>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><b>
</b></span></span>Mert Simyager Mehmet Cemhttp://www.blogger.com/profile/10199484262721156178noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8618740371998387832.post-40019012425802133702015-06-15T10:12:00.002-07:002015-06-15T10:12:10.861-07:00BilgilendirmeBloğumuz bikaç yıl önce kapatıldıktan sonra facede devam ettik ve nihayet tekrar açtık mevcut ve yeni bilgileri buraya taşımak biraz zaman
alıcak size sıkı bir dost tavsiyesi bu blogu bir kenara alın sonra çok
lazım olacak bilgilerle donatılacak inşaallah :) <br />
<br />
www.facebook.com/RUHIYATCI.SIMYAGER<br />
<br />
<br />
VesSalavatVelFatihaMert Simyager Mehmet Cemhttp://www.blogger.com/profile/10199484262721156178noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8618740371998387832.post-54779864489624153632015-06-15T10:10:00.001-07:002015-06-15T10:10:18.667-07:00Erenlerin sanalı ; Mürşid-i Gafiller - İnternetin sahte evliyaları<strong>Aşağıda okuyacaklarınız genellikle şahsi deneyimler sonucu
ku'ran, hadis ve tasavvuf alimlerinin yazılarıyla nacizane sağlaması
yapılarak derlenmiştir.</strong><br />
<strong>Gıybet olmasın,
takipçileri rencide olmasın diye ismini veremeyeceğim ve kimlikleri
tanıyanlarca anlaşılmasın diye de sanki tek bir kişiyMİŞ gibi
anlatacağım sözde mürşitler toplumda çok saygın mesleklere ve
çevrelerinde islam bilgini (?) olduklarına dair kanaat ve itibarlara
sahiptir.</strong><br />
<strong> İnternet sitelerinde veya facebook, tweeter sayfalarında binleri bulan takipçileri vardır.</strong><br />
<br />
<strong>
Kolay okunacak şekilde yazılanlardan tek bir ince anektod bile sizin
gereğini irdelemeniz için yeterli olmalı diye düşünüyorum. </strong><br />
<br />
<strong>Bu yazının ardından bu durumları önemseyenlere ki İnşaallah!</strong><br />
<strong>Mutlaka
paylaşarak çevremizi saran ve hergün bilmeden 3 doğru arasına 1
yanlışını yediğimiz bu fitne tuzaklarından birbirimizi haberdar
etmemizi...</strong><br />
<strong>Ve Aşağıda yazılanları hakkıyla
değerlendirebilmek için İmamı Gazalinin ''Aldananlar'' ve İbni Arabinin
şeytanın hileleri adlı kısa kitapçıklarını Mutlaka tavsiye ederim.
(İkisine de Selam olsun)</strong><br />
<strong>Kişi ne kadar aldanıp,ne denli doğru yolda olduğunu ; şeytanın hilelerinden korunduğu kadar anlar.</strong><br />
<strong> (Aşağıda kitapçıkların linklerini bulacaksınız)</strong><br />
<br />
<strong>
Gelelim vahdet ve kesret seyrinde makam ve mertebeleri asansörle inip
çıkan, zat makamı sıfat makamı derken korunmaktan aciz kalan ve 7/24
namazda olduğuna kanan ve kandıran alimlere (?) </strong><br />
<br />
<strong>İlki
ve en önemlisi esneyen ve esnemeyi meşru ve güzel kılan sözde mürşid ve
onun sözde icazeti halifesi! (Bu konuya yine gelicez)</strong><br />
<br />
<br />
<strong>Videolarında,
Kitap ve durum bilgilerinde sürekli aynı şeyleri yazar durur ve ama
öyle sinsi bir fitnedir ki aynı şeyler olduğu anlaşılmaz kolayca.</strong><br />
<strong>
Yazıları ve sohbetlerinde sanayi devrinden önceki terimleri ve
kelimeleri kullanır velhasıl yenilenememiştir de bu bilinmezliği ve
anlaşılmazcılığını şeytanın da süslü göstermesiyle cezbetmek maksatlı
kullanır.</strong><br />
<br />
<strong>Kendinin kisvesine büründüğü gibi çevresi ; samimi, tertemiz,sevgi dolu ve hak yolunda yürüdüğünü sanan nur yüzlülerle örülüdür.</strong><br />
<br />
<strong>Sorgulamanıza müsade, farklı görüşte olmanıza müsama ve anlaşmak için de münazara imkanınız yoktur.</strong><br />
<br />
<strong>En çok ben bilirim en çok ben bildiğimle hallenirim suuni hoşgörü havası mevcuttur ortamında,</strong><br />
<strong> oysa aykırı ve istisnai olaylarda hemen öfkelenir, onu da celaline verir.</strong><br />
<br />
<strong>Biz
garipçikler her kasanın özel bir şifresi, her esma terkibinin özel bir
kombinasyonu ve her kulun farklı özellikleri olduğundan perdelenerek, </strong><br />
<strong>bizden
öncekilerin yaptığı korunma çalışmaları, riyazat, mücahede,oruç ve
halvet gibi çalışmalar da yapmadan sadece üç kez allah diyerek ona
ereceğimiz fikrine kapılırız.</strong><br />
<strong>Daha doğrusu bu fikir onlardan musallat olmasıyla vortekslerinde sallanırız.</strong><br />
<br />
<br />
<strong>Efendimizin
güzel ahlakına uymayan hal, söz ve davranışlarına mutlaka ya kendinin
ya da zikir yoluyla güçlendirdiği ruhaniyetinin büğüsüne kapılmış
taklitçilerinin ve/ya takipçilerinin bir açıklaması vardır.</strong><br />
<br />
<strong>En önemli noktalardan bir tanesi de efendimizin dikkat ettiği şeylere riayet etmez.</strong><br />
<strong>Mesela
düzenli olarak korunma dualarını okuyAmaz nasıl okusun
etrafındakilerden ne mümkün hemen ateşler basar o ateşi de aşka yorar
pervaneyi kollar sonra bi ilahi patlatır da ortalık hemencik aldanır
mazallah.</strong><br />
<br />
<strong>Haşa efendimizin makamına
vekalet ettiğini sanan bu sözde mürşid bütün mertebeleri kat etmiş ancak
hala dünya işlerine meyl etmiştir.</strong><br />
<br />
<strong>Söz arasında hangi makam ve mertebe de olursa olsun korunma dualarını okuması esastır!</strong><br />
<strong> Bu gerçeği üstad'ın ruh insan cin eseri de dahil bir çok islami kaynakta üstüne basa basa anlatılır. </strong><br />
<br />
<br />
<strong>Sordum bir gün mesajla neden korunmuyosun diye</strong><br />
<strong> Reklam yaptı bana 7/24 namazdayım diye</strong><br />
<strong>Duydunuz mu hiç böyle diyen şaşkın eren daha önce?</strong><br />
<br />
<strong>Herneyse emre ve sünnete riayet etmez demiştik.</strong><strong>
''sünnetimi terkeden bizden değildir'' hadisine rağmen mesela kerahat
vakitlerine dikkat etmez mesela bile bile haram işler ardından istiğfar
bile etmeden.</strong><br />
<strong> Nefsini sigara ve alkol gibi
bedenine bile bile zarar vermekten arındıramamış ve bağımlılıklarından
kurtaramamıştır bir de kalkar mutmainlikten sonsuz doyumdan ve tatminden
bahseder. </strong><br />
<br />
<br />
<strong>Efendimizin,Rasul,Nebi
ve hatta velayet yolundaki henüz dervişlerin bile (sağlam bir tövbe ve
istiğfar misali) temizlenip, arınışları ve korunma çalışmalarıyla
ilerledikleri yolda esnemedikleri ; hadisler ve islam alimleri kaynaklı
esnemenin şeytani bir tür etkileşim olduğu bilinmesine rağmen bunu inkar
eder bir de başka yollar var diye kandırılışına kaçarak esnemeyi sözde
meşru kılar.</strong><br />
<br />
<strong> Oysa ki hakikate giden tek bir yol var o da efendimizin ve onu takip edenlerin yolu.</strong><br />
<br />
<br />
<strong>Kitaplar yazmıştır üç-beş tane hepsi birbirinin aynı tasavvuf dedikodusu ; derlemeler kombinasyonu...</strong><br />
<strong>Çağımızda yazılmasına rağmen eski türkçe sözlük gerektirir.</strong><br />
<strong>Sanki ''Zorlaştırmayınız kolaylaştırınız'' tam tersidir.</strong><br />
<strong>Ve o kitaplarını nerdeyse ku'rana denk tutar da okumazsan şöyle olur veya bunu okuyan hakka yürür diyerek nara atar.</strong><br />
<br />
<strong>Allahı
benliğiyle sahiplenir ve ben allahım zanneder de diyEmez BEN enel
hakkım kisvesi sanki Hak da bir benlik varmış gibi! gel gelelim nefsi
emmareler sürüsüne bunu yedirir çünkü fiRAvunluk işlerine gelir.</strong><br />
<br />
<strong> Firavunluk demişken Ra'lardan, Işıklardan ve Cinlerin kisvesi olan Peri veya uzaylılardan da bahis açar. </strong><br />
<br />
<strong>Kah
üstadların onları aşmış ve artık (nedense?) onlara karşı çıkan, eski
bir öğrencisi olur gafilliği ; çoğunlukla işine gelmeyen, nefsine
uymayan ve kibrine kapılarak haddi aşması gibi sebeplerle okulun yolunu
unutmuş ve kendi imitasyonu okulunu kurmuştur.</strong><br />
<br />
<br />
<strong>Kah
üstadların destekçisi ve izcisidir ama yine (nedense?) onların
eserlerine ; eserin bütünlüğüyle ve hakikatin mutlakiyetiyle ölçüşmeyen
yorumlara dalar , fetvalara varana kadar baş olma tutkusuyla yollara yağ
çalar.</strong><br />
<br />
<strong>Kimi fütursuzca mürşidlik yok gafletine girer, aleme mürşidlik taslar da bihaber veballere girer.</strong><br />
<strong> Mesala organ nakli caiz der kabir azabından bi haber</strong><br />
<br />
<strong>Nice alimi, muallimi, bilgini ve keşif ehlini ecnebi diye ''kafir'' yaftasıyla red eder.</strong><br />
<strong>Kimi astrolojiyi, kimi bilimi, interneti ve nice aklı alamadığını inkar eder.</strong><br />
<strong> Kimi de tapınaklaştırmış bilimi sözde aydın herşey allahtır der gizli şirkiyle subhanı şeye indirger</strong><br />
<strong>Velhasıl</strong><br />
<strong>On doğruda bir yalan karışmıştır o bir yalan bütün doğruları şaşırtmıştır.</strong><br />
<strong>Biz cahiller doğruların cezbesine kapılır da bilmediğimizden o yalanı anlamayız.</strong><br />
<strong>Bu yüzden takip ettiğimiz akibetin önemini de öyle hemen kavrayamayız.</strong><br />
<br />
<strong>Mesaj atarsın cevap vermezler ; cevap verse yüz vermezler ; sözleriyle hor görür, gözleriyle küçümserler.</strong><br />
<br />
<strong>''Aşırılıklardan
uzak durunuz'' hadisine tezatla ya siyaset, ya milliyet veya başka bir
zihniyette dünyalık işler, fani ilişkilerde fanatiktirler.</strong><br />
<br />
<br />
<strong>Yeri gelir mizanı şaşar sohbetleri stand upa kaçar. Yeri gelir yersiz mevzulara timsah gözyaşları saçar.</strong><br />
<strong> Yeri gelir ama işine gelmediğinde ; mecazı gerçek, gerçeği mecaz yapar.</strong><br />
<br />
<br />
<strong>Genelde nerdeyse her konuda en uçta fotoğrafları bile afiş tadındadır.</strong><br />
<strong> Yer içerken tutun da dua ederken vs ilgiden beslenen benliği kaynaklı hep bir ispat ve ifşa çabasındadır.</strong><br />
<br />
<strong>Yeme-içme demişken melamilikten bahseder göbeği 10 cm önden gider öyleki rükuda seccadeyi göremediğinden secdeden perdelidirler.</strong><br />
<strong>A pardon onlar hakikate varıp erdiğinden ''artık herşey serbest'' uyuşturucusunu aperatif olarak almışlardı önden.</strong><br />
<br />
<br />
<strong>O kendince herkesten farklıdır, buna kendisi de inanır ve herkesi de Rab esması ile kendine çağırır.</strong><br />
<strong> Özgünlük ve özgürlüğe çekmek yerine Ben de BEN diye bağırır.</strong><br />
<strong>Tüm sözleri tasavvufi, nüktelerde hep sevgi ve sevgili</strong><br />
<strong>Hadise,sünnete uymaz gel gör ki çok bilgili?!</strong><br />
<strong>Şeytan da çok bilgiliydi ama saptırdı onu kibri...</strong><br />
<br />
<br />
<strong>Dostlar,
mürşidi kamilin önemi,gereği ve seçimi konusuna gelmeden önce bu yolda
en önemli noktalardan biri izlediğimiz insanların rotasının kayıp
kaymadığını farkedebilmemizdir.</strong><br />
<strong>Her şey o kadar
cezbeder ve güzel görünür ki bazen, siretten ve manadan perdelenip,
surette ve şeklin zevkinde, kulağı geçemeyen boynuz olarak kalıveririz.</strong><br />
<strong>Bazen
de o kadar yakından takip eder ve körü körüne bağlanırız ki şöyle bi
sağa sola bakıp yolun,yönün ve istikametin değişebileceğini hiç hesap
etmeyiz. NEDEN, NASIL VE NE YAPMALI?</strong><br />
<strong>Önceki
söylem ve eylemlerine o derece inanmış ve saplanmışızdır ki onun da bir
gün değişebileceğini ; 9 doğruyu 1 yalanla karıştırabileceğini ve
beşeriyeti bakımından yanılabileceğini hiç hesaba katmayız ama mazere
yer yok! Temkinli olmalı, tevekkülde kalmalı ve de tedbirimizi
almalıyız...</strong><br />
<strong>Üstelik bu sadece inançsal manada da değil ideolojik bakımdan da böyle...</strong><br />
<strong>Siyaset
okulundan beri düşman olarak şartlandırıldıklarımızın yeri gelince
nasıl dostlaşabildiğini, dost bellediklerimizin de nasıl sadece
liderinin ufacık bir sapma yönüne uyarak ortak çıkarlara sinsice
hainleşebileceğine şahit olabiliyoruz.</strong><br />
<strong>Deccali fitne denmiş adına akı-kara gösteren herneyse...</strong><br />
<strong>Gıybet
ve dedikodu olmasın diye isimlerini veremem ama rahatlıkla
söyleyebilirim ki bugün normalde vatan haini ve/ya şeytani kumanda
altında bulunduğu halde (ki bazen bunu kendi bile farketmeden) islam
üzereymiş gibi görünmeye çalışarak kendine saptıracak yoldaşlar arayan
kuzu postunda çakallar mevcut.</strong><br />
<strong>Üstelik bizlerde bunların bazılarını bilmeden takip ediyor,beğeniyor ve hatta tavsiye ediyoruz!</strong><br />
<strong>Velhasıl tuzaklardan sıyrılmak için ;</strong><br />
<strong>Vesileyi aracı, amaç yapmamalı, tesiri sonuç sanmamalı ve duraklarda konaklaşmamalıyız.</strong><br />
<strong>Sağlamayı sağlam yapmalı, tevekkülü elden bırakmamalı ve doğrudan ku'ran ve hadise göre tavır almalıyız.</strong><br />
<strong>Yolcu klavuzu, önderi, yoldaşları ve yolluğu olan ; ilmi, edebi, niyeti ve samimiyetiyle sınanacaktır.</strong><br />
<br />
<strong>Son
olarak mevlananın şemsi, yunusun taptuğu, imam-ı azam'ın caferi sadıkı
olduğu gibi (ki hepsine selam olsun) bu yolda hakikate ermek için
önceden kemale aynı şekilde ermiş birinin yol göstermesine mutlaka
ihtiyaç vardır.</strong><br />
<strong>Hem bazı sırlar hazır olmadan söylenmez hem de bu sırlara biz nefsimizin güdümündeyken hazırlanılmaz.</strong><strong>Aşk ile teslim alacak ve onda kendimizi yok edip hakikati bulacak bir ayna gereklidir.</strong><br />
<strong>
Aklı selim kişi bu erenle karşılaşana kadar bilebildikleriyle devamlı
sorgulayarak ona hazırlanmalı ve dualarına Allahtan o aynayı, güneşi,
öğretmeni karşısına çıkarmasını istemelidir.</strong><br />
<br />
<strong>Bu
konu hayati ve ahiri elzem önem taşıdığından çok iyi anlaşılmalı, öz
eleştiriye açık olmalı ve kanaatler yeniden sorgulanmalıdır. </strong><br />
<br />
<strong>Konuyla ilgili araştırmaya aşağıdaki güncel Ahmed Hulusinin ve Ahmet f. Yükselin yazılarından başlanabilir.</strong><br />
<br />
<strong>Velhasıl ''hayatta en hakiki mürşid ilim''dir yani konuşan kuran ve yaşayan sünnettir. Ancaaak...</strong><br />
<br />
<strong>''İlme aldanma. İlim cehaleti ortadan kaldırır ama mutluluğu, saadeti sağlamaz. </strong><br />
<strong>İlme, imanın eşlik etmesini sağla, o zaman Nur üstüne Nur olur."</strong><br />
<strong>Muhyiddin ibn Arabi (k.s.)</strong><br />
<br />
<strong>VesSalavatVelFatiha</strong><br />
<br />
<strong> İmamı Gazali – Aldananlar online okumak için ; <a href="http://www.necatiaksu.net/dosya/aldananlar.htm" rel="nofollow" target="_blank">www.necatiaksu.net/dosya/aldananlar.htm</a> </strong><br />
<br />
<strong>Satın almak için ; <a href="http://www.kitapyurdu.com/kitap/aldananlar-cep-boy/64318.html" rel="nofollow" target="_blank">www.kitapyurdu.com/kitap/aldananlar-cep-boy/64318.html</a></strong><br />
<br />
<br />
<strong>İbni Arabi – Şeytanın Hileleri online okumak için ; <a href="http://serzeyrek.tr.gg/%26%23350%3Beytan%26%23305%3Bn-Hileleri-_-%26%23304%3Bbn-Arabi.htm" rel="nofollow" target="_blank">http://serzeyrek.tr.gg/%26%23350%3Beytan%26%23305%3Bn-Hileleri-_-%26%23304%3Bbn-Arabi.htm</a></strong><br />
<br />
<strong>Satın almak için ; <a href="http://www.kitapyurdu.com/kitap/seytanin-hileleri-cep-boy/96288.html" rel="nofollow" target="_blank">www.kitapyurdu.com/kitap/seytanin-hileleri-cep-boy/96288.html</a></strong><br />
<br />
<br />
<strong>Ahmed F. Yüksel'den kamil mürşidin özellikleri ;</strong><br />
<strong><a href="http://l.facebook.com/l.php?u=http%3A%2F%2Fwww.blog.milliyet.com.tr%2F-mursid--ve--saki-%2FBlog%2F%3FBlogNo%3D344596&h=sAQEO7Tnb&s=1" rel="nofollow" target="_blank">www.blog.milliyet.com.tr/-mursid--ve--saki-/Blog/?BlogNo=344596</a></strong><br />
<br />
<strong>Üstad Ahmed Hulusi'den Mürşidlik ; Yetiştiricilik. (MASTER ;</strong><br />
<strong><a href="http://www.facebook.com/notes/mert-muhammedi-simyager/%C3%BCstad-ahmed-hulusiden-m%C3%BCr%C5%9Fidlik-yeti%C5%9Ftiricilik-master/586715714704969">www.facebook.com/notes/mert-muhammedi-simyager/%C3%BCstad-ahmed-hulusiden-m%C3%BCr%C5%9Fidlik-yeti%C5%9Ftiricilik-master/586715714704969</a></strong><br />
<br />
<strong>Son olarak da Sahte Peygamberler, Mehdiler, Mesihlerin Kaynağı</strong><br />
<br />
<strong><a href="http://www.facebook.com/notes/mert-muhammedi-simyager/sahte-peygamberler-mehdiler-mesihlerin-kayna%C4%9F%C4%B1/838585789517959">www.facebook.com/notes/mert-muhammedi-simyager/sahte-peygamberler-mehdiler-mesihlerin-kayna%C4%9F%C4%B1/838585789517959</a></strong>Mert Simyager Mehmet Cemhttp://www.blogger.com/profile/10199484262721156178noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8618740371998387832.post-50091809347112468062015-06-15T10:07:00.000-07:002015-06-15T10:09:18.378-07:00Bilimin Son noktasında Varlık-Yokluk<b> Son 20 yıldır bilim insanları maddenin gizemini çözmede bir
hayli adım atmışlar,ve çıkan sonuçlar hayretler içerisinde
bırakmıştır kendilerini,nedenine gelince labaratuar ortamında
yinelenebilir ve ölçülebilir bir durum yoktur önlerinde, fizik ve
fizik ötesi birbirine içindedir ve ayrılması da mümkün
görünmemektedir, maddenin temel yapıtaşı atomun da alt boyutunda kuark
adı verile...n enerji parçacıklarının olabileceğini yüksek
matematiksel denklemler ve fiziğin son imkanlarıya tahmin edip bulmuş
oldular bilim insanları,iş burdan itibaren esrarengiz bir hal almaya
başladı zira,biliçli olarak varlığına delil ararken görünen
kuarklar,diğer durumlarda yok oluyordu, sonunda fark edildiki
düşüncenin, kuarkların varlığıylada ilintili olduğuna ,gözlemlendiği
zaman var olan, gözlenmediği zaman yok hükmünde olan,burdan çıkan
sonuçta mistiklerin söyledikleri düşüncenin ve niyetin yaşamımızdaki
önemini bir kez daha teyit etmekten öteye geçmedi, Düşüncenin enerji
partiküllerinin varlığını ve niteliğini belirleyebileceği fikri aynı
zamanda evren içindeki yüksek bir bilincin enerjiyi değişik yoğunluklar
haline dönüştürebileceğini,ve kayıtlı olan bilginin potansiyel olarak
var olduğu ne zaman ki gözlemci düşünceleriyle ve niyetiyle gözlenen
olaya dahil olsa,bilginin seyri değişiyor ve gözlemcinin niyetiyle
uyumlanan kompleks bir yapı çıkıyordu, düşünceleriniz bir şekilde
enerjiyi şekillendiriyor ve enerjide düşüncenin peşine takılıyordu bu
anlarda, "MÜMİNİN (Madenin kendi manasında ki sırlarına vakıf,kendi
özünün farkında olan) NİYETİ (olabilecek bütün olasılıkların ben i için
değil biz e hizmet edebilecek bir yoğunluk )AMELİNDEN (yaptığı işin,
yapılması zorunlu,bütün olasıklardan en olası olan ve mümkünü,sadece
niyet anlamında katkı sağladığı)DAHA HAYIRLIDIR (bir ve bütüne hizmet
eden herşey hayrdır) </b><br />
<span class="photo "><img alt="" class="photo_img img" src="https://fbcdn-sphotos-b-a.akamaihd.net/hphotos-ak-frc3/v/t1.0-9/1005198_10201619926923036_620149764_n.jpg?oh=c1646c4c6abc9a5163d573596a3c3b88&oe=56296FC2&__gda__=1442293647_861ac573251102b583c6820efeb069dc" title="" /></span><br />
<b>Kuantumcular diyor ki; Varlık Enerji ve Bilgiden oluşan bölünmez! parçalanmaz! TEK BİR bütündür! </b><br />
<br />
<b>
Hologramcılar diyor ki; Tümde var olan tüm özellikler eksiksiz en küçük
zerresindede var!(zerre; mecaz pozisyonunda bu ilme göre!) </b><br />
<br />
<b>Yukardaki
verileri rotayı belirlemek için akıl navigasyonuna girince, hedef
NOKTAsında İNSAN İsmiyle işaret edilen adres beliriyor! Biraz daha
detaylı incelemek istediğimizde İnsan ismiyle işaret edilenin
Kendisiyle, daha detaylı bakınca Beyniyle, Biraz daha derine inince
Kuantsal yapılı Enerji ve Bilgi yumağıyla karşılaştırıyor Akıl!</b><br />
<b>
Kur'anda "Biz yaş ve kuru bırakmadan herşeyi BİR kitabta topladık!"
diyor! Aklıma yine tümel anlamda Kuantum potansiyel de denilen bölünmez
parçalanmaz TEK Bilgi ve Enerjiden oluşan! (Buna tasavvufçular Ruh
adlı MELEK diyorlar!) Tekil bir yapı çıkıyor! Bir yönüylede Kainat
Kitabı! </b><br />
<br />
<b>Sonra tafsile girince yine Kendisi çıkıyor ortaya Zerre adı altında(!) Yani Beyni!</b><br />
<b>Bu
bilgilerden sonra Şuraya gelmek istiyorum; Mademki Her şey bir kitabta
toplanmış! Ve mademki Tümde olan yani bu Kitabta olan, Zerre kitabçık
Beyindede mevcut!</b><br />
<b>Kur'anda adı geçen olaylar her
an yaşanıyor! Şahıslar Her beynin derununda potansiyel Bilgi ve tecrübe
birikimi olarak bekliyor! Beyin kendisinde açığa çıkan İstidat ve
kabiliyet kapasitesi oranında en müsait durumda olan Bilgi ve tecrübeyi
yaşama sokuyor tekrar! İsim ve Resim farklı(!) Fakat İşlevsellik aynı!
Kimi Ebucehilin işlevselliğini beyninden yansıtıyor! Başka isim altında
Kimi Ebubekirin! Bizde suretine ve İsmine bakarak, değerlendirip
Kur'anın işaret ettiği bu hakikatten perdelenmiş oluyoruz!</b><br />
<b> Sahi! Kimin işlevselliğini canlandırarak Hayat sahnesine sunuyoruz? Kimiz biz gerçekte? farkındamıyız?...</b><br />
<br />
<u><span style="color: black;"><a class="" data-reactid=".c3.1:4:1:$comment584592518250622_809497605760111:0.0.$right.0.$left.0.0.1.$comment-body.0.$range0:0" dir="ltr" href="http://www.youtube.com/watch?v=UvKiCmFYeBw" target="_blank"><span data-reactid=".c3.1:4:1:$comment584592518250622_80296828:0.0.$right.0.$left.0.0.1"><span data-ft="{"tn":"K"}" data-reactid=".c3.1:4:1:$comment584592518250622_80296828:0.0.$right.0.$left.0.0.1.$comment-body"><span class="UFICommentBody" data-reactid=".c3.1:4:1:$comment584592518250622_80296828:0.0.$right.0.$left.0.0.1.$comment-body.0"><span data-reactid=".c3.1:4:1:$comment584592518250622_80296828:0.0.$right.0.$left.0.0.1.$comment-body.0.$text0:0:$text0:0"></span></span></span></span></a></span></u><span data-reactid=".c3.1:4:1:$comment584592518250622_80296828:0.0.$right.0.$left.0.0.1.$comment-body.0.$end:0:$text0:0"> Kaynak : Bedi Ahsen ve Hayri Cara</span><br /><br /><span class="_3c21"><a href="http://www.youtube.com/watch?v=UvKiCmFYeBw" rel="nofollow" target="_blank">Bilim ve Felsefenin Ulaştığı En Derin Hakikat !.. (Dolanıklık) -Türkçe Dublaj-</a></span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe width="320" height="266" class="YOUTUBE-iframe-video" data-thumbnail-src="https://i.ytimg.com/vi/UvKiCmFYeBw/0.jpg" src="https://www.youtube.com/embed/UvKiCmFYeBw?feature=player_embedded" frameborder="0" allowfullscreen></iframe></div>
<b> </b><a class="" data-reactid=".c3.1:4:1:$comment584592518250622_809497605760111:0.0.$right.0.$left.0.0.1.$comment-body.0.$range0:0" dir="ltr" href="http://www.youtube.com/watch?v=UvKiCmFYeBw" target="_blank"><span data-reactid=".c3.1:4:1:$comment584592518250622_80296828:0.0.$right.0.$left.0.0.1"><span data-ft="{"tn":"K"}" data-reactid=".c3.1:4:1:$comment584592518250622_80296828:0.0.$right.0.$left.0.0.1.$comment-body"><span class="UFICommentBody" data-reactid=".c3.1:4:1:$comment584592518250622_80296828:0.0.$right.0.$left.0.0.1.$comment-body.0"><span data-reactid=".c3.1:4:1:$comment584592518250622_80296828:0.0.$right.0.$left.0.0.1.$comment-body.0.$end:0:$text0:0"></span></span></span></span><br /></a>Mert Simyager Mehmet Cemhttp://www.blogger.com/profile/10199484262721156178noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8618740371998387832.post-51193074759849796352015-06-15T10:06:00.003-07:002021-12-13T15:17:21.166-08:00Korunma duası tefekkürleri 1 (yanındakiler ve riskleri)“KORUNUN” Diyor Allah ve öğretiyor ; “Yanımda bulunmalarımdan, hakikatim olan Allah'ın koruyucu kuvvelerine sığınırım” ( "... Ve Euzü Bike Rabbi en yahdurun" Mu'minun Suresi : 23/97)
Kim / Kimler var yanında?
<Görebildiğin kısmıyla> ekseriyeti (müsadeyle) şeytanilerin hükmünde olan, robot gibi yaşayan insansılar.
Kimi farkındalıksız kimi çoktan şeytanlaşmış...
Onların seni kendilerine benzetmeye çalışmasından sıyrılırken bir de aklından geçen kendinin sandığın şeytanilerin telkin, tehdit, tahrik ve lika düşüncelerini sahiplenmekten sıyrılman...
Güneşin cehenneminden yıldızlara gitmeye çalışırken bunlar bi nevi uçuş denemeleri...
Her neyse o başka bi konu ama o da bununla da ilgili :)
Düşmanını ve yöntemlerini tanımayanlar savunabilir mi kendini?
“OKU” emrine uyanlar anlayabilir ancak “KORUN” emrinin gereklerini...
Napıyolar cinlerin insandaki haktan perdeli ve isyankar olanları? Egemenliği altındaki insanlara neler yaptırıyorlar, “ben ondan üstünüm tezini” kanıtlamak için?
Zorla ve izinsiz hiç bir şey yaptıramazlar ama...
Ya kendi şehvet,nefret,pişmanlık,azgınlık gibi ateşlerini etrafa sıçratıyorlar...
Çevrene bir bak sürekli yakınıp, küfredip, hüzünle veya öfkeyle isyanlara çekmiyolar mı?
Yada ego pompalayıcı, nefsi besleyici, kibri güçlendirici ilhamlar vererek, insanları parçalayıp bölerek kendini Allahtan gayrı sandırmıyorlar mı?
“ Şeytan kendilerine yaptıklarını süslü - doğru - güzel göstermiş de onları (doğru) yoldan alıkoymuş! Bu yüzden onlar hakikat yolunu bulamazlar. " Neml-24 (Benzer manadaki diğer ayetler En’am 43, Enfal 48, Nahl 63, Ankebut 48, Hicr 39)
''(Şeytanların) kardeşleri ise onları duygusallığa, azgınlığa sürüklerler. Sonra da yakalarını hiç bırakmazlar! Araf 202 (Ayrıntılar makale sonunda ve Cinn suresinde)
Burası önemli duygusallığa veya azgınlığa sürüklenince bir kere durduk yere onlardan kurtulamayız, istiğfar etmemiz, Allaha sığınmamız ve korunmamız lazım.
Günahlarda ağıza bir parmak bal çalarak ; kendini suuni şekilde (zıttı ile) iyi hissettirerek yaptırırlar ; Birinden bişey gizlemek sinsi bir kibir vermez mi insana?
Ya da birine küfür etmek, onu hor hakir görmek, gıybet etmek yaşarken zevkliymiş sanılmaz mı? Yoksa bunları yaplanlar cahil ama ahmak da mı?
Hayır değiller ; Gafletleri, korunaksızlıkları ve şartlanmışları onlara gerçeği tam aksiyle yansıttı.
Ne diyor Allah " Yeryüzündekilerin çoğuna uyarsan seni Allah yolundan saptırırlar. Onlar sadece zanna (zihinlerine) uyuyorlar. (6/116)
Peki ölçek, ayırt etmek, sağlama? Tabiki kuran'ın, hadisin, sünnetin kurallarında...
Şeytani cinlerin teklifleriyle insanlar birbirlerinin yüzüne gülüp ardından kuyularını kazmıyorlar mı.?.
Ya da senin olumlu, pozitif, yapıcı enerjinden emiyorlar ve aklını boş beleş dünya işleri ve insan ilişkileriyle meşgul ederek vaktinden çalmıyorlar mı?.
Yalan mı gününün kaç saati bomboş, uzun vaadede zerre faydası olmayacakları okumak, düşünmek, izlemekle geçiyor?
Bomboş diyorum ama onları doldurmak, işe yaratmak ve ders almak sana kalıyor.
Hiç acımadan tam da en narin yerinden ve en zayıf anında vururlarken,
seni bu boşlukların, zafiyetlerin ve çıkmazlarınla kandırmaya, saldırmaya ve yandırmaya çalışırlar.
Aşırılıklarla kolaylaşacak şekilde, nihayetinde de düşüşüne zemin hazırlayacak yükseliş hisleri, hevesleri verirler.
“ "Elbette onları saptıracağım, onları boş heveslerde (bedensellikte) boğacağım; onlara emredeceğim de en'amın (kendilerinden kurban olan davarların) kulaklarını kesecekler ve dahi onlara emredeceğim, Allâh'ın yarattığını değiştirecekler. " Kim Allâh'ı bırakır da şeytanı (bedensel dürtülerini) yönetici edinirse, gerçekten o apaçık bir hüsrana uğramıştır.
Onlara vaatlerde bulunur ve onlara umut verip sonu boş çıkacak arzular peşinde koşturur. (Oysa) şeytan, aldanıştan başka bir şey vadetmemektedir. “ Nisa 119-120
Fakirleşmenle, ölmenle, ezilmenle korkutup hayırdan alıkoyarlar (buraya derin dal)
"Şeytan (vehminiz - kaybetme fikri) sizi fakirleşeceğiniz yolunda korkutur (bağış yapmaktan uzaklaştırır), çirkin şeyleri, cimriliği emreder!." Bakara 268
Benlik ve bencillik telkinleri verirlerken aklından geçen düşünceleri kendinin sanabilirsin.
Onları kovalarken kaslanırsın, istiğfarla uslanırsın, allah keriym ya da maazallah.!.
İlizyona devam etmen için ; belli bir korku ve arzu skalasında, titreşim ve frekans aralığında kalmana vesiledirler.
Evet matrixdeki gibi :) morpheus ne diyordu ajan için ; ''bizden değilsen onlardansın her özgürleştirilmemiş bilinç potansiyel olarak ajandır!''
(Filmdeki iki kırmızılı kadın sahnesini anımsa şimdi)
Mesela sen, Allahın rızasını hoşnutluğunu kaybetmek yerine, onun bir kulundan korkarsan doğrudan şirke düşersin.
La havle vela kuvvete illa billah. (Herşeyi değiştirecek güç ve kuvvet hakikatimizde) Amenna ve sadakna.
Ama bunu onlarda da söyleyenler var zaten! Sen gereğini yaşıyor ; korunun emrine ve korunmak için yapılması gerekenlere uyuyor musun?
O yine de sinecek ama geri gelebilecek! Teklif edecek, tahrik edecek olmadı tehşire sürükleyecek, sahip olduğunu sandıklarını kaybetmekle tehdit edecek!
şüpheye düşürüp, sinip sinip geri gelecek, zikrini susturup, seni dünyaya dünyalıkla uğraşmaya çekecek, korunmazken.
Şeytan ayrıntıda gizlidir, Ayrıntılar farkındalıkta izlidir, Farkındalığa korunmayla geçilir.
Tekrar tekrar eden, alttan alta gelen, kendini zeki, özel, keyifli hissettiren fikirlere, hislere, itişlere dikkat.
(İlgili yazı ve tedbiri ; Tekrar eden kendimizin sandığı fikirler ;
korunma duası tefekkürleri ; hannas için)
https://www.facebook.com/notes/ferruhiyat%C3%A7%C4%B1-muhammedi-simyager/korunma-duas%C4%B1-tefekk%C3%BCrleri-hannas-i%C3%A7in/849453645097840
Ayetleriyle ters düşürüp Allahtan ümidi kestirince, kendine putlar uydurmana vesile olmaya kadar gidecek!
O kadar çok farklı tür, boyut ve cephede sinsilikleri vardır ki korkutmayla, içi boş tehditlerle veya süslemeler, hayalperest vaadler ile yoldan saptırtamaz ise bu kez kuranda ifade edildiği şekilde “sağdan yaklaşır” olarak “Ben layık değilim ki, yüzümüz yok ki...” vb gibi fitnelerle yoldan saptırır. Dini dini mantıklar, aşırılıklar ve ters tepen manalarla perdeler.
Kendi tabiri ile İHLAS'lı kullar müstesna (İhlas suresindeki manayı aşikare edenler)
Ve tam sıratı müstakiymin (dosdoğru orta yolun) üstünde belireceğini söyler şeytan ki bu yüzden kuran, hadis ve sünnetteki kurallara iman, sadakat ve tevekkül ; denge-karar-ölçü noktası çok önemlidir.
"Yemin ederim ki, (yudillü men yeşau = dilediğine sapmayı yaşattırır; realitesince) beni sapıttırmanın sonucu olarak, onlara engel olmak için senin sırat-ı müstakimine oturacağım!" Araf 16
“ (İblis) dedi ki: "Rabbim! Bende açığa çıkan Esmâ'n sonucu azdırman yüzünden, yemin ederim ki, arzda (bedenli yaşamlarında) onlara (günahları ve suçları; Sünnetullah'a göre perdelilik oluşturan fiilleri) süsleyeceğim ve onları toptan azdıracağım.Onlardan ihlâslandırılmış kulların müstesna!" "Hicr 39-40
Tevekkül ; İşi Allaha sormayı ve ona dayamayı gerektirir.
Eğer korunanlardansan benliğinden ve benliğine dair herşeyden sıyırılarak hakikate yaklaşmana vesile edilir onlar ama bu düşmanın dostu geliştirmesi gibi.
asla dostça değil!
Ve Korunmakla tabi; tevekkül, zikir ve cesaretin kadar hakikate ereceğin.
Sakın ha küçümseme duanı maazallah kendini bişey sandıkça küçülürsün yoksa!
Bütün makam ve mertebelerde her gün mutlaka okunur diyo pirler, erenler, evliyalar ve hatta rasuller ve nebiler...
Evet aklımızı kullanmalı ve "korunun ve ona uymayın emirlerine uymalı" yılanlarla dere kenarında su içmemeli, ayı mağaralarına girip yatmamalı, arı kovanlarına elimizi ayağımızı sokarken tedbirli olmalıyız yoksa onlar DA musallat olurlar.
Burada okuduklarınız veya benzeri şeyler sizi korkutturlar mı?
“İyi Bilin ki/Haberiniz olsun ki/Uyanın! ki Allah dostlarına ne korku vardır ne de onlar mahzun olurlar” Yunus - 62
Allah’ın dediklerini yapıp, ona yönelip, muhabbet bağıyla dostu olalım inşaallah
(Yazının son bölümünde bu konuyla ilgili bir kaç ayeti kerime de paylaşacağım)
Velhasıl sonsuzlukta tek kurtuluşun Muhammedi bilinç kafiye olsun diye değil ona ermek içinde zırhını iç.
Çünkü secde eden, dost olan, saran sarılan melekler de var...
Çünkü Allahın yardımıyla şeytanını müslüman edebileceğin bir nasibin de var.
Çünkü cennet için bir fırsatın var.
msm.
VesSalavatVelFatiha
İlham perisi Cenap Cetinkaya
(Bu da bu konuda son yansıyanlardan cinlerin telkinlerine karşı teknikler)
https://www.facebook.com/notes/ferruhiyat%C3%A7%C4%B1-muhammedi-simyager/korunma-duas%C4%B1-tefekk%C3%BCrleri-3-telkinler-ve-teknikler/849455548430983
ve asıl en önemlisi nasıl korunacağını belirtlen link www.allahvesistemi.org/ahmedhulusidekavramlar/kavramlar/korunma/
Selametle İnşaallah
" O’nun dûnundakilere yönelenler, sadece cansız dişi putlara tapınmaktalar ve böylece de
inatçı, hayırsız şeytana yöneliyorlar!
(Oysa şeytan-bedensel dürtüler) Allâh’ın lânetine uğramıştır... Şeytan: “Senin kullarından
bir mukadder pay alacağım”...
“Elbette onları saptıracağım, onları boş heveslerde (bedensellikte) boğacağım; onlara emredeceğim
de en’amın (kendilerinden kurban olan davarların) kulaklarını kesecekler ve dahi
onlara emredeceğim, Allâh’ın yarattığını değiştirecekler.” Kim Allâh’ı bırakır da şeytanı
(bedensel dürtülerini) yönetici edinirse, gerçekten o apaçık bir hüsrana uğramıştır.
Onlara vaatlerde bulunur ve onlara umut verip sonu boş çıkacak arzular peşinde koşturur. (Oysa) şeytan, aldanıştan başka bir şey vadetmemektedir.
Böylelerinin varacakları yer cehennemdir! Ondan kurtuluş için hiçbir çareleri de yoktur.
İman edip imanının gereği davranışlarla (sâlih amel) yaşayanlara gelince, onları altlarından
nehirler akan cennetlere dâhil edeceğiz... Orada sonsuza dek kalırlar (kendilerinde
açığa çıkan Allâh Esmâ’sı sonucu)... Allâh’ın Hak olan vaadidir! Allâh’tan daha doğru sözlü
var mıdır?" Nisa 117-122
“ Buyurdu: “Sana emrettiğimde seni secde etmekten engelleyen neydi?”... “Ben daha hayırlıyım Ondan; beni Nâr’dan (ateşten - radyasyon - bir tür dalga boyu yapı; {dikkat edile ki burada kullanılan ‘nâr’ kelimesi, cehennemdekileri yakacağı belirtilen ‘nâr’ kelimesiyle aynı anlamdadır. Bunun anlamı iyi düşünülmeli! A.H.}) yarattın, Onu tıynden (maddeden) yarattın”dedi.
Buyurdu: “İn makamından!.. Bir başkasına büyüklük taslama makamı değildir bulunduğun makam! Çık! Muhakkak ki sen (böyle düşünmekle) kendini küçülttün!”
“(İnsanların ölüm sonrasında) Bâ’s olacakları güne kadar bana mühlet ver” dedi.
Buyurdu: “Muhakkak ki sen mühlet verilmişlerdensin.”
“Yemin ederim ki, (yudillü men yeşau = dilediğine sapmayı yaşattırır; realitesince) beni sapıttırmanın sonucu olarak, onlara engel olmak için senin sırat-ı müstakimine oturacağım!”
“Sonra andolsun ki, onlara önlerinden (hırslarını tahrik ederek - benliklerini yücelterek hakikati inkâra sürükleyerek), arkalarından (gizli şirke yönelterek - saptırıcı fikirlerle), sağlarından (senden alıkoyacak hayırları ilham ederek) ve sollarından (kötülükleri güzel - süslü göstererek) geleceğim... Onların çoğunluğunu, verdiklerini değerlendiren olarak bulamayacaksın!”
Buyurdu: “Çık makamından; aşağılanmış ve (hakikatini yaşamaktan) uzaklaştırılmış olarak!.. Andolsun ki, onlardan kim sana tâbi olursa, kesinlikle bilin ki cehennemi topunuzla dolduracağım.” A’raf 12-18
“Ey Âdemoğulları! Şeytan (bedeniniz), sizin ceddinizi, bedenselliği kendilerine göstermek suretiyle libaslarını (melekî kuvvelerini) onlardan soyarak cennet yaşamından çıkardığı gibi, sizi de fitneye düşürmesin! Çünkü o ve onun işlevini paylaşanlar, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler... Biz, şeytanları (şaşırtıp saptırıcı kuvveleri - beş duyuya dayanan kabulleri), iman etmeyenler için velîler kıldık.” A’raf : 27
Mert Simyager Mehmet Cemhttp://www.blogger.com/profile/10199484262721156178noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8618740371998387832.post-8975518316483599102015-06-15T10:04:00.002-07:002015-06-15T10:04:16.632-07:00Korunma duası tefekkürleri (hannas için)SİNİP SİNİP (BUMERANG GİBİ) geri gelen nasıl ve ne türde bişeydir?…<br />
korunma tefekkürlerinden ; tabiki çözümlenmemiş ve bitmemiş bir ‘’şey’’<br />
Noktalama konulmamış bir kısır döngüde düşünceler süreci...<br />
İçine benliğin ve ona dair şartlanma,değer ve menfaatlerin karıştığı bir olay yada duruma karşı reaksiyon belirsizliği.<br />
Bunu ya o an itibariyle çözersin ki o halde konu kapanır.<br />
Ya da çözümü önüne gelecek bir an’a ertelersin ancak bir geçici bir ön karar yani dayanak şartıyla.<br />
Her halukarda da tevekkülün tek muhattabı Allah der ki<br />
(kul)
de ki bu sinip sinip geri gelecek ‘’şeyin / kuvvenin ’’ insanların
esması ile yaratan ve melikiyeti ile mülkünde tedbiri de elinde
bulunduran bana sığın.<br />
o benlik setine çarpıp çarpıp geri gelişleri sine sine yitsin ama artık içine sinsin!<br />
Göze alınmamış riskler, kabul edilmemiş korkular vb...<br />
bitsin ve geldiği yere gitsin Biiznillah.<br />
yani ya seve seve korunup ondan gelene teslimiyetinin bilincinde olarak tedbirini alacak.<br />
ya da söve söve sinenden yaralanıp vaktit ve enerjinden kaybedeceksin...<br />
başka seçenek var ise onu da sen söyle...vessalavatvelfatiha<br />
<br />
(bu konudaki ilk yansıyanlardan ; yanındakiler ve riskleri)<br />
<a href="https://www.facebook.com/notes/ferruhiyat%C3%A7%C4%B1-muhammedi-simyager/korunma-duas%C4%B1-tefekk%C3%BCrleri-1-yan%C4%B1ndakiler-ve-riskleri/849452681764603">https://www.facebook.com/notes/ferruhiyat%C3%A7%C4%B1-muhammedi-simyager/korunma-duas%C4%B1-tefekk%C3%BCrleri-1-yan%C4%B1ndakiler-ve-riskleri/849452681764603</a><br />
<br />
(Bu da bu konuda son yansıyanlardan cinlerin telkinlerine karşı teknikler)<br />
<a href="https://www.facebook.com/notes/ferruhiyat%C3%A7%C4%B1-muhammedi-simyager/korunma-duas%C4%B1-tefekk%C3%BCrleri-3-telkinler-ve-teknikler/849455548430983">https://www.facebook.com/notes/ferruhiyat%C3%A7%C4%B1-muhammedi-simyager/korunma-duas%C4%B1-tefekk%C3%BCrleri-3-telkinler-ve-teknikler/849455548430983</a><br />
<br />
ve asıl en önemlisi nasıl korunacağını belirtlen link <a href="http://www.allahvesistemi.org/ahmedhulusidekavramlar/kavramlar/korunma/" rel="nofollow" target="_blank">www.allahvesistemi.org/ahmedhulusidekavramlar/kavramlar/korunma/</a><br />
<br />
Selametle İnşaallah<br />
<br />
ilham perim Cenap Cetinkaya selam olsun.Mert Simyager Mehmet Cemhttp://www.blogger.com/profile/10199484262721156178noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8618740371998387832.post-62478470853083174182015-06-15T10:03:00.003-07:002015-06-15T10:03:42.927-07:00Korunma duası tefekkürleri ve nasıl bir ''hıfzan min küllü şeytanin mariyd'' genişletildiAyette dünya semasını koruduk diyor cinlerin mariydinden (itaatten
çıkan) yani önce diyor ki cinlerin uyması gereken kurallar var (süleyman
a.s. ahidnamesi gibi)<br />
cinn suresinde bu kurallara uyanların da asi olanların da durumu anlatılır.<br />
Çoklu
ve çapraz açılardan bakıcaz bu ayete ki pirimiz a. hulusinin ve bir çok
takva ehli zatın OKU'nmasını tavsiye ettiği ayete!önce şeytani cinler
ve şeytani insanların ku'rana ; kurallara uymayanlarından, dünya seması
korunuyor evet ama öncelikle senin dünya semanın korunması için ne
yapman gerekiyor buna eğilmeli bu yazı bittikten sonra?..<br />
Yani kurallara karşı gelenlerinden nasıl ve neden korunulması gerektiği ve yöntemleri oldukça çok önemli olsa gerek ?!<br />
Çünkü
kurallara karşı gelmeyenlerine serbest! (Mesela faiz yiyenlere, büğü
yapILANlara, nazar deyenlere ve belli çalışmalarla onlarla iletişim
kuranlara)<br />
Hops! burda bi dakka duralım nasıl yani iyi ama ben bişey yapmadığım halde!...<br />
Nasıl yapmazsın ''korunun'' emrine uymadın!<br />
Efendimizin
ve erenlerin hayatı boyunca yaptığı korunma çalışmalarını (mesela
felak,nas,ihlas ve ayetel kürsi) OKUmadın ve gereklerini yaşamadın!<br />
Sen şuanda algılayıp görebildiklerine oranla hayatının güvende olduğunu ZANNEDİYORSUN ya :)<br />
Algılayıp göremediklerine oranla hala daha tam bir vahşi diye tanımladığın doğanın içindesin.<br />
Ki
algıladığın doğada bile kuduz bir köpekle karşılaşsan ''bi dakka ben
yanlış bişey yapmadım mı diyeceksin'' yoksa bir mantıklı bir tedbiri
elde bulunduracakmısın?<br />
Neyse şimdi de İç içe farklı bir perspektiften çaprazlama ; bu noktadaki açıya GÖRE bakalım...<br />
Sen
(kuran da kurallar uymadığında şeytani olabilen) birimselliğinle, ilahi
kurallara karşı geldiğinde (bilincine zulm ettiğinde, küfür ve inkara
sürüklendiğinde vb) 7 boyutlu sema ; manalar aleminden esmaları ve
sıfatları ; rıdvanı ve o güzel halleri, keşifleri, seyirleri anca
hayalinde deneyimlersin diyor sanki?!<br />
Gaflet ile hayali (şeytani
cini ; melek ya da evliya) gerçek sananlar/sandırılan haddi aşanlar da
çok ama şimdi konumuz o değil.<br />
Kurallara karşı gelmeyen cinler
(hani müsaade verildi ya ihlaslı (suresi gereği yaşamaya çalışan) kullar
haricinde ) ; seni de kurallara karşı gelmeye teşvik ederek ; senin
düşünceler aleminde halay çekip, horon tepebilirler diyor maazallah.<br />
ve hatta kendi düşüncelerini sana, senin düşüncenmiş gibi yedirebilirler diyor maazallah.<br />
bu
konuyu (düşünce yedirilmesini) önceki yazımızda (aşağıda) kısmen
açmıştık.Velhasılı bu kurallara karşı gelme olayı hem cinler hem de
insanlar için karşılıklı...örneğin kurallara karşı gelen şeytani cin
(yaradılış amacı gereği) insanı da kurallara karşı gelmeye çağırır.ama
sen kurallara uyduğunda, o çağrısı da yine onun başına çalınır.Bu işin
bir B planı yok yani korunmak için yapacakların da belli.<br />
Herkesi yaratış amacına programlayan ve ona GÖRE dilediğince rızıklandıran Allah.<br />
amenna ve sadakna.<br />
gerekli açıklama yine cinn suresinden gelir ;<br />
“Gerçekten
biz semâya dokunduk da onu, güçlü bekçilerle (kuvvelerle) ve şihablarla
(anlamamızı önleyen ışınlarla) doldurulmuş bulduk.”<br />
“Biz anlamak için ondan mekân edinip oturuyorduk. Şimdi ise kim dinlese kendisi için gözetleyen tahrip edici ışın bulur!”<br />
(neden bir önce ve şimdi farkı var bu ayette kuran efendimiz s.a.v hz muhammed mustafaya inzal olduğuna göre) (?)<br />
Demekki korunmadığın zaman sema ; düşünceler alemini anlayabiliyor. da anlayıp napabiliyorlar?<br />
Sen düşmanının neleri ve neden düşündüğünü anlasaydın bi farz et bakalım dostum elinde nasıl bir koz ve güç olurdu :)<br />
Ve Asıl soru sen, seni düşman bilenin çalışma mekanizmasını anlayabiliyor ve ona göre davranabiliyor musun?<br />
yoksa ALLAH ''KORUNUN'' diye EMİR etmiyor muydu?<br />
vessalavatvelfatiha<br />
<br />
(bu konudaki ilk yansıyanlardan ; yanındakiler ve riskleri)<br />
<a href="https://www.facebook.com/notes/ferruhiyat%C3%A7%C4%B1-muhammedi-simyager/korunma-duas%C4%B1-tefekk%C3%BCrleri-1-yan%C4%B1ndakiler-ve-riskleri/849452681764603">https://www.facebook.com/notes/ferruhiyat%C3%A7%C4%B1-muhammedi-simyager/korunma-duas%C4%B1-tefekk%C3%BCrleri-1-yan%C4%B1ndakiler-ve-riskleri/849452681764603</a><br />
<br />
(cinlerin telkinlerine karşı bazı teknikler)<br />
<a href="https://www.facebook.com/notes/ferruhiyat%C3%A7%C4%B1-muhammedi-simyager/korunma-duas%C4%B1-tefekk%C3%BCrleri-3-telkinler-ve-teknikler/849455548430983">https://www.facebook.com/notes/ferruhiyat%C3%A7%C4%B1-muhammedi-simyager/korunma-duas%C4%B1-tefekk%C3%BCrleri-3-telkinler-ve-teknikler/849455548430983</a><strong> </strong><br />
<br />
(sinip sinip geri gelen hannas için)<br />
<a href="https://www.facebook.com/notes/ferruhiyat%C3%A7%C4%B1-muhammedi-simyager/korunma-duas%C4%B1-tefekk%C3%BCrleri-hannas-i%C3%A7in/849453645097840">https://www.facebook.com/notes/ferruhiyat%C3%A7%C4%B1-muhammedi-simyager/korunma-duas%C4%B1-tefekk%C3%BCrleri-hannas-i%C3%A7in/849453645097840</a><br />
<br />
ve asıl en önemlisi nasıl korunacağını belirtlen link <a href="http://l.facebook.com/l.php?u=http%3A%2F%2Fwww.allahvesistemi.org%2Fahmedhulusidekavramlar%2Fkavramlar%2Fkorunma%2F&h=hAQHzR7_u&s=1" rel="nofollow" target="_blank">www.allahvesistemi.org/ahmedhulusidekavramlar/kavramlar/korunma/</a><br />
<br />
Selametle İnşaallah<br />
<br />
ilham perim Cenap Cetinkaya selam olsun.Mert Simyager Mehmet Cemhttp://www.blogger.com/profile/10199484262721156178noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8618740371998387832.post-36950726782236155652015-06-15T10:02:00.001-07:002015-06-15T10:02:20.409-07:00Korunma duası tefekkürleri 3 (Telkinler ve Teknikler)... Ayete geçmeden önce.<br />
Bir arkadaş intihar etmiş ve etmeden
önce bıraktığı notta demiş ki ; ''günlerdir her sabah bu düşünceyle
uyanıyordum.'' yani düşünce tekrar edip duruyor kendini!Özgür iradeye
''doğrudan'' müdehale edemezler ve allahın izni dışında ve ihlaslı ;
korunan kullara zarar vermezler demiştik....Yalnııızzz...<br />
Geçen
hafta inanan kardeşlerimizle paylaşmıştığım korunma duası
tefekkürlerinde ; hani sinip sinip geri gelen şeytani kuvveyi, sebebini
ve sürekli korunmanın gereğini nasiplilerle.<br />
(ilgili yazı ve tedbiri ; hannas için)<br />
<a href="https://www.facebook.com/notes/ferruhiyat%C3%A7%C4%B1-muhammedi-simyager/korunma-duas%C4%B1-tefekk%C3%BCrleri-hannas-i%C3%A7in/849453645097840">https://www.facebook.com/notes/ferruhiyat%C3%A7%C4%B1-muhammedi-simyager/korunma-duas%C4%B1-tefekk%C3%BCrleri-hannas-i%C3%A7in/849453645097840</a><br />
Cinler,
mutlak hakikat kelamı ku'randa da ifade edildiği üzere allahın
müsadesiyle korunmayanların düşüncelerini rahatlıkla dinleyebilir ve
belli konularda onlara (trojen virüsü) gibi fikirler empoze ederek sanki
kişinin kendi fikriymiş gibi onu belli konularda seçenekler sunarmış
GİBİ etkileyebilme yeteneklerine sahiptir.<br />
Buraya kadar zaten bir kısmımız biliyor.<br />
Sakın bilginin verdiği güven ve kibre saplanmayalım.<br />
Ama
mesela esnemeyle ilgili olan kısmını ve sabahları neden burnumuza su
çekerek genzimizi temizlememiz gerektiğini bilmeyebilirsiniz.<br />
Herneyse
Cinler, düşünceyle telkin ve tezkin sırasında kişinin en zayıf olduğu
an'ı ve yönü de kullanarak, onu bu nöronal ağlardan duygusallığa çekip
kolayca olumsuz enerji üretimine sevk edebilir (korunmaz iseniz).<br />
Bu da onların (ilahi hükümlere isyankarları) için kendi aralarında birer prestij meselesi bir güç gösterisi olabiliyor.<br />
Tabi bu olayın onlar yönündeki sebeplerinden biri sadece.<br />
Bir de bizim yönümüzden sebepleri var. Bu konu bi hayli derin.<br />
Evrensel sırlarda ve ruh insan cin kitabında üstad bir kısmına daha girmiştir.<br />
Sinsilikleri üzerine bir örnek verip ayet üzerinden ne yapılması gerektiğine gelelim.<br />
Şimdi
diyelim ki bir dua okuyorsunuz ve o sırada onlardan gelen bir impals
yani zihninize yapılan bir tesir var siz sıkılıp, esnemeye veya endişeye
kapılıp çekinerek duayı yarıda bırakmaya başladığınız zaman ;<br />
Öncelikle
allah yerine onun esmalarıyla var ettiği bi varlıktan korktuğunuz için
hem onu hem de kendinizi allahtan ayrı tuttuğunuz için şirk ve küfür
(hakikati örtme) içinde olabilirsiniz ki elbette bu noktada frekansınız ;
dalga boyu aralığınız ve enerji üretimiz farklı olacaktır.<br />
O noktadan işe koyulurlar ise eğer size aslında yapamayacakları şeyleri inandırmaya meyil edebilirler.<br />
Korku olsa bile onu yaratan allaha tevekkül edilerek ona teslimiyet bilinciyle duaya devam ediniz.<br />
Tam
da bu noktada bir viraj daha vardır duaya ısrarla allaha daha da
sığınarak devam edeceksiniz ama sizi ^varoluş amacı gereği^ engellemeye
çalışan veya okudunuz duayı unuttuğunuz konusunda vesvese veren varlıkla
inatlaşmadan ona karşı bir öfke bir nefret beslemeden ki yine bir önce
anlattığım duruma düşmeyin diye...<br />
^Tavsiye üzerine^ (dua ve zikir
kitabına bakınız) zikredilen gerekli esmalar ve efendimiz hz. muhammed
aleyhisselamın da okuduğu korunma duaları gibi önemli olan bi üçüncü
hususta kişinin uyanma sürecinde, yatarken ve gün içerisinde, (aklına
geldikçe) nefes çalışmalarıyla soluk sesini dinleyerek zihninden geçen
düşüncelerin giriş çıkışına serbestçe olanak tanıması ve onları inkar
etmeden ve sahiplenmeden dinleyerek düşünceleri sükunete erdirmeye
başlamasıdır ki bu çalışma asla zorla olmaz tamamen rahat ve esnek
olunması gerekmektedir.<br />
Böylelikle hem zihnin harcadığı fuzuli
enerjiyi tasarrufla ruhuna aktarır hem de düşünceler boyutundaki etki
kaynaklı olumsuzluklara karşı daha hakim durumda olunur.<br />
Bu çok mühim konunun çağımızdaki piri de echart tolledur.<br />
Selam olsun ona da sana da Rasulullah'a da<br />
Bu anlatım uzun kaçtığı için ''hıfzan min külli şeytanin marid''<br />
dünya semasını koruduk cinlerin mariydinden koruduk ayeti kapsamında<br />
kurallara karşı gelmeyenlerine serbest olmasını kısmen ifade ederek,<br />
ve bizim yaptığımız şeytanlıklarla ilgisini sorgulayacağımız bahis başka zamana kaldı inşaallah!vessalavatvelfatiha<br />
(bu konudaki ilk yansıyanlardan ; yanındakiler ve riskleri)<br />
<a href="https://www.facebook.com/notes/ferruhiyat%C3%A7%C4%B1-muhammedi-simyager/korunma-duas%C4%B1-tefekk%C3%BCrleri-1-yan%C4%B1ndakiler-ve-riskleri/849452681764603">https://www.facebook.com/notes/ferruhiyat%C3%A7%C4%B1-muhammedi-simyager/korunma-duas%C4%B1-tefekk%C3%BCrleri-1-yan%C4%B1ndakiler-ve-riskleri/849452681764603</a><br />
ve asıl en önemlisi nasıl korunacağını belirtlen link <a href="http://www.allahvesistemi.org/ahmedhulusidekavramlar/kavramlar/korunma/" rel="nofollow" target="_blank">www.allahvesistemi.org/ahmedhulusidekavramlar/kavramlar/korunma/</a><br />
<br />
Selametle İnşaallahMert Simyager Mehmet Cemhttp://www.blogger.com/profile/10199484262721156178noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8618740371998387832.post-73750219872965605372015-06-14T06:46:00.003-07:002015-06-14T06:46:32.742-07:00Ahmed Hulusi'den Mürşidlik ; Yetiştiricilik (MASTER)<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><strong>'Bildiğini paylaşmak ve Tebliğ farzdır!’ </strong><strong>Akıl ve İman Kitabı ‘Şeytan’ Cinler Niçin İnsana Düşmandır Bölümünden; Tasavvufta,</strong> <strong>tarikatta</strong> öğretilen bilgiler; <strong>hakikatte</strong> öğretilen bilgiler; <strong>mârifete</strong> dair bilgiler; bunların hepsi de doğrudur!... Ama bunların hepsi de, <strong>bilinç boyutunda, şuur boyutunda</strong> geçerlidir!.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><strong>"Ârif"</strong>in şayet bu basamaklardan geçmiş bir yetiştiricisi yoksa, buradayken rahatlıkla <strong>"mülhime mârifetine sahip cinin" yoldan çıkartıcı telkinlerine</strong> kapılarak, "<strong>Mülhime nefs</strong>" mertebesine gelmişken yeniden <strong>"emmare nefs"</strong> düzeyine düşer!..</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><strong><em>Taklidi iman</em></strong><em> yani <strong>"levvame nefs"</strong> düzeyinde olanları <strong>cinler "mülhime"</strong>nin <strong>"marifetinden"</strong> mahrum bıraktırmak için <strong>"B"</strong> sırrından perdelerler... Bunun için de her türlü saptırıcı fikri ilham ederler...</em></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><strong>Hakikati
bilmenin getirdiği sarhoşluk ya da cinlerin bilincine yolladığı
saptırıcı fikirler, mesajlar eğer seni bir takım çalışmaları yapmaktan
alakoyuyorsa, bu hakikat bilgisi senin için yaralı değil zararlı
oluyordur!.</strong></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><strong>AKIL ve İMAN - "NEFS"İN HAKİKATİNE İMAN</strong></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Tasavvuftaki bütün <strong>gerçek tarikatlar </strong>da, <strong>Rasûlullah`a</strong> <strong>teslimiyet</strong> esasına dayalı olarak, gelen kişiye yardımcı olabilirler. Eğer <strong>Rasûlullah</strong>`ın bildirdiklerine teslim olabilirsen, sana yardımcı olabiliriz, derler!.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><strong>Mutlak teslimiyetin</strong>, söz konusu olmadığı yer ve hâl ve ortam, <strong>tarikat</strong> değil "<strong>iyi ahlâk derneği</strong>" çalışmalarıdır!..</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Onun için <strong>teslimiyet</strong> şarttır!. <strong>Rasûlullah`a teslimiyet</strong> olmadığı sürece, yetiştirici yardımcı olamaz. Çünkü herşeyi <strong>akılla</strong> izah etmesi mümkün değildir..</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">İşte kişinin <strong>vehmi</strong> <strong>nefsinden</strong> kurtulması, nefs perdesini kaldırması ancak ve ancak <strong>iman</strong> yolu ile mümkündür.</span></span><br />
<br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Nasıl <strong>iman ve teslimiyet</strong>..?</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Sana varsayalım, git şuradan at öldür diyecek. Oradan gidip kendini aşağı atacaksın gibisine!..</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Veya
senin ters bildiğin bir şeyi sana söyleyecek; sen onu yapacaksın;
gibisine!... Ama böyle bir şey denir mi; elbette denmez!.. Bunu <strong>iman ve teslimiyete</strong> bir ölçü, misâl olsun diye anlatıyorum..</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><strong>Vehim,</strong> sana yapma diyecek; ama sen en azından şunu düşünmelisin...</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><strong>"Rasûlullah`ın
benden ne menfaati var ki bunu böyle demiş...Rasûlullah , benim
iyiliğim için demiş!. Madem ki böyle demiş, ben bunu böyle yaparım";</strong> deyip yapacaksın!. Neticesi de senin için mutlaka selâmettir.</span></span><br />
<br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Yani, <strong>cinler</strong> seni "<strong>ALLAH</strong>" yolunda mantık oyunlarıyla vurmak isteyeceklerdir ki; bundan da tek kurtuluş yolu <strong>"İMAN"</strong> ipine sarılmaktır!</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><strong>BİLİNCİN ARINIŞI - VELÂYET KEMÂLÂTI</strong></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">yetiştiricileri olan <strong>kâmil veliler</strong> veya <strong>Hızır</strong> Aleyhisselâm nezaretinde gizli şirkin tamamiyle ortadan kalkması yani <strong>Nefs</strong> arınması çalışmalarını sürdürürler.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><strong>BİLİNCİN ARINIŞI - Nefsin Perdeleri</strong></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Burada
yetiştiricinin, her kişiye kendine özgü yapısal özelliklerine göre
hangi tür mücadele gerekiyorsa onu öne geçirerek tavsiye etmesi hususu
oldukça önemlidir. Çünkü her birinin öne geçirmesi ve yapması gereken
çalışmalar farklıdır.</span></span><br />
<br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">…..beden batağından kolay kolay
çıkması imkânı yoktur.Eğer inandığı ve itimad edip teslim olduğu güçlü
bir yetiştiricisi varsa, o, olaya müdâhale eder, yönlendirir ve
kurtarabilirse kurtarır. Ama, böyle biri yoksa, o, yüzde yüz beden
batağında boğulur gider.<strong> </strong></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><strong>Dostan Dosta - 601 - 700 </strong></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Yetiştiricinin
irfanını anlamak istiyorsan, seni neye yönlendirdiğine bak... Her
şeyin rücû edeceği "TEK"e mi; fiiller fâsit dairesine mi?</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><strong>GAVSİYE AÇIKLAMASI - SUNU</strong></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><strong>Gerçek
tasavvuf ehli, hangi yoldan olursa olsun, bir diğer kişiye "gayrılık"
gözüyle bakmaz ve hakkında menfî konuşmaz; çünkü yetiştiricisi kâmil
ise öğretmiştir ki, konuştuğu söz Hakk`a ulaşacaktır!..</strong></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><strong>İNSAN VE SIRLARI 2 - İLİM VE HİKMETİ REDDEDENLER</strong></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><strong>Gerçek yetiştirici odur ki, tüm ilimlere açıktır.</strong> Çevresine günün seviyesinin üzerinde ilim sunar. Her yerde herkesle görüşün, tartışın, yeni şeyleri “<strong>sürekli öğrenin ve öğretin</strong>" der.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Şâyet yanlış bilgiler ulaşırsa çevresine onların zararlarını yok edecek ilim gücüne sahiptir; bunun için de <strong>kimsenin kimseyle görüşmesini kısıtlamaz, kayıtlamaz, yasaklamaz</strong>.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><strong>Geçmişe ait sadece aynı yoldan, aynı koldan üç-beş zâtın kitabını okuyup onları bugünkülere nakletmek asla "İLİM" değildir</strong>. Bu insanları geçmişte yaşatmaktan başka bir şey değildir.</span></span><br />
<br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><strong>Kendini Tanı - Tarîkat Şeyhe Teslimiyettir.</strong></span></span><br />
<br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Tarikata girmiş olmak için, bir mürşide tüm varlığını teslim etmen gerekir!. Nasıl?.. Ölmeden evvel ölmüş, gibi!..</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Öyle bir teslimiyet ki, bu beden üzerindeki tüm tasarrufları ona bırakacaksın!.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">O, "<strong>ye</strong>" derse yiyecek, "yeme" derse, yemeyeceksin!... "<strong>Yat</strong>",
diyecek, yatacaksın; "kalk", diyecek, kalkacaksın; "çalış", diyecek
çalışacak; "çalışma", diyecek, çalışmayacaksın!... Şunları şu kimseye
ver, diyecek, vermem demeyeceksin!..</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Yani, bir ölü nasıl bu beden
üzerinde tasarruf edemezse; bu bedenle olan hiç bir olay o ölüde etki
uyandırmazsa; sen de o hale geleceksin!...</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Bu konuda seni nasıl uyarıyor dikkat et:</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><strong>"Ölmeden evvel ölün"!.</strong></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Yani, <strong>"fiilen-fiziken"</strong> ölmeden önce, "<strong>ölüm</strong>" denen olayı tadacaksın"!... Yaşayacaksın ne olduğunu!...</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Bu gün Türkiye`de bunu yapabildiği dillerde dolaşan, maşâallah belki on bin şeyh var, belki de on milyon derviş var!..</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Ama, eğer işin gerçek kıstaslarına bakarsan, ne on bin tane şeyh çıkar, ne de on milyon derviş!...</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Konunun hakikatını konuşmak gerekirse...</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Hasbelkader
üçbeş tasavvuf tâbiri ve evliya menkıbesi öğrenmiş kişilerin bunları
sergileyerek kendilerini evliyaymış gibi gösterip bir tarikat adı
altında yayın yapmalarıdır olay!.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Elli-yüz kişinin bir araya gelip
zikir yapmaları ya da tasavvuf hikayeleri dinlemesinin gerçek
anlamdaki tasavvuf çalışmalarıyla hiç alâkası yoktur!.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Ama buna rağmen bu çalışmaların da bir faydası vardır elbette..</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Kişilerin kendilerini bu dünyaya iyice kaptırıp, mâneviyattan uzaklaşmalarını önler en azından!.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Bugün
bir kısım şeyhler, sizlere bazı gerçekleri anlatıp, idrak ettirip,
kendinizi bir takım zararlı şeylerden korumanıza vesile olmaktadır!</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Sizler, işin ne olduğunu öğrenmek, araştırmak isteyen heveslilersiniz.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Yapılacak
iş, bulunduğunuz yerde olabildiğince İslam Dini’nin, tasavvufun ne
olduğunu öğrenip, elden geldiğince ilim sahibi olarak benlikten
kurtulmaya gayret etmektir.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Nasibinizde varsa, samimi iseniz, amacınız bireysel çıkarlar değil de gerçekten sadece <strong>ALLAH`A ERMEK</strong> ise, günün birinde gerçekten konunun ehli olan bir veliyi karşınıza çıkartır Allah!.. Ve o zaman anlarsınız farkı!.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Öyle ise, dışarıdan, başka bir gruptan, bilmem kimlerden hiç farklı görmeyin kendinizi!..</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Hangi
isim altında olursa olsun, hiç bir tarikat mensubunu kendinizden küçük
ya da ayrı görmeyin!. Kim olursa olsun, öz kardeşiniz gibi ona
yardımcı olun!</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Kısacası, genelde bugünkü tarikat çalışmaları
"tasavvuftan bahseden iyi ahlak derneği çalışmalarından" başka bir şey
değildir!.. Ama elbette bunun istisnaları da mevcuttur, çok ender de
olsa!.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Olay bunun dışında, üstünde fazla bir şey değil!</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Evet...</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><strong>"Ölmeden evvel ölmek"</strong> denen iş kolay değildir!.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Ancak, "<strong>Ölmeden önce öldükten</strong>" sonra, <strong>"nefs</strong>"ini tanıyabilirsin!.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">"<strong>Ölmeden önce ölmek</strong>", denilen olayın <strong>ilmel yakini</strong>, daha önceki sohbetlerimizde geçtiği üzere, "<strong>Mülhime</strong>" denilen <strong>"nefs"</strong> mertebesinde; <strong>"nefs"</strong>in, ilham alır durumda kendini tanımaya başlamasının sonucunda oluşan teslimiyetin getirdiği hâldir.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Ve ondan sonra "<strong>ölmeden ölmek</strong>" denilen hâlin "<strong>ilmel yakîni</strong>" oluşur. Ondan sonra "<strong>Mutmainne</strong>" denilen, tatmine ulaşmış, yani, işin hakikatını yaşamakla tatmine ulaşmış <strong>"nefs"</strong> olur ki, onun adı "<strong>Veli</strong>"dir..</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Velâyetin de kemâl dereceleri var:</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">"<strong>Veli-i Mükemmel"</strong> var, "<strong>Veli-i Kâmil"</strong> var, "<strong>Veli-i Mukarreb"</strong> var!... Yüksek kemâlât dereceleri... Onlardan söz etmiyorum... Bunlar da "<strong>Ölmeden önce ölmek</strong>" denilen hâlin <strong>aynel yakîni</strong> ile gerçekleşir!.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">"<strong>Ölmeden önce ölmek</strong>" denen sırrın "<strong>hakk-el yakîni"</strong> ise ancak "<strong>mardiye nefs</strong>" kemâlinde gerçekleşir!. "<strong>FETH</strong>" hâli de bunun sonucudur!.. Bunun ehli de dünya üzerinde ancak onlarla sayılır!.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Yani,
ehline mutlak mânâda teslim olmadan, ölmeden evvel ölme hâli
kesinlikle gerçekleşmez. Teslim olma hâli de, ancak ve ancak, bu işin
bütün boyutlarını anlayıp bildikten sonra, bir milyon kişi içinden
çıkabilecek bir kişiye nasip olabilir.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Çünkü, her ne kadar sözde,
şartlanmalar atılacak, huylar atılacak, bedene sahip çıkma hâli
atılacak vs. diyorsak da, bunları fiiliyatta tatbik edebilecek
babayiğit çok azdır!. Lafını herkese konuşuruz, ama kendimize gelip
iğne dokunduğu zaman, cayır cayır bağırırız..</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Şimdi kıssadan hisse...</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Allah selâmet versin, iyi bilir, <strong>Mazhar</strong>`ın anlattığı çok güzel bir hikâye var. <strong>Mevlâna</strong>`dan naklen anlatır;</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Adamın biri görmüş sırtına dövme yaptırmışları, heveslenmiş, aslan dövmesi yaptırmağa gitmiş...</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">-Bana da, demiş, aslan dövmesi yap!..</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">-Peki, demiş dövmeci; benim mesleğim dövme yapmaktır.. Gel, otur dövmeyi yapayım..</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Dövmeci başlamış iğneyi batırmağa..</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">-Ayy! Ayy! diye başlamış bağırmağa adam...</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">-Ne yapıyorsun arkadaş; canım çok yanıyor!..</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">-Aslanın yelesini yapıyorum" demiş.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">-Aman, demiş, yelesini yapma, başka yerini yap!..</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Dövmeci başlamış bu sefer sırtının başka yerlerine iğneleri batırmağa.. Adam gene bağırmağa başlamış:</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><strong>"Ben vazgeçtim kardeşim, katlanamam bu aslanın acısına!.."</strong> demiş <strong>"Aslandan da vazgeçtim, dövmesinde de...</strong>"</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Adam çekmiş gitmiş!.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><strong>Şİmdi
o hesap, Mazhar’ın da dediği gibi, "vahdet" dövmesinin lafını çok
eder, sohbetlerini yaparız da; iğneler batmaya başladı mı, kaçımız
dövmecide kalır, o meçhuldür!.</strong></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Onun için, biz bugün ne
yapabiliyorsak, o canımız gibi bağlandığımız, tapındığımız nesnelerden
ne kadarcık kendimizi kurtarmaya çalışırsak, cehennemdeki alevimizi,
ateşimizi de o kadarcık azaltmış oluruz.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Zira bugün, bize o
kadarcık azap veren nesneler, ölüm ötesinde sayısız boyutlarıyla,
ebatlarıyla çok daha acı azaplar verecektir... Bunu böylece bilelim...</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Bugün bize azap veren her olay, gelecekte çok çok büyük boyutlarıyla yarın bize daha fazlasıyla verecek!.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><strong>* * *</strong></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">TARÎKAT ŞEYHE TESLİMİYETTİR </span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">İşte
bu sebepledir ki, bu incelikleri kavramış olan geçmişteki pekçok
hakikata ermiş zâtlar, "Tasavvuf" denilen öğretiyi oluşturmuşlardır.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">"Eğer,
varsayımın olan varlığından, benliğinden tümüyle kurtularak "nefs"ini
tanımak istiyorsan, teslim ol; kendinden kurtul, Allah`a er!."
demişlerdir..</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">"Ölmeden evvel ölmek" olayının gerçekleşmesi, mutlak
mânâda Allah`a teslim olmana bağlıdır!. Daha doğrusu, Allah`a teslim
olduğunu fark etmene bağlıdır.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Hakiki mânâda tarikata girmekten murad, "teslim" olmaktır!..</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">"Ben
geldim, Şeyhim!.. Ben seni şeyh kabul ettim, sana bağlandım!... Bana
dua ver, zikir ver, oruç ver vs... Ben de bunları yapayım" demek, teslim
olmak değildir!.</span></span><br />
<br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Bir şeyhin sözümona yüzbin dervişi
vardır; ama bir tane bile, gerçek anlamıyla bağlısı, yani Allah`a ermeyi
kesin kafasına koymuş ve bunun için her şeyi göze almış dervişi
yoktur!.</span></span><br />
<br />
<br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Tam yeri geldi, Hacı Bayram Veli’nin bir hikayesini anlatalım:</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Şeyh Hacı Bayram Veli`ye derviş olanlardan vergi alınmıyor...</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">O devirdeki kural bu!.. Zamanın padişahının Ona olan saygısından koyduğu bir kural..</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Önüne gelen de bu nedenle Şeyh Hacı Bayram`dan el alıp, derviş oluyor!..</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Gün
geliyor, Ankara civarında kırk bin kişi Hacı Bayram Veli`ye derviş
oluyor, ki artık o civarlardan vergi alınması diye bir olay söz konusu
değil..</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Şikâyetler ulaşınca Padişaha, o da haber yollatıyor:</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">-Efendim,
şeyhim, durum böyle böyle!. Hakikaten bunlar dervişleriniz ise hüküm,
câridir, vergi alınmayacak!. Ancak bunlar gerçekten sizin müridleriniz
mi?...</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">"Ben size bildirirm, neticeyi" diyor Şeyh Hacı Bayram ve ilan ediyor:</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">-Benim bütün dervişlerim falanca gün Ankara ovasında toplansın!..</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Büyük bir çadır kuruluyor, kazanlar kaynıyor, yemekler pişiriliyor...ilâhiler, dualar, zikirler...</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">En sonunda, Hacı Bayram Veli çıkıyor ortaya.. Diyor ki :</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">-Kim gerçekten bana teslim olmuşsa, dervişimse gelsin, ben onu kesip, kurban edeceğim Allah`a; ve Allah`a ulaşacak!.....</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Gerçek
derviş, geçici dünya menfaatini şeyhinden sormaz!. Sorarsa, o daha
derviş olmamıştır!. Çünkü tasavvufa girmenin amacı dünya çıkarları ya da
siyaseti değildir!.. Zira Şeyhe teslimiyetin tek bir amacı vardır, o
da Allah`a ermek!.</span></span><br />
<br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Bu amacın dışında ki her amaç, gerçek gayesine ortak koşmaktır; ki bu da onun yolunu kesmekten başka bir sonuç getirmez.</span></span><br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">^Bilincin Arınışı - Sunu<strong>^</strong></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Biz
bu bilgileri, tasavvufa eğilimi olan kişilerin, konu hakkında genel
bilgisi olsun; tanıdıkları kâmillerden bu işin ötesindeki, yazmadığımız
sırları öğrenmelerine basamak teşkil etsin; diye kaleme aldık.. Ehil
olan mürşidi kâmilleri bulan, bunların gerisini de ondan talebeder...
Bizden ancak bu kadarı!.</span></span><br />
<br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><strong> ^Gavsiye Açıklaması – </strong><strong>Nakşıbendî Likte Vahdet Görüşü </strong><strong> </strong></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><strong>^</strong></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><strong> </strong>"Şu yol ki Allah`dan kula gider, cümle saadet içinde saadettir. O yol ki kuldan Allah`a gider, cümle dalâlet içinde dalâlettir."</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Sâlikin mürşid sohbetine ihtiyacı bu yüzdendir. Başkaca istikâmetini tâyin edemez.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">^Cuma Sohbetleri - Son Fasıl^</span></span><br />
<br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Bir lâf dolaşıyor ortada anlamı saptırılarak; “<em>Mürşidi olmayanın mürşidi şeytandır</em>”</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><strong>Evet, doğru!. Ancak Mürşid, KURÂN dır!..</strong></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><strong>Eğer
mürşidin Kurân değilse öyle! Mürşid demek; Aydınlatan demek… Yani,
seni aydınlatan bilgi kaynağı Kurân değilse, sen vehmine, hayâline,
kendi zannında tasavvurunda yarattıklarına tâbi olursun. </strong></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><strong>Bunun sonucunda da, gerekenleri yapmadığın için helâk olursun, demektir bunun manâsı.</strong></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Biz, <strong>Kurân</strong>’dan öğrendiklerimizin anlayabildiğimiz kadarını sizlerle paylaşırız.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">“<strong>Biz</strong>” dediğim kim?. Kendini merakı dolayısıyla bu konuya vermiş, bu konuda bir takım çalışmalar yapan kişiler, “biz”!.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Okyanus Ötesinden 1 - 7 Şubat 1998</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Tarikata girip şeyhe bağlanma ilgili bir soru vardı, şimdi cevabını veriyorum..</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">“Tarikata
girip şeyhe bağlanma” denen olay bugünkü uygulamada görülen taklitçi
zihniyet uygulaması değildir!..... “Şeyhe bağlanmak” demek şudur:</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Orijinal adı şeyhin, "<strong>mürşid</strong>"dir... Bu kelimenin anlamı ise, "<strong>aydınlatan"</strong> demektir!...<strong> Aydınlanma</strong> ise, asla taklit ile olmayıp, <strong>yalnızca tahkik ile gerçekleşir...</strong></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">“Kişinin
bir mürşide bağlanması” demek, o kişinin kendisini aydınlatacak bir
fâniyi bulup, onun kendisine tutacağı ilim ışığına perdesini kapatmaması
demektir... “<strong>Mürşide bağlanmak</strong>”, ilme bağlanmaktır,
orijinal anlamıyla; ki, ilmin elde edilmesi de ancak, araştırma,
soruşturma, hakikatı arayıp bulma şeklinde gerçekleşir...</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Bugünkü
tarikat uygulamalarıyla, gerçek mürşid - tâlip uygulamasının isim
benzerliğinden başka uyar tarafı yoktur kanaatime göre!...</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Teslimiyet,
körü körüne denileni yap diye anlaşılıyor ki günümüzde, bana göre bu
anlayış da yanlıştır... İnsan beynini, aklını, en geniş şekilde
kullanarak ancak hedefine varabilir...</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">“<strong>Teslimiyet”</strong>
demek; kişinin kendisini İLME, İRFANA teslim etmesi demektir...
Ayakkabı boyayıp, havlu tutmak demek değil; anlayışındayım... bilmem
yeterince açıklayabildim mi?...</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><strong>Ruh İnsan Cin</strong></span></span><br />
<br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><strong>GERÇEK böyleyken; tasavvuf ehli olduğunu söyleyen sayısız insan ve onların süper mürşidleri SİGARA içmeden duramamaktadırlar!.. </strong></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><strong>Bir SİGARAya karşı nefis mücahedesi olmayan kişi, nerede kaldı, daha hassas konularda mücahede yapacak ve veli olacaktır...</strong></span></span><br />
<br />
<br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><strong>Sistemin Seslenişi 1 – Uyarılmadınız mı</strong></span></span><br />
<br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><strong>Mürşid</strong><strong> yok ortada ve bir mürşide bağlı nefis terbiyesi yapılmıyor!..</strong> Herkes bu bilgileri kendine göre yorumlıyarak kendine bir yol çiziyor ve olabildiğince kötülüklerden uzak kalmaya çalışıyor!.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><strong>Mürşid</strong><strong>e bağlanmak, Yunus’un Taptuk’a bağlanışı gibi kimi zaman 40 yıla kadar varan nefis terbiyesini gerektiren bir iştir</strong>!. Mürşid yanında yatıp-kalkmadıkça, her dem onun terbiyesi altında nefsini terbiye etmedikçe; <strong>Muhammedî
ahlâk ile ahlâklanmadıkça; vermek ve paylaşmak için insanların içine
girmek her demlik fiilin haline gelmedikçe velâyet yolu açılmaz!.</strong></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><strong>Tasavvuf bilgisi edinmekle, evliya olunmaz</strong>!.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><em>Jiletle traş olunur; jiletle intihar edilir!.</em></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><strong>İnternetle
tasavvuf bilgisi edinilip Kur’ân sırlarına erme yoluna girilir;
internetle bedenselliğe dönük yaşam arkadaşı bulunur!.</strong></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Kendinizi
aldatmayın!. Boyut değiştirme günü gelmeden boyut değiştirmiş gibi
gerçekleri idrak edin ki; telafisi mümkün olmayan sükûtu hayâle
uğramıyasınız!...</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><strong>O demde ne paranız fayda eder ne de
bedensellikten doğan yakınlıklarınız!... Ne sizi evliya sanıp karşınızda
elpençe divan duran dostlarınız!.. Lûtfen iyi idrak edin!.</strong></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Dostlarım...</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><strong>Vahdet
ve vahdete dayalı olarak anlatılan tüm veriler kesin gerçek olmasına
rağmen, nefis terbiyesinden geçmeyen kişiler için bu bilgiler
deccallaşma(!) aşısı olabilir!. 18 veya 58’inde farketmez, nefs
terbiyesi görmemiş kişiler, “ALLAH” ve SİSTEMİNİ kavrıyamadıkları için;
tanrı kavramından kurtulma bilgisiyle birlikte bedenselliğin ve
firavunluğun göbeğine düşüp, tasavvuf bilgileriyle kendilerini
avutmalarına karşın, deccallaşmanın zirvesini yaşayabilirler.</strong></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><strong>Allah için yaşayan bedensel çıkarlarını düşünmez!.</strong></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><strong>“Sonradan görme”!</strong></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Genelde,
bu konuda yeterli terbiye görmemeleri dolayısıyla, kendini, bulunduğu
ortamda gereksiz yere öne çıkartma; belirgin bir konumda kendisini
kabul ettirme arzusundan kaynaklanır!… Çevrelerindekilerin kendisine
saygı gösterip, pâye verip; karşısında el pençe divan durmalarını
amaçlar… Eline hasbelkader geçen nesne ile “Büyük adam” olduğunu kabul
ettirmek ister!.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><strong>“Sonradan görme”</strong>yi kısaca
özetlemek gerekirse; aralarında bulunduğu insanların kendisine
hayranlık duymalarını sağlamak amacıyla, onların seviyelerinin üstünde
olacak şekilde, elindekileri ortaya koyarak aralarında sivrilmek
amacını güdenler, diyebiliriz.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Paranın <strong>“sonradan görme</strong>”si olduğu gibi; bilginin de “<strong>sonradan görme</strong>”si vardır!.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><strong>Tasavvufun da “sonradan görme”si vardır!.</strong></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Tasavvufun “<strong>sonradan görme</strong>”si, görgü ve kültürden yoksun yoksulun tek nesilde multi milyarder olması gibi; kişinin <strong>seyrisülûk</strong>tan geçmeden yâni “<strong>nefs terbiyesi</strong>” görmeden “<strong>mülhime</strong>” bilgisini elde etmesi ile meydana gelir!.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Tasavvufta olayın temeli, kişinin bir mürşit elinde “nefs terbiyesi” görmesi esasına dayanır.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Her mürşidin yetiştiği bir yol vardır. O yolun esaslarına göre, kendisine teslim olan kişiyi, <strong>tekkede olabildiğince yanında yaşatarak, </strong>terbiye eder… Oturup kalkmasından, konuşmasına, yeme-içmesine, insan ilişkilerinde konuşma adâbına kadar!.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Bir mürşidin nasıl davranıp neler öğreteceği, konuyla ilgili kitaplarda detaylı bir şekilde vardır.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><strong>Bu
terbiyeyi almış biri, daha “levvâme nefs” mertebesine ulaştığında,
dedikoduyu, gıybeti, çekiştirmeyi; başkalarının arkasından konuşmayı,
insanları maddi veya mânevi beklentileri uğruna istismar etmeyi, baş
olma arzusunu, insanlara hakaret etme hâllerini geride bırakır.</strong></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Bu, ister yakınları ister uzaktakileri olsun herkese karşı böyledir.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">“<strong>Mülhime nefs</strong>”
mertebesinin ilmine ulaşıp bunu yaşamlarında hazmetmeye
başladıklarında ise; insanlara büyüklük taslayıp, başkalarının
arkalarından konuşup, onları birilerine, ne gerekçeyle olursa olsun
gammazlamak veya onların dedikodularını yapmak yerine; tüm insanlara
hizmetçi olurlar, ellerinden geldiğince.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Çünkü, <strong>bu anlayıştakine göre, karşısındaki Hak’kın varlığıdır ve ona hizmet Hak’ka hizmettir!. Hakkında konuştuğun Hak’tır!.</strong></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Ne çare ki, gerçek anlamda, “<strong>tarîkat</strong>” terbiyesi, Türkiye’de uzun yıllar önce son bulmuştur!. Günümüzde devam eden, çoğunlukla ismi ve resmidir tarikatın!.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Günümüzde, “<strong>nefs terbiyesi</strong>”ne dayanan bir tarîkat sistemi, benim görüş alanım içinde yoktur!.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">İnsanları
kötü yollara gitmekten koruyan, âhiret korkusu, tanrı korkusu ve
cennet talebine dönük; tarîkat ismi taşıyan birçok topluluklar
mevcuttur.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">İşte bu realite dolayısıyla da, meraklı ve arzulu fakat kendisine hazım sağlayacak alt yapısı olmayan insanlar; gerçek “<strong>nefs terbiyesi” </strong>almadıkları için; yazıtlara veya ilim ehlinin sohbetlerine dayanarak, mevcut “<strong>emmâre nefs</strong>” bilinci üstüne, “<strong>mülhime bilgisi</strong>” giydirerek, “<strong>tasavvuf sonradan görmelerine</strong>” dönüşmektedirler!.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">“<strong>Sonradan görme zenginlerin</strong>” katıldıkları sosyetik ortamlardan yılların “asil sosyete ehlinin” uzaklaşması gibi; “<strong>tasavvuf sonradan görmelerinin</strong>” öne çıktığı toplumlarda da “<strong>gerçek sûfîler</strong>” toplum içinden uzaklaşıp, ötelerden “<strong>seyr</strong>”lerine devam etmektedirler.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">“Ben şunları yaptım da karşılığını alama<strong><em>dım</em></strong>” diye sızlanan insan; yapması gereken en önemli ve önde gelen iş olan, <strong>emmâre “ben”inden</strong> kurtulamamıştır ki; “<strong>levvâme</strong>” bilincinden “<strong>mülhime</strong>“ bilincine geçmiş olsun!. Üstelik kâh kendini hak görür, kâh daha da ötesi!!!.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Ama bir hâl gelince de, sızlanmaya başlar gerçek mertebesinden… “Ben saçımı başımı ağart<strong><em>tım</em></strong>, saçımı süpürge yap<strong><em>tım</em></strong>, bunca yıl bu yola emek ver<em>dim </em>vs. vs….”</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Kâh “<strong>ene’l Hak</strong>”
der, her şeyi kendi cüppesi içine alır; bir an sonra döner yetmiş yedi
milleti hedef tahtası yapıp; onların dillendirmedik kusurlarını
bırakmaz kendisine göre!. Hepsini yerin dibine sokar!…</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">İnsanları batırarak kendisini tek mâbud haline getirir!. Yamyamlığı meslek edinir!.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Gerçek “<strong>mülhime bilincinde</strong>” olan, işinin, eşinin, aşının hakkını verir… Eline aldığı her şeyi en mükemmel şekilde “<strong>Allah’ın kendisine emaneti</strong>” görerek, yapar…</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><strong>Erkek ise, erkekliğinin eşine karşı tam hakkını verir… Kadın ise, eşine ve yuvasına karşı kadınlığının tam hakkını verir.</strong> Bunu yapmadan, BEN YALNIZCA ALLAH’A YÖNELDİM DEMEK, HAYÂLİNDEKİ TANRISINA TAPINMAKTAN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Hanımında veya beyinde veya çocuğunda ya da yakın arkadaşlarında Hak’kı göremeyip; onlara, isimleri perdesince davranmak, <strong>perdeliliğin</strong> açık itirafıdır!.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Yaşamı, yemek-içmek ve seks üzere kurulmuş; gününün çoğu, bunları düşünerek, bunların daha iyisini araştırarak geçen insan, “<strong>Sâfiye</strong>” mertebesinden söz etse; ya da “<strong>Mardiyye</strong>” bilgisinden dem vursa da, “<strong>Emmâre</strong>”den milim ileri gitmemiştir!.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">“<strong>Mülhime</strong>” bilgisine bürünmüş “<strong>emmâre</strong>”nin; “<strong>levvâme</strong>”si de hemen hiç görülmemiştir neredeyse!.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Zira, “<strong>Mülhime bilgisi</strong>” onun Deccalı olmuş; “<strong>emmâre</strong>”sindeki <strong>Deccal cenneti</strong>ni tercih etmiştir!.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Deccal,
bireyin bilincinde açığa çıkar!. Deccal, bireyin karşısına çıkar!.
Deccal, bir ülkede toplumun karşısına çıkar!. Deccal, tüm dünyanın
karşısına çıkar!.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Nasıl ki bireyin, eceli; toplumların, ülkelerin eceli, dünyanın eceli varsa; Deccal konusu da öyledir!.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><strong>Deccal</strong> kelimesini “<strong>Deccâliyet</strong>” olarak anlamak gerekir.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">İşlevi, <strong>“akı kara”,</strong> <strong>“doğruyu yanlış”, “cenneti cehennem”</strong> göstermektir!. Kısacası <strong>“deccâliyet”, her gerçeği saptırma, olduğunun aksine gösterme ve kabul ettirme işlevidir’!.</strong></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Birey açısından, Deccal’ın en önemli açığa çıkışı da, kişideki “mülhime bilgisi” sırasında açığa çıkışıdır.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Eğer kişi, <strong>“nefs terbiyesinden</strong>” geçmemiş ise<strong>; vehim, deccâliyete destek vererek, kişinin nefsinin firavunlaşmasına yol açar!.</strong> Sonucu da ebeden perdeliliktir!.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">İşte saydığımız bu durumlar, bildiklerimiz kadarıyla, “<strong>tasavvuf sonradan görme</strong>”liğinin ana sebeplerini teşkil eder.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><strong>Muhakkik</strong>, sistemi “<strong>oku</strong>”yarak, o güne kadar söylenmemişleri dillendirir; <strong>mukallit</strong>, o güne kadar söylenmişlerin dedikodusuyla ömür tüketir!.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><strong>Herkes lâyığını bulacaktır!.</strong></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Not: Kimse bu yazıyı üzerine alınmasın…. Bu yazı aynaya bakılarak yazılmıştır.</span></span><br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><strong>TECELLİYAT - GÖZDEN ÖZE - 2</strong></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Muhterem kişi,</span></span><br />
<br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Eğer, kendi kendine bir şeyler yapamıyorsan, bir bileni, bir öze ermişi ara!...</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Çeşme senin ayağına gelmez, susadıysan, sen çeşmeyi ara ve ona git!.. O sana yol gösterir!.</span></span><br />
<br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">"<strong>BİZ DÜNYANIN SEMÂSINI YILDIZLARLA DONATTIK VE BÜTÜN ŞEYTANLARDAN KORUDUK.</strong>" (37-6/7)</span></span><br />
<br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Bilenler, öze ermişler, gökteki yıldızlar misâlidir... Tefekkür semâsının yıldızlarıdır onlar!..</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Onlar
artık şeytanlardan, bütün menfaat duygularından, kötü düşüncelerden
sıyrılmış, cinlerin dahi ulaşamayacağı mertebelere yerleşmişlerdir.
Allah dostlarından, korunmuşlardan olmuşlardır.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Artık sen, onlardan biriyle yolunu doğrult.!</span></span><br />
<br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">"<strong>YILDIZLA ONLAR HİDÂYET BULURLAR</strong>." (16-16)</span></span><br />
<br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Duymadın mı <strong>Efendimiz</strong>in sözünü;</span></span><br />
<br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">«<strong>Ashabım gökteki yıldızlar misâlidir; hangisine uyarsanız hidayeti bulursunuz!.</strong>»</span></span><br />
<br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">buyurduğunu.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Öyle ise, sen, o gerçek yolu kendin bulamıyorsan, bu yıldızlarla bul. Onlardan sual et bilmediklerini.</span></span><br />
<br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Rehberin, Efendimiz; <strong>MÜRŞİDİN, KUR`ÂN</strong>, râbıtan, Zât-ı Hak olsun!..</span></span><br />
<br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Bil ki; hiç bir fanî, mürşid olamaz ve değildir!..</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">O kişilerin her biri, en ziyade, Efendimizin vârisleridir.... Vârislere ise, ancak o kişilikde olanlar kalabilir. Öyle ise;</span></span><br />
<br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">"<strong>RASÛLÜN ÜZERİNDE TEBLİĞDEN BAŞKA VAZİFE YOKTUR</strong>."(5-99)</span></span><br />
<br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Âyetinde
bulunduğu gibi; -ki bu gerçeği Muhyiddini A`rabî (selâm ona) de Fusus
nâm kitabında belirtmiştir- sadece tebliğciden, ikaz ediciden,
müjdeleyiciden, şahitten başka bir şey değilken; kimin haddinedir ,
şeyhlik, mürşidlik iddiasına kalkışmak!..</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Kur`ân`da, kendisine
"mürşid" diye hitap edilmemiş; "mürşidim dememiş" Efendimiz önümüzde
dururken; bazı kişilerin böyle bir davaya kalkışmaları, elbette ki, bir
hikmettir!..</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Ne hayrettir, ve ne hikmettir, ki daha "nefs"lerini tanımamış; sigarayı bile terkedememiş kişiler, <strong>GERÇEK</strong> <strong>MÜRŞİD KUR`ÂN</strong>`ın, vasfını üzerlerine alıyor, kendilerini O`nun yerine koyuyorlar!..</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Bir zaman ki, baykuşlar güneşi târif ediyor!.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Fakat, şurası bilinsin ki, vakit tamam olmuş, yolların birleşmesi zamanı gelmiştir!..</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Yakın bir zamanda, «<strong>YA EYYÜHEL MÜDDESİR</strong>» âyetinin işaret ettiği tecellinin örtüsü kaldırılacak, iddia sahibi kişiler, kendilerini tanıyacaklardır.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Bize müsaade, ancak bu kadardır bugün için!. Rab gerçeği ortaya çıkartıcıdır.</span></span><br />
<br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Muhterem kişi,</span></span><br />
<br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">İşte bütün bunlardan dolayıdır ki; bilenleri, öze ermişleri bul ve onlardan sor; fakat kimseye bağlanma!..</span></span><br />
<br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Efendimiz, <strong>Hz. Muhammed Aleyhisselâm</strong>`ı, Efendi bil kendine; bağlan O`nun ruhâniyetine, <strong>MÜRŞİDİN, KUR`ÂN</strong>; <strong>Dostun</strong> da "<strong>ALLAH</strong>" olsun!</span></span><br />
<br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Bil ki veren, verdirten hep <strong>O</strong>`dur!.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Rab
diler bir şey verirse, kimse mâni olamaz... Rab sana bir şeyi nasip
etmedi ise de, bütün yaratılmışlar bir araya gelse onu sana veremezler!.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Eğer
verir derlerse, zaten o nasibindedir de ondan deriz... Vermem de
deselerdi, o gene seni bulacaktı!. Çünkü, her verilen şey dahi, bir
tecellî olduğu için; sende zuhur edecek tecelliler tamama ermeden, sen
ölmezsin. Artık idrake çalış bunu!</span></span><br />
<br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><strong>TEK`İN SEYRİ - SUNU</strong></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Biz
bu bilgileri, tasavvufa eğilimi olan kişilerin, konu hakkında genel
bilgisi olsun; tanıdıkları kâmillerden bu işin ötesindeki, yazmadığımız
sırları öğrenmelerine basamak teşkil etsin; diye kaleme aldık.. Ehil
olan mürşidi kâmilleri bulan, bunların gerisini de ondan talebeder...
Bizden ancak bu kadarı!.</span></span><br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><strong>KURAN`I KERİM TEFSİRİ Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır</strong></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><strong> </strong></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><strong>31 LOKMAN</strong></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><strong> </strong><strong>20;</strong>
Görmediniz mi ki, Allah göklerde ve yerde ne varsa hepsini sizin
hizmetinize vermiş, gizli ve açık olarak nimetlerini üzerinize
yaymıştır. Bununla beraber insanlar içinde kimi de var ki, ne bir ilme,
ne bir mürşide ve ne aydınlatıcı bir kitaba dayanmaksızın Allah
hakkında mücadele ediyor.</span></span><br />
<br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><strong>21;</strong> Onlara:
"Allah`ın indirdiğine tabi olun!"dendiği zaman: "Hayır, biz atalarımızı
neyin üzerinde bulduksa, onun ardınca gideriz." diyorlar. Ya şeytan
onları cehennnem azabına çağırıyor idiyse de mi onlara uyacaklar?</span></span><br />
<br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Nazarî
düşüncelere gelince, bunda da insanın yaratılışına çoğunlukla hata
isabet ettiği muhakkaktır. Dolayısıyla akıl, bir yol göstericiye, bir
mürşide muhtaçdır. En yüksek mürşid ise Allah kelâmıyla peygamberlerin
irşadıdır. Ve gerçekte akıl ve basiret gözünde Kur`ân âyetleri, madde
gözünde güneş ışığı yerindedir. Güneşin ışığına nur denildiği gibi
Kur`ân`a da nur denilmesi daha önceliklidir. Ve işte bununla "Allah`a
Peygamberine ve indirdiğimiz, o nura(Kur`âna) inanın" (Teğabün, 64/8),
"Şüphesiz size Rabbinizden kesin bir delil geldi ve size apaçık bir nur
indirdik." (Nisâ, 4/174) âyetlerinin mânâsı ortaya çıkar.</span></span><br />
<br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Bu
bakımdan, Peygamberin açıklamasının, güneşin ışığından daha kuvvetli
olduğu ortaya çıkınca, onun kutsal nefsinin, nurlulukta güneşten daha
yüksek olması gerekir. Nitekim Allah Teâlâ "Onların içinde bir çerağ
(güneş) ve nurlu bir ay yarattı." (Furkan, 25/61) diye güneşi yalnızca
bir çerağ (kandil) olmakla vasıflandırdığı halde, Resul-i Ekrem Muhammed
Mustafa (s.a.v)`yı da "Nurlu bir kandil" (Ahzab, 33/46) diye
sıfatlandırmıştır. Demek ki âlemde bulunan cisimlerden güneşin diğer bir
cisimden faydalanmaksızın başkalarına nur vermesi özelliği,
peygamberde daha kuvvetlidir. Peygamberlik nuru, diğer beşerî
şahıslardan istifade etmeksizin diğerlerine nur verir. Fakat güneşin
gökyüzündeki diğer kuvvetlerle alakası yok olmadığı gibi, şu da aklî ve
naklî delillerle bilinmektedir ki, peygamberlerin ruhlarında meydana
gelen nurlar dahi meleklerin ruhlarında meydana gelen nurlar ile
ilgilidir. Nitekim: "Allah melekleri ruh ile, kullarından istediği
kimseye kendinden bir vahiy ile gönderir" (Nahl, 16/2), "Onu,
Ruhu`l-Emin, senin kalbine indirdi." (Şuarâ, 26/193), "De ki: Onu
Ruhu`l-Kudüs, Rabbinin katından hak ile indirdi." (Nahl, 16/102), "O
vahyedilenden başkası değildir. Çünkü onu kuvvetlinin kuvvetlisi
Cebrail öğretti." (Necm, 52/4-5) buyurulmuştur.</span></span><br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><strong>Akıl ve İman - "ŞEYTAN" CİNLER NİÇİN INSANA DÜŞMANDIR?!</strong></span></span><br />
<br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><strong>İnsanın
kendindeki üstün özellikleri keşfetmesi; ancak "ALLAH" varlığıyla
mevcut olduğunu" anlamasından ve özündeki "ALLAH"ı keşfetmesinden
geçer!...</strong></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><strong>ŞEYTAN denen cinler ise, insanı
özündeki "ALLAH"ı keşfetmekten perdelerler; ve insanın kendini madde
bedenden ibaret bir varlık olarak, bir hayvan türü olarak
kabullendirmeye çalışırlar...</strong></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><strong>"ŞEYTAN" lâkabıyla
bilinen cin neslinin insana verdiği en büyük zarar, onu ÖZÜNDEKİ
"ALLAH"ı keşfetmekten alakoymak; ve bu yolda ona ulaşan bilgilere karşı
perdelemektir!</strong></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Şunu kesinlikle bilelim ki, fiiler sahasında, davranışların ve yapıların kuralları, kanunları geçerlidir.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Nasıl
ki yeterli gıda almadığın zaman, vücudun enerjisiz kalırsa; aynı
şekilde, namaz zikir, oruç gibi çalışmalar yapılmadığı zaman da <strong>ruh</strong> yani dalga(wave) beden enerjisiz kalır!... Bu bedenin kanunudur!...</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Beden
kanunu, deyince yalnızca şu andaki madde biyolojik bedeni
algılamayın...ister madde, ister maddeötesi dalga(wave)-ruh beden!.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Yani senin, her halukarda bir madde beden yapın var!..ister bu dünyada ister bunun ötesinde...</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Bugün için beş duyuna <strong>GÖRE,</strong> sadece bu bedenine <strong>"madde"</strong> diyoruz ama; yarın o dalga(wave) ortama geçince, "<strong>o dalga(wave) bedenine de madde beden"</strong> diyeceksin!...</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Zira o ortamın şartlarına ve <strong>algılama organlarına göre</strong>, o beden de yine <strong>"bir tür madde"</strong> bedendir.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><strong>Dolayısıyle, senin madde bedenin sonsuza kadar ortadan kalkmaz!.</strong></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Bu yüzdendir ki, <strong>madde bedenle yapman gereken çalışmaları, şu andan, ölüm gerçekleşene kadar, yapmak zorundasın!.</strong></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Ne
zaman beyin ortadan kalkar bu ölüm denen olayla birlikte, ondan sonra
zaten bu çalışmalar da biter; böylece ruha yeni enerji ve ilim yükleme
olayıda sona erer.. Ruh artık, o güne kadar yüklenmişiyle başbaşa
kalır.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Burada çok önemli bir nokta var... Dikkat edin!..</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Eğer
hakikat bilincini taşıyan madde bedenin, o bilinci taşıyacak
dalga(wave) bedeni, yani ruh gücünü dünyadayken elde edememişse; vay
haline!.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Zira ruh bedenin, bu enerjiden yoksun kaldığı için,
güçsüz bir hal ile son derece güçlü bambaşka varlıkların ortamına
gidecektir!.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Yani, şu anda sen hakikat bilincini ruhuna yükledin
ama maddi çalışmalar yapmadın, namaz, oruç, zikir, hac gibi...
Dolayısıyla da bunların sağlayacağı enerjiden de mahrum kaldın!...</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">O
ortamdaki şartlar içinde, mevcut olan yüklenmiş tüm bilgiler, kendini
tüketip gidecektir; çünkü o ilmi değerlendirecek yeterli enerjin
yok!... Hakikate dair bildiğin bilgilerin hepsi de, güneşin altındaki
buzdan heykelin yavaş yavaş eriyip buhar olması gibi eriyip buhar
olacaktır... Sana öbür tarafta bir yararı olmayacaktır.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><strong>CİNLERİN de sahip oldukları "mülhime irfanı";</strong> aynen <strong>"mülhime"</strong>den <strong>"emmare"ye</strong> dönmüş kişilerin hakikate dair irfanının bir süre sonra kayboluşu gibi, <strong>cehennem ortamında yok olup gidecektir</strong>...</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">İşte bunun basit misâli...</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Şu
anda hakikate dair bilgilere sahipsin, ama giriyorsun öyle bir
toplumun içine ki, kavga gürültü, üstünde yoğun baskılar; ve o fiiller
devamlı sürüp gidiyor... Derken yavaş yavaş sendeki o hakikat bilinci,
azalıp hafifliyor; ve nihayet o ortama kendini kaptırıp; oranın bir
bireyi gibi davranışlar ortaya koymaya başlıyorsun!.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">İşte aynı
şekilde, öbür dünyada, yani ikinci bedenle yaşamda, eğer bu hakikat
bilincini taşıyabilecek düzeyde bir enerji potansiyeline sahip değilse
ruh bedenin; içine gideceği ortamda ister istemez karşılaşacağı şartlar
altında, o hakikat bilgisi yavaş yavaş kaybolup silinecek; neticede,
azap verecek olan bir ortamın yaşamı seni kuşatacaktır.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">İşin bu yanlarına, yani <strong>mârifetullaha</strong> <strong>dayanan bu sırlarına</strong> vakıf olmayan gerek tarikat ve gerekse hakikat ehli olduklarını kabullenen kişiler; o hissettikleri halin veya <strong>saptırıcı fikirler ilham eden cinnin etkisi altında, yapılması zorunlu çalışmaları ihmal ederler.</strong></span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">İşte
bu ihmal, onların öbür tarafta pek çok şeyleri yitirmelerine; ve
bildiklerinin gereğini yaşayamamalarına yol açar, ruhlarındaki güç
yetersizliği dolayısıyla!.işte işin bütün püf noktası buradadır.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">İşte ister Hz. <strong>Rasûlullah</strong> olsun; ister <strong>Muhyiddin A`rabi</strong> olsun, ister <strong>Abdulkadir Geylâni</strong> olsun; <strong>üst düzey marifete ermiş </strong>kim olursa olsun, çalışmalarına devam etmelerinin kökeninde bu sır yatar.</span></span><br />
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><strong>Hakikati
bilmenin getirdiği sarhoşluk ya da cinlerin bilincine yolladığı
saptırıcı fikirler, mesajlar eğer seni bir takım çalışmaları yapmaktan
alakoyuyorsa, bu hakikat bilgisi senin için yaralı değil zararlı
oluyordur!.</strong></span></span><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhEWRvJK669r14Y3cker3EP_fNfBmPeHkzTlRmnmcz6Wpvl1nWJMMIvYUxD8MXD0tOCtIRnvaRUvweYIskO2O4ZF10_-8Tr8QMigsADekr4vmjEC4MdT5vkTHsGHggVzRpEyGcWPSp2voqQ/s1600/46875_10201659323347922_703937633_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhEWRvJK669r14Y3cker3EP_fNfBmPeHkzTlRmnmcz6Wpvl1nWJMMIvYUxD8MXD0tOCtIRnvaRUvweYIskO2O4ZF10_-8Tr8QMigsADekr4vmjEC4MdT5vkTHsGHggVzRpEyGcWPSp2voqQ/s400/46875_10201659323347922_703937633_n.jpg" width="345" /></a></span></span></div>
Mert Simyager Mehmet Cemhttp://www.blogger.com/profile/10199484262721156178noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-8618740371998387832.post-60211244057687855892015-06-11T05:18:00.001-07:002015-06-23T09:28:04.517-07:00Civalı Balıklar ve Vücudu Ağır Metallerden Arındırma<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Araştırmamızın başında balık ve civa ilişkisine ve hangi balıklarda yoğun bulunduğuna...</span></span></h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Ortalarında diğer civa
kaynakları ve civanın zararlarına</span><span style="font-size: small;">...</span></span></h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Sonunda ise vücudumuzu olabildiğince civadan hızlı arındırma konularıyla ile ilgili bilgiler
bulacaksınız.<br /><br />Eğer okuduklarından çeşitli sebeplerle rahatsız olup yazıyı bırakmak üzere kalırsanız en sona inip yorumumu okuyunuz lütfen.</span></span></h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">
Zehirli atıkların karıştığı deniz
suyunda biriken ağır metaller önce balıklara, daha sonra
insanlara geçiyor. Besin değeri çok yüksek olan ve doktorlar
haftada bir tüketilmesini önerdiği balıklardaki bu sorun, insan
sağlığını tehdit ediyor. </span></span></h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">
Hemen hemen her balıkta cıva
kalıntısı vardır. Birçok kişi için balık yemeleri nedenli
cıva riski bir sağlık sorunu yaratmaz. Fakat bazı balıklar daha
fazla cıva içermeleri nedeniyle sinir sistemine zarar verebilirler.
Cıva insanlar için çok zararlı bir ağır metalken balıkları
nerdeyse hiç etkilememektedir. Bunun nedeni de balıkların cıvayı
metil cıva olarak vücutlarında biriktirmeleridir.</span></span></h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">
<span style="font-size: large;">Civa Etkileri :</span> Sinir sistemi bozukluklarına sebep olabiliyor.</span></span></h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">
Beyin fonksiyonlarına, DNA ve kromozomlara zarar verebiliyor ve
bozulmalara yol açabiliyor. </span></span></h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">
Spermlere zarar verip, sakat
doğumlara ve düşüklere sebep olabiliyor. </span></span></h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">
Zehirlenme başta
olmak üzere, üreme bozuklukları ve öğrenme bozuklukları gibi
ciddi etkileri olabiliyor. </span></span></h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">
Ayrıca Alerjik reaksiyonlara, yorgunluğa ve baş ağrısına da
yol açabiliyor. </span></span></h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">
<span style="font-size: large;">Dr. Mehmet Öz</span> ''Civa kan dolaşımınıza girdiğinde direkt
olarak beyne gider ve sinir sisteminize saldırır. Arıtılmadığında
kalıcı nöropsikiyatrik beyin hasarına, çocuklarda öğrenme
bozukluklarına, bağışıklık sistemiyle ilgili hastalıklara ve
hatta kalpte problemlere yol açabilir. Civa, plütonyumdan sonra
ikinci en zehirli madde ve bu yüzden uzmanlar beslenmenizde
olabildiğince azaltmanızı tavsiye ediyor. ''</span></span></h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">
<u>İstanbul civarındaki balıkçılardan alınan farklı
türlere ait 30 farklı balık numunesini inceleyen yetkililer, çoğu
dip balığı olmak üzere 11 balık türünde kanserojen madde
tespit etti. </u></span></span></h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><u><span style="font-size: small;">
Midye, hamsi ve denizalasında (yerli somon) ise
sağlığa zararlı civa, kadmiyum, kurşun gibi 3 çeşit kanserojen
ağır metal saptandı. </span></u></span></h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><u><span style="font-size: small;">
Örneğin; hamside en fazla 0,3 olması gereken civa oranı 0,735,
en fazla 0,05 olması gereken kadmiyum oranı yüzde 0,196 ve en
fazla 0,3 olması gereken kurşun oranı yüzde 2,389 çıktı.
Analizlerde en çok kurşun oranının yüksek çıkması dikkat
çekti.</span></u></span></h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><u><span style="font-size: small;">
Uzmanlar, dip balıklarının ve özellikle midyelerin kesinlikle
tüketilmemesi gerektiğini söyledi. Dipteki çamurun kirliliğin en
son çökeldiği kısım olduğunu ifade eden uzmanlar, dipte
beslenen balıkların, besin maddeleriyle birlikte ağır metalleri
de bünyesinde biriktirdiklerini belirtti. </span></u></span></h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">
<u>Denizin yüz metrelik üst
kısmında yaşayan hamsi, istavrit, uskumru, palamut gibi göçmen
balıklara yüzey balığı, daha aşağıda bulunan mezgit, berlam,
kefal, levrek, lüfer, barbunya, kalkan gibi balıklara dip balığı
deniyor.</u></span></span></h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">
Toksik (zehirli) etkili ağır metal denince ilk başta kurşun,
kadmiyum, cıva geliyor. Bu maddeler balığı yiyince hemen
zehirlemiyor. Zaman içinde birikerek tesir ediyor çünkü ağır
metaller vücuttan kolay atılamıyor. Uzun süreli bir tedavi
gerektiriyor. </span></span></h2>
<h2 class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjMaIxVLFxWabKVwlGP_cRf3-oyaKaDo0sv2yKBUINVa11AL8Nh3OAi-Jpp1BBeYM5i6ZGzhe7AZJD4YtkM41MbqkBoiG8BiSzBUprPiMsgWk2mmAe0BK6Q_EHPVQt4XO-Cb7Zu0Z1ICa0Q/s1600/gold-fish-desktop-background-334747.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="175" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjMaIxVLFxWabKVwlGP_cRf3-oyaKaDo0sv2yKBUINVa11AL8Nh3OAi-Jpp1BBeYM5i6ZGzhe7AZJD4YtkM41MbqkBoiG8BiSzBUprPiMsgWk2mmAe0BK6Q_EHPVQt4XO-Cb7Zu0Z1ICa0Q/s200/gold-fish-desktop-background-334747.jpg" width="200" /></a></span></span></h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">
Körfezlerde kirlilik
Var! Marmara ve Boğaz da riskli</span></span></h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">
<span style="font-size: large;">Doç. Dr. Nuray Balkıs</span>'<u>ın verdiği bilgilere göre, Marmara ve
İstanbul Boğazı'nın tüm dip balıklarını yemek sakıncalı. </u></span></span></h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">
Karadeniz'de zaten kirlilikten dolayı 100-150 metreden derinlikte
balık kalmamış durumda. Akdeniz'de de özellikle körfezlerin
kirlilik oranı yüksek olduğu için buralarda tutulan balıkların
ağır metal oranı yüksek çıkıyor.</span></span></h2>
<ul>
<li><h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">
Doç. Dr. Nuray Balkıs'a göre, tuzlu su balığı gibi
lezzetli olmasa da nehir balıkları ve açık denizde kurulan balık
çiftliklerinde yetiştirilen somon, çupra gibi balıklar ağır
metal riski açısından değerlendirildiğinde daha sağlıklı
görünüyor. </span></span></h2>
</li>
</ul>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">
<span style="font-size: large;">Prof. Dr. Cem Gazioğlu </span>(Deniz Bilimleri ve
İşletmeciliği Enstitüsü’nden) “Sanayi bölgelerindeki dip
canlıların sağlık açısından tüketilmemesini öneriyoruz.</span></span></h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">
<u>Dipte yaşayan ve sofralarımıza giren balıklar, barbun, tekir,
dil balığı ve kalkan. Midye de yapısı itibarıyla endikatör bir
canlı, bir nevi sünger gibi işlev görüyor. Deniz suyunu içine
çekip sudaki maddeleri emiyor ve kalanını dışına püskürtüyor.” </u></span></span></h2>
<h2 class="western" style="font-weight: normal;">
<b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><span style="font-size: large;">Dr.
Murat Kınıkoğlu</span> uyarıyor: Levrekte de çok civa var. </span></span></b></h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">
Tüm dünyada, ucuz ve kokusunun hafif olması nedeniyle en çok
çiftlik üretimi yapılan balık çipura, ikincisi de somondur.
Çipuranın zararlı arachidonic acid seviyesi daha yüksektir. </span></span></h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">
<u>Ton balığı, köpek balığı, kılıç balığı, levrek gibi
büyük balıklar; küçük balıkları yedikleri için daha çok
civa içerirler. Bu balıkları yemekten kaçının.</u></span></span></h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">
<u>Civa dışında ikinci bir toksik madde de dioxin'dir. Pişirmeden
önce balığın derisini soyarak dioxin'den kurtulabilirsiniz.''</u></span></span></h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">
<span style="font-size: large;">“Cıva ve metilcıva nedir?”</span> Cıva çevrede doğal olarak
bulunur ve endüstriyel kirlenme ile de havaya salınabilir. Cıva
havadan aşağı düşer, akıntılar ve okyanuslarda birikebilir ve
suda metilcıvaya dönüşür. Balıklar suda avlanırken metilcıvayı
içlerine alırlar ve böylece balıklarda birikir. Balığın ne
yediğine bağlı olarak bazı tür balıklarda diğerlerinden daha
fazla birikir. Cıva düzeyinin değişken olmasının nedeni budur.
</span></span></h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">
Metilcıva miktarı yüksek olan balıkları düzenli olarak
tüketiyorsanız zamanla kanınızda birikebilir. Metilcıva vücuttan
doğal olarak atılır ancak düzeylerin belirgin bir biçimde
düşmesi bir yılı bulabilir. Böylece bir kadın hamile kalmadan
önce bile vücudunda cıva bulunabilir. Hamile kalmaya çalışan
kadınların da neden bazı tür balıkları yememeleri gerektiğinin
nedeni budur.
</span></span></h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">
“Her balıkta metilcıva var mı?” Hemen hemen her balık
türünde metilcıva kalıntısı vardır. Ancak, daha uzun yaşamış
daha büyük balıklar ve dipte yaşayanlarda en yüksek düzeylerde
metilcıva bulunur çünkü biriktirmek için daha fazla zamanları
ve daha rahat imkanları olmuştur. Büyük balıklar (kılıçbalığı,
köpekbalığı gibi) en büyük riski yaratırlar.
</span></span></h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">
Bunun için <span style="font-size: large;">Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) ile Çevre
Koruma Ajansı (EPA)</span> hamile olan, hamilelik planlayan, emziren
kadınlar ve küçük çocuklara düşük düzeyde cıva içeren
balıkları tüketmelerini ve bazı balıkları da hiç yememelerini
önermektedir.</span></span></h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">
Kadınlar ve küçük çocuklar, balık seçimi ve tüketimi için
şu 3 öneriye uyduklarında hem balık yemenin faydalarını
görebilir hem de cıvanın zararlı etkilerine maruziyeti azaltmış
olurlar.</span></span></h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">
</span></span></h2>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<ul>
<li><h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">
Daha düşük cıva düzeyleri de
genellikle kefalde bulunmuştur. Cıva düzeyi sardalya, istavrit,
izmarit gibi küçük balıklarda daha iri türlere göre bir miktar
daha az bulunmuştur.
</span></span></h2>
</li>
</ul>
</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">
Balıklar arasında en çok civa
seviyesine sahip olanlar, ton balığı (özellikle akorkinoz),
tilefish (bir çeşit levrek), kılıçbalığı, kral uskumru ve
köpek balığıdır.
</span></span></h2>
</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">
Yüzeyde yaşayan küçük balıklar
diğerlerine göre daha az civa içeriyorlar.</span></span></h2>
</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">
Büyük okyanus balıkları bol
miktarda ağır metal içerir. </span></span></h2>
<ul>
<li><h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><u>S</u><i><u>ardalya</u></i><u>
ve alabalığın </u><i><u>civa</u></i><u> oranı en düşük
balıklardan olduğu belirtiliyor. </u></span></span>
</h2>
</li>
</ul>
</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<ul>
<li><h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><u>Yani balık yiyeceksek olabildiğince
yüzey balığı olmasına temiz bölgelerden veya çiftliklerden
çıkarılmasına dikkat etmemiz gerekmektedir.</u></span></span></h2>
</li>
</ul>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">
<span style="font-size: large;">Dr. Suat
Arusan,</span> diş dolgusunda kullanılan cıvanın da insanları
zehirlediğini söyledi. Birçok hastalığın nedeninin vücuda
giren cıvadan kaynaklandığını belirtti.</span></span></h2>
</div>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">
Solunum yoluyla alınan cıvanın 18 yılda sadece yarısının
vücuttan atıldığını ifade eden Arusan, amalgam dolguyu
sökerken, önlem olarak bazı tedbirlerin alınması gerektiğine
vurgu yaptı.</span></span></h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">
Cıvanın vücutta hangi organda birikiyorsa, orada büyük
sıkıntılar oluşturduğunu ve bağışıklık sistemini olumsuz
etkilediğini söyledi.</span></span></h2>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><a href="https://www.blogger.com/null" name="c_lbContent"></a>Amalgam
dolguda bulunan cıva, en çok beynin hipofiz alanlarına çöküyor.
Bu da uyku bozuklukları, unutkanlık ve dikkat eksikliğine sebep
oluyor. Cıvanın vücuttan atılması ise 40 yılı bulabiliyor</span></span>
</h2>
</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><a href="https://www.blogger.com/null" name="c_lbContent5"></a>Amalgam
dolgu kutularının üzerindeki uyarı etiketlerinde 'sakat doğumlara
ve benzer üreme sistemi bozukluklarına neden olabileceği' açıkça
belirtilmektedir.</span></span>
</h2>
</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><a href="https://www.blogger.com/null" name="c_lbSpot"></a><a href="https://www.blogger.com/null" name="c_lbContent1"></a>
<span style="font-size: large;">Zararları :</span> Dr Suat Arusan Ve cıva, kimyasal yapısı itibariyle 22
derece oda sıcaklığı gibi düşük sıcaklıklarda bile
buharlaşma özelliğine sahipken; biz onu 37 derece ağız içi
sıcaklığına yerleştiririz. Böylece ağızda 1 mm 2 yüzey
alanına sahip bir amalgam varken akciğerlere çektiğiniz 1 m3
havada ortalama 17-36 mikrogram cıvaya maruz kalırsınız. Doku
girişkenliği özelliği çok yüksek olan cıva, kolaylıkla
akciğerlerden kana geçer. İşte burada cıvanın ikinci tehlikeli
özelliği devreye girer ki; ağır metaller kanda serbest formda
uzun süre kalamaz. Karaciğer ve böbreğin de bağlayıp atamadığı
cıva hızlı biçimde doku ve organlara sızar ve burada hasarlara
neden olur.</span></span></h2>
</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><a href="https://www.blogger.com/null" name="c_lbContent2"></a>Ayrıca
anksiyete, kaygı-endişe bozukluğu, panik bozukluk, nevrotik
sorunlar, uyku bozuklukları, migren, kronik başağrıları, vertigo
ve depresyon gibi birçok nöropsikiyatrik probleme de neden olur.
Defalarca tüp bebek tedavisi görmek zorunda kalmış insanlarda
ileri bir incelemede altta yatan faktörün çoğunlukla kronik cıva
zehirlenmesi olduğunu üzülerek görmekteyiz. Beyin ve bağlantılı
sinir dokuları dışında cıva en fazla kemik iliğine çökmektedir.
Bilindiği gibi kemik iliği tüm kan ve bağışıklık sistemi
hücrelerimizin üretildiği fabrikadır. Dolayısıyla cıva
maruziyeti altında üretilen bağışıklık sistemi hücreleri,
ortaya konabilmiş bir dizi reaksiyon sonucu gereksiz yere aktive
olur ve antikor üretmeye başlar. Bunun doğal sonucu ise
şanslıysanız alerjik hastalıklar, şanssızsanız otoimmun
hastalıklar demektir. Otoimmun hastalıklar grubunda tanımlanmış
yaklaşık 100 kadar hastalık bulunmaktadır.</span></span>
</h2>
</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><a href="https://www.blogger.com/null" name="c_lbContent3"></a>Beyin
dokusuna çöken bölümünün sinir sistemini bozduğu, kemik
iliğine çöken kısmının bağışıklık sistemini sabote ettiği
cıvanın bu iki bölge dışında en fazla etkilediği iki organ;
karaciğer ve böbrektir. </span></span>
</h2>
</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><a href="https://www.blogger.com/null" name="c_lbContent4"></a>Yine
süt bezlerine de geçebilen cıva, anne sütüyle beslenen
bebeklerde maruziyetin devamına neden olmaktadır. </span></span>
</h2>
</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">
<span style="font-size: large;">Balığı nasıl yiyelim?</span> Izgara
veya buğulama şeklinde yemek gerekiyor. Yağda kızartırsanız,
yağdaki yüksek Omega 6, balıktaki Omega 3'e baskın çıkar ve
faydadan çok zarar görürsünüz.
</span></span></h2>
</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">
<span style="font-size: large;">Konserve balıklar ne durumda?</span>
Balığın, konserve haline getirilmesi bazı özelliklerini
yitirmesine neden olur. Yüksek ısıda pişirilen balık; daha sonra
tuz, bitkisel yağ ve su içine yatırılır. Konserveleme işlemi A
vitamininin yüzde 99'unun, B1 vitamininin yüzde 97'sinin, B6
vitamininin yüzde 59'unun kaybolmasına neden olur. Bu işlem
ayrıca; damarlarımız için zararlı olan okside kolesterol
yüzdesini de artırır. Bu yüzden, mümkünse taze balık tüketin.
</span></span></h2>
</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<h2>
</h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><span style="font-weight: normal;"><span style="font-size: large;">Dr.
Murat Kınıkoğlu</span> </span>''Taze balık bulamayan veya
ekonomik nedenlerle balık yiyemeyenler; balıktaki yararlı Omega
3'ü keten tohumundan ve semizotundan alabilirler. Keten tohumu, tüm
aktarlarda satılıyor. Aldıktan sonra blendırda bir kez kabaca
çevirin. İyice un haline getirmeyin. Bir tatlı kaşığı keten
tohumunda 1500 miligram Omega 3 vardır. Balık yemeyenlerin, günde
iki tatlı kaşığı keten tohumu yemesi iyi olur. Semizotunu ise
salatanıza ilave edebilir, üzerine yoğurt dökerek yiyebilirsiniz.
100 gram semizotunda, 400 mgr Omega 3 vardır. '' </span></span></h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">
<span style="font-size: large;">Environmental Health
Perspectives</span>’te yayımlanan bulgular sonrasında</span></span></h2>
</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><i><i><u>Bitkisel çaylar ve
alkolün, balıktan sonra cıva oranı en yüksek gıda maddeleri
oldukları anlaşıldı. Şaraptaki oranın biradan daha yüksek
seviyelerde olduğu görüldü. <br />Bitkisel çayları ise nereden
aldığınıza özen gösterin ve daha çok dağlar ve köylerden
toplanan açıkta satılanları tercih edin.</u></i></i><i><u><br /></u></i></span></span></h2>
</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">
<span style="font-size: large;">ÇÖZÜMÜ NEDİR?</span></span></span></h2>
</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">
Bilim adamlarının tesbit ettikleri 50
bin kadar zararlı madde vücudumuzdaki birçok organımız ve
dokumuzda birikme eğilimindedir,bu yüzden "helile"
gibi,kişniş,zerdeçal vb. gibi detoks yapan maddeleri
kullanmalıyız. </span></span></h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">
En etkili detoks yöntemi düzenli veya
aralıklarla da olsa tutulan oruçtur ve sonrasında yenilip içilen
sağlıklı ürünler ile de devamlılığı gerçekleşir.</span></span></h2>
</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><a href="https://www.blogger.com/null" name="Label_metin"></a>Mesela bamya(
sümüğü sindirim sistemini teflon gibi kaplıyor ve toksik
maddelerin emilimine engel oluyor) ya da arap zamkı (gum
arabic) denen akasya ağacının sakızı bağırsaklardaki toksik
maddeleri emerek atıyor,bunlar kolaylıkla
bulunabilir.[attarlarda(aktarlarda) vs.].Bu noktada önerilen en
önemli maddelerden biri de bağırsaklardan toksinleri absorbe
eden (emen) "chlorella" dır(klorella).Chlorella hapları
bulunabiliyor. </span></span></h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">
Son zamanlarda yapılan bilimsel çalışmalarda
cıvayı en iyi temizleyenlerden birinin "kişniş"
bitkisi</span></span></h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">
olduğu göserildi.Kişniş özellikle
cıva,kadmiyum,kurşun ve alüminyumu temizliyor.Kişnişin
taze</span></span></h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">
yaprakları veya tohumları kullanılabilir.</span></span></h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">
1-2 ay
süreyle kahvaltı sonrasında bir çorba kaşığı kadar kişniş
otu tavsiye eden herbalistler var.
</span></span></h2>
</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">
Kişniş detoksta neden çok özel bir
yere sahip:</span></span></h2>
</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">
Hücre içi cıvayı birçok detoks
yapan madde temizlemekte zorlanıyor ancak "kişniş" hücre
içinde mitokondrilere,tübüllere,lipozomlara ,hücre çekirdeğine
vb. tutunmuş cıvayı detoks edebiliyor.</span></span></h2>
</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">
Cıvayı temizleyen bir başka besin
maddesi de yeşil çay.</span></span></h2>
</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">
Detoks yöntemlerini aşırı ve çok
sık kullanarak toksik maddeleri hızlıca yerinden oynatmak zararlı
olabilir ,mesela hamile ve emzikli anneler bu detoks yapan maddeleri
kullanırlarsa kana karışan cıva bebeğe geçer.</span></span></h2>
</div>
<div style="margin-bottom: 0cm;">
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">
Süt ürünlerinde (wheyde) bulunan
dallanmış zincirli amino asitler çok değerli detoks etkisine
sahip bir başka etken. </span></span></h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">
Detoks için de önemli olan Omega-3
ü bitkisel kaynaklardan keten tohumundan da alabiliriz.Hem ucuz hem
de makul bir kaynak,çünkü bir tatlı kaşığı keten tohumunda
oldukça bol Omega-3 var (bir tatlı kaşığı 5-6 gram gelir,bunun
% 40 ı yağdır,bu yağın da %55 i Omega-3 tür,yani bir tatlı
kaşığı keten tohumu tozunda 1,3 gram kadar Omega-3 vardır,ayrıca
bu yağda Omega-9 gibi değerli olan başka yağ asitleri de
vardır.), üstelik keten tohumundan korkmaya gerek yok çünkü
Ortadoğuda ve birçok ülkede çorba ve yemek yapımında
kullanılıyor.Tevratta da geçtiği söyleniyor. </span></span></h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">
Yeşil
yapraklı sebzeler: Klorofil ile karaciğeri ağır
metallerin etkilerinden korurlar.</span></span></h2>
</div>
<h2 class="western">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">
Avokado: Glutatyon içeriği ile
karaciğere zarar veren toksinlere karşı etkilidir.</span></span></h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">
Maydonoz – Maydonoz mutfağımızın vazgeçilmez bir sebzesi
olup vüvudumuzdaki ağır metallere güçlü bir şekilde bağlanır
ve onları dışarı atar. Etkisinden yararlanabilmek için katı
meyve sıkacağından geçirilerek suyunun içilmesi önerilmektedir,
böylece sindirim sisteminden emilmesi ve hücresel düzeyde etki
edebilmesi daha kısa zaman alacaktır, bu şekilde tadı biraz
bozulmakla birlikte geçici bir durum olduğu için katlanılabilir.</span></span></h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">
Alpha Lipoic Acid – En az C vitamini kadar antioksidan bir
maddedir. Ağır metal probleminiz var ise bunu günlük dozların
biraz üzerinde aldığınız zaman vücuttan ağır metallerin
atılımına katkı sağlayabiilirsiniz. Brokoli, ıspanak, domates
ve bezelyede bolca bulunabildiği gibi hazır preparat olarak
eczanelerden de temin etmek mümkündür</span></span></h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">
Chlorella – Bu doğal tatlı su yosunu ağır metal bağlama
kapasitesine sahip bol miktarda klorofil içerir. Toz şeklinde
alınıp suda eritildikten sonra içilmesi tavsiye edilir.</span></span></h2>
<div dir="LTR" id="post-313">
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">
Zeolit – Volkanik doğal bir mineraldir. Oluşumu yaklaşık
600 milyon yılda gerçekleştiği düşünülen zeolitin bilinen
106 çeşidi vardır. Klinoptilolit formu zeolit ailesi içinde en
saf olanıdır ve negatif yükü nedeniyle vücuttaki ağır
metalleri kafes şeklindeki yapısı içine hapsederek dışarı
atar, yemeklerden önce aç karnına alınan bu %100 doğal maddenin
hiçbir yan etkisi yoktur. Özellikle sigara dumanında bulunan
kadmiyumun hem erkek hem de kadın üreme hücreleri üzerindeki
olumsuz etkileri nedeniyle kısırlık yaptığı bilinmektedir,
zeolit ile yapılan çalışmalarda bu ağır metalden kurtulunduğu
zaman yumurta ve sperm kalitesinde artışlar tespit edilmiştir. </span></span></h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;">Yeşil çay, papatya çayı gibi bitki çayları
vücudunuzdan toksinleri atmada yardımcıdır.</span></span></h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><span style="font-size: x-large;"><u><span style="font-weight: normal;">YORUM VE ÖZET :</span></u></span></span><span class="_5yl5" data-reactid=".2p.$<1434228817410=2582151143-4286970389@mail=1projektitan=1com>.2:0.0.0.0.0"><span data-reactid=".2p.$<1434228817410=2582151143-4286970389@mail=1projektitan=1com>.2:0.0.0.0.0.0"> Dostum bu yazıda bir sürü doktorun görüşünün alındığı kaynak var </span></span><span class="_5yl5" data-reactid=".2p.$<1434228840578=21933927389-4286970389@mail=1projektitan=1com>.2:0.0.0.0.0"><span data-reactid=".2p.$<1434228840578=21933927389-4286970389@mail=1projektitan=1com>.2:0.0.0.0.0.0">ve o bir sürü kaynağın da bir sürü ortak noktası mantıklı ve bilimsel deney tespit ve dayanakları var.</span></span><span class="_5yl5" data-reactid=".2p.$<1434228873933=2548422202-4286970389@mail=1projektitan=1com>.2:0.0.0.0.0"><span data-reactid=".2p.$<1434228873933=2548422202-4286970389@mail=1projektitan=1com>.2:0.0.0.0.0.0"> </span></span></span></h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span class="_5yl5" data-reactid=".2p.$<1434228873933=2548422202-4286970389@mail=1projektitan=1com>.2:0.0.0.0.0"><span data-reactid=".2p.$<1434228873933=2548422202-4286970389@mail=1projektitan=1com>.2:0.0.0.0.0.0">Ana fikir de asla balık yemeyiniz değil sadece bazı balıkları yiyin yoksa içerdikleri civa özellikle beyine çok zararlıdır ve 40-50 yıl da anca vücutta atılır bazı yollarla bu süre kısaltılabilir.</span></span><span class="_5yl5" data-reactid=".2p.$<1434228938243=23389153478-4286970389@mail=1projektitan=1com>.2:0.0.0.0.0"><span data-reactid=".2p.$<1434228938243=23389153478-4286970389@mail=1projektitan=1com>.2:0.0.0.0.0.0"> </span></span></span></h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span class="_5yl5" data-reactid=".2p.$<1434228938243=23389153478-4286970389@mail=1projektitan=1com>.2:0.0.0.0.0"><span data-reactid=".2p.$<1434228938243=23389153478-4286970389@mail=1projektitan=1com>.2:0.0.0.0.0.0">Balıklar hakkındaki bu durumlar son 200 yılın durumları sanayi devrimiyle başlayan aşırı sanayileşme ve filtreleme ihmalleri sonrası denizler ve atmosfer yüzeyindeki kirlilik ile ilgili kanıtlanmış belgelere dayalıdır</span></span><span class="_5yl5" data-reactid=".2p.$<1434228980362=21107401121-4286970389@mail=1projektitan=1com>.2:0.0.0.0.0"><span data-reactid=".2p.$<1434228980362=21107401121-4286970389@mail=1projektitan=1com>.2:0.0.0.0.0.0">. </span></span></span></h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span class="_5yl5" data-reactid=".2p.$<1434228980362=21107401121-4286970389@mail=1projektitan=1com>.2:0.0.0.0.0"><span data-reactid=".2p.$<1434228980362=21107401121-4286970389@mail=1projektitan=1com>.2:0.0.0.0.0.0">Hepimiz idrak ve hazmedemediği bilgiyi önce inkar ederiz bunu hep aklımızda tutalım malum amigdala reaksiyonu.</span></span><span class="_5yl5" data-reactid=".2p.$<1434229135004=21375672540-4286970389@mail=1projektitan=1com>.2:0.0.0.0.0"><span data-reactid=".2p.$<1434229135004=21375672540-4286970389@mail=1projektitan=1com>.2:0.0.0.0.0.0"> </span></span></span></h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span class="_5yl5" data-reactid=".2p.$<1434229135004=21375672540-4286970389@mail=1projektitan=1com>.2:0.0.0.0.0"><span data-reactid=".2p.$<1434229135004=21375672540-4286970389@mail=1projektitan=1com>.2:0.0.0.0.0.0">Ben de bu konuyla ilk karşılaştığımda açıkçası balığı da çok sevdiğim için hiç işime gelmemiş ve inkar etmiştim sonra yine de araştırmaya başladım haftalarımı aldı ve derlediklerimin çoğu bilimsel raporlu ve doktor görüşlerine dayalı kaynaklardan alındı.</span></span><span class="_5yl5" data-reactid=".2p.$<1434229153075=23721312776-4286970389@mail=1projektitan=1com>.2:0.0.0.0.0"><span data-reactid=".2p.$<1434229153075=23721312776-4286970389@mail=1projektitan=1com>.2:0.0.0.0.0.0"><br /><br />İnkar ve kınama durumlarını da oldukça makul karşılamalıyız</span></span><span class="_5yl5" data-reactid=".2p.$<1434229165686=23908537135-4286970389@mail=1projektitan=1com>.2:0.0.0.0.0"><span data-reactid=".2p.$<1434229165686=23908537135-4286970389@mail=1projektitan=1com>.2:0.0.0.0.0.0"> ilk tepkiler genelde hep böyle olur</span></span><span class="_5yl5" data-reactid=".2p.$<1434229177907=21310204892-4286970389@mail=1projektitan=1com>.2:0.0.0.0.0"><span data-reactid=".2p.$<1434229177907=21310204892-4286970389@mail=1projektitan=1com>.2:0.0.0.0.0.0"> ve ilmi sadece işine gelmese de üstüne düşenler alır... </span></span></span></h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span class="_5yl5" data-reactid=".2p.$<1434229177907=21310204892-4286970389@mail=1projektitan=1com>.2:0.0.0.0.0"><span data-reactid=".2p.$<1434229177907=21310204892-4286970389@mail=1projektitan=1com>.2:0.0.0.0.0.0">Selametle VesSalavatVelFatiha</span></span></span></h2>
</div>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><br />KAYNAKÇA : </span></span></h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><a href="http://www.gazetevatan.com/balikta-buyuk-tehlike--507410-gundem/">http://www.gazetevatan.com/balikta-buyuk-tehlike--507410-gundem/</a></span></span></h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><br /></span></span></h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><a href="http://www.sabah.com.tr/saglik/2011/09/12/ciftlik-baliginda-kalp-krizi-tehlikesi?paging=3">http://www.sabah.com.tr/saglik/2011/09/12/ciftlik-baliginda-kalp-krizi-tehlikesi?paging=3</a></span></span></h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><br /></span></span></h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><a href="http://www.canersonmez.com/index.php/2013/07/hamilelikte-civa/">http://www.canersonmez.com/index.php/2013/07/hamilelikte-civa/</a></span></span></h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><br /></span></span></h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><a href="http://tipvedin.blogspot.com.tr/2012/09/vucudu-artmakla-detoks-ilgili-birkac_28.html">http://tipvedin.blogspot.com.tr/2012/09/vucudu-artmakla-detoks-ilgili-birkac_28.html</a></span></span></h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><br /></span></span></h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><a href="http://www.posta.com.tr/saglik/genelsaglik/YazarHaberDetay/Yiyeceklerimizdeki-3-tehlikeli-madde---.htm?ArticleID=46174&PageIndex=2">http://www.posta.com.tr/saglik/genelsaglik/YazarHaberDetay/Yiyeceklerimizdeki-3-tehlikeli-madde---.htm?ArticleID=46174&PageIndex=2</a></span></span></h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><br /></span></span></h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><a href="http://www.haber7.com/agiz-ve-dis/haber/736950-agzimizda-zehir-mi-tasiyoruz">http://www.haber7.com/agiz-ve-dis/haber/736950-agzimizda-zehir-mi-tasiyoruz</a></span></span></h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><br /></span></span></h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><a href="http://docdrendertelli.com/agir-metalleri-vucudunuzdan-dogal-yollarla-atin/">http://docdrendertelli.com/agir-metalleri-vucudunuzdan-dogal-yollarla-atin/</a></span></span></h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><br /></span></span></h2>
<h2>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="font-size: small;"><a href="http://www.gidahareketi.org/Amalgam-a-Dikkat--2029-haberi.aspx">http://www.gidahareketi.org/Amalgam-a-Dikkat--2029-haberi.aspx</a></span></span></h2>
Mert Simyager Mehmet Cemhttp://www.blogger.com/profile/10199484262721156178noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-8618740371998387832.post-22134110991235716322015-05-13T04:34:00.002-07:002015-05-13T04:34:44.982-07:00Paylaşımlarımızda beynin düştüğü 3 büyük,önemli ve sinsi tuzak ;<div class="_5pbx userContent" data-ft="{"tn":"K"}">
Beynin çalışma mekanizması bazı durumlarda ben farkında olmadan
bilincim, basiretim ve geleceğime karşı hileli, zararlı ve şartlanmalı
bir oluş sergiler.<br /> 1) Beynin ödüllendirme meklanizması paylaştığım
şeyler ne olursa olsun ben onu paylaşırken sanki bir görev
adzediyormuşum sanarak, belli nöronal ağların etkileşime girmesi ile
dopamin gibi bazı kimyasallar açığa çıkartır ve bu da sahte
benliğim,egom ve düşük bilinç seviyemi, ''ödüllendirme'' denilen bir
mekanizmayla bulunduğu haliyle tatmin eder, yetinmeye zorlar ve
sınırlandırır.<br />
2) Vücudum elde ettiği bu kimyasal bileşim
kaynaklı doyumu alışık olduğu üzere devam ettirmek amacıyla, ''algıda
seçicilik'' denilen bir başka işleyişle yine sadece benzeri konulara
odaklanacak ve benzer şeyleri farklı şekilde anlatmaya çalışacaktır. Bu
durum da yeni ve farklı bakış açılarına girerek, değişik konularda
deneyim alanımı artırmama olabildiğince engel olacaktır.<br />
3)
Paylaşımlarımdaki mevzular, konu ve anektodlar henüz yaşamadığım,
idrakine varamadığım ve hakkında nihayetini (sonucunu) tahayyül
edemediğim konularla ilgili olur ise yine beynin bir işleyiş tuzağı
olarak ; sanki o durumu biliyormuşçasına ; kanaat, somutlaştırma ve
yargılara vararak, beni o konuyu deneyimleyebilmek için gerekli
hareket,dirayet ve azim göstermekten mahrum bırakacaktır.<br /> Bu da
tıpkı kopyayla sınavı geçmeye benzer ; sınavı geçsem de konuyu
anlamadığım için hayatta kullanamam, seyredip, deneyimleyemem.<br />
Paylaştığım konuyu yaşamsallığa geçiremediğimden ötürü mevcut
verilerimle onu değerlendirip, tanımlayıp, sınırlardandırarak,
paylaştığımla benliğim arasında bir özdeşimsel, farazi ve empatik bir
köprü kurar ve kendimi olduğundan çok daha farklı ve farazi bir şekilde
hem dışarıyla hem de kendime lanse ederim. <br /> Bu durum da yine beni benle aldatacaktır.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhzIQbLBgSYP8bzh_vGnywr-MCuWyF3tiomLcNR0zTsuFAsHAX6LZNAkv8QsQPwS1WlDcpImiK7fIgYiXaq8IMEchRmQHfOhyBDZVAGUcBH5KZZ3gJdw-UTVQ7GnmCa6_aUgrU8PgIuwHic/s1600/321995-facebook-brain-250x225.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhzIQbLBgSYP8bzh_vGnywr-MCuWyF3tiomLcNR0zTsuFAsHAX6LZNAkv8QsQPwS1WlDcpImiK7fIgYiXaq8IMEchRmQHfOhyBDZVAGUcBH5KZZ3gJdw-UTVQ7GnmCa6_aUgrU8PgIuwHic/s1600/321995-facebook-brain-250x225.jpg" /></a></div>
Buna karşı tedbirli ve temkinli olabilmek için önce korunma çalışmaları
yapmak, edepli olmak, tevekkül ile allaha sormak ve hadd ile ilmin
farkında olmak ve aşağıdakilere benzer soruları sormak gereklidir.<br /><br /><br /><br /><br /><br /> 1) Neden, ne niyet ve beklentiyle bu paylaşımı yapıyorum?<br /> 2) Yaptığım paylaşım hakkında düşüncelerim ve eylemlerimde ne kadar samimiyim? <br /> 3) Paylaştıktan sonra özellikle beğenilip yorumlandığı takdirde kendimi nasıl hissediyorum.<br />
Tasavvufta bu konular için ehlinden bazı nasihatlar vardır yaşanmayan
şeyleri tavsiye etmemenin ve paylaşımı karşılıksızca yapmanın ve hatta
hasıl olacak sevabı dahi ikram etmek konusunda... Bunlardan bazıları ;<br /> ''Tasdik edip yaşamadığım bir şeyi anladım saymıyorum.'' Said Nursî <br /> ''Tasavvuf ; söz (kal) yolu değil, hal (iyi ahlak) yoludur.'' Mevlana<br /> ''Konuşmak hoşuna giderse sus, susmak hoşuna gidince konuş.'' Bişr-i Hâfî<br /> "Yaşamadığın bir şeyi anlatmak Allah'ın dedikodusunu yapmaktır. <br /> Tasavvuf, öğrendiğini yaşamaktır." Cemalnur Sargut<br />
VesSalavatVelFatiha<br />
Bana bu konularda ilhama vesile olan dostlara teşekkürler. <br /> <a class="profileLink" data-hovercard="/ajax/hovercard/user.php?id=723368234" href="https://www.facebook.com/cenap.cetinkaya.50">Cenap Cetinkaya</a> <a class="profileLink" data-hovercard="/ajax/hovercard/user.php?id=100000040585105" href="https://www.facebook.com/gucluildiz">Guclu Ildız</a> <a class="profileLink" data-gt="{"entity_id":"681768525212361","entity_path":"WebPermalinkStreamController"}" data-hovercard="/ajax/hovercard/page.php?id=681768525212361" href="https://www.facebook.com/mehmet.dogramaci.MD">Mehmet Doğramacı</a></div>
Mert Simyager Mehmet Cemhttp://www.blogger.com/profile/10199484262721156178noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8618740371998387832.post-4404414318709154492015-05-03T04:14:00.002-07:002015-05-03T05:14:05.703-07:00Doğanın frekansında müzik yapmak! 440 Hz mi? 432 Hz mi? Peki Fark Ne?<h1 class="entry-title">
<br /><img alt="Here's Why You Should Convert Your Music To 432 hz" class="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjIBxuLxwSjtzCN7quqJzRzyhS3RMGEwTVT-pNW0ybrmjs-hpTJHFL7LRrsYjsgyCKdMKSDpamFesb1jSuiwjnlhgiMagJ4CDBPFw-7n1CpaXOkbjcyYs7yyKh8hlkDvKDKYPRO1i2p1dg/s1600/Here's+Why+You+Should+Convert+Your+Music+To+432+hz.png" height="374" width="641" /></h1>
<blockquote>
<b><span style="line-height: 1.5em;">“Eğer evrenin sırrını bulmak istiyorsan, enerji, frekans ve titreşim açısından düşünmelisin” –Nikola Tesla</span></b><br />
<b>“Titreşimleri duyularımızla algılayabileceğimiz şekilde
indirgenen enerjiye madde deriz. Madde diye birşey yoktur.” –Albert
Einstein</b></blockquote>
Tesla söyledi. Einstein onayladı. Bilim kanıtladı. O bilinen bir
gerçek —kendi bedenimizin enerji titreşim ve farklı frekanslarla
oluşturulduğu söyleniyor. Öyleyse ses frekansları bizi etkiler mi?
Kesinlikle etkiler!<br />
Frekanslar frekansları etkiler; aynı yemeğin malzemelerinin birbirine
karıştırılmasının lezzetini etkilemesi gibi. Frekansların fiziksel
dünyayı etkilemesi sematik bilim, suyun hafızası gibi deneylerle
kanıtlanmıştır.<br />
<b>Sematik bilim</b>, ses frekanslarının su, hava kum gibi
belirli bir ortamda haraket ederken, direk olarak maddenin titreşimini
değiştirmesinden bahseder. Aşağıdaki resimlerde maddelerin farklı
frekanslarda gösterdiği tepkiler gösteriliyor.<br />
<br />
<br />
<br />
<img alt="Here's Why You Should Convert Your Music To 432 hz - Cymatics" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgwmTnPzTx1BYwXrt_UFtheBxsHcSa0j0XAit7FRY459km6tcbMzVEt52tRLQ3QNqsjlHTwxik51OiMtGSlLTY7-KEzGdI8D-jv0u0SmBPjHiHvw16Ml81EmY4PEMazhRHK7nTwnbW98oY/s1600/Here's+Why+You+Should+Convert+Your+Music+To+432+hz+-+Cymatics.png" height="242" width="721" /><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<b>Su hafızası</b> bize birde kendi niyetlerimizin maddesel
dünyayı nasıl değiştirebildiğini göstermektedir. Bu Dr. Masaru Emoto
tarafından kanıtlanmıştır ve bu video da duyguların su kristallerini nasıl etkilediği gösterilmektedir.</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen="" class="YOUTUBE-iframe-video" data-thumbnail-src="https://i.ytimg.com/vi/PDW9Lqj8hmc/0.jpg" frameborder="0" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/PDW9Lqj8hmc?feature=player_embedded" width="320"></iframe></div>
<br />
Bunları aşağıdaki fotoğrafta da görebilirsiniz:<br />
<img alt="Here's Why You Should Convert Your Music To 432 hz - Water Memory" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj-6IIG2ielYJ7weQ0LCPXb_C3U48WTgNGHdMzhhiPYK61bIFiKRguSmrvEWtC8QyO1acMKwLG8gJcAYa0A3i-mgrlTDBCxzseskZPoq8OaM8tdSTdQCOv6Rt_e6lUCiUjlNcMBEvcpU4U/s1600/Here's+Why+You+Should+Convert+Your+Music+To+432+hz+-+Water+Memory.jpg" height="334" width="719" /><br />
Herkes vucudumuzun %70 inin sudan oluştuğu konusunda bir şeyler
duymuştur herhalde. O zaman müzikal frekansların bizim vucudumuzun
titreşimini eklileyebileceğini düşünebiliriz değil mi? Bazıları bunu
sahte bilim olarak adlandırabilirler ancak yukarıda gösterilen desenler
yalan söylemez! Her ifade, ses, duygu yada düşünce yoluyla çevresini
etkiler. Tek bir damla su bile büyük bir su kütlesinde dalgalanma etkisi
yaratabilir.<br />
<b>Ses frekansı</b><br />
Bu bağlamda, ilginizi bizim dinlediğimiz müziklerin frekansları
üzerine çekmek istiyorum. 1953 yılında International Standards
Organization (ISO) ‘ın düzenlemesiyle dünya üzerindeki çoğu müzik A=440
Hz ye göre tonlanmıştır. Ancak, yapılan çalışmalara göre evrenim
titreşimli yapısı ile uyumsuz bir rezonans içinde olan bu frekans insan
davranışlarını ve bilincini olumsuz yönde etkileyebileceğini belirtiyor.
Bazılarına göre nazi rejimi sırasında korkuyu ve saldırganlığı
etkileyecek frekansların neler olabileceğine dair araştırmalar yapıldığı
iddaları ortaya atmaktadır. Bu komplo teorileri gerçek olsun yada
olmasın bu ilginç çalışmalar sayesinde insanlar müziğin 432 Hz e göre
tonlanmasının yararlarına ilgi duymaya başladı.<br />
432 Hz ‘in evrenin kalıplarıyla tutarlı olduğu söyleniyor. Çalışmalar
432 Hz de tonlanmış titreşimlerin evrenin altın oranıyla birlikte
titreşip ışık, zaman, mekan, madde, yer çekimi, manyetizma, DNA kodu ve
bilinç özelliklerini birleştirdiğini ortaya koyuyor. Atomlarımız ve
DNAmız bir uyum içinde doğanın spiral kalıplarıyla rezonansa başladığı
zaman, doğayla olan iletişimimiz kuvvetleniyor. Bu 432 sayısı ayrıca
güneşin dünyanın ayın hemde ekinoksların deviniminin oranlarınıda
yansıtır.<br />
<br />
<blockquote>
<b>“Benim kendi gözlemlerime göre, A = 432 Hz 12T5
ın bazı harmonik overtone kısımları doğal kalıplar ve solitonların
rezonans çizgisinde gözükür . Solitonlar yoğunluk ve mikro kozmozdan
makro kozmoza yayılma alanı için özel bir aralığa oluşturulmaya ihtiyaç
duyarlar. Solitonlar sadece su mekaniğinde bulunmazlar ayrıca
elektronlar ve protonlar arasındaki iyon-akustik nefesde de bulunurlar.”
– Brian T. Collins</b><br />
<br /></blockquote>
<div class="aligncenter" style="text-align: center;">
<br /></div>
Dikkate alınacak diğer ilginç bir faktörde, 432 Hz 440 Hz kapali iken ki renk spekturumunda gösterdiği durumdur.<br />
<br />
<blockquote>
<b><img alt="Here's Why You Should Convert Your Music To 432 hz" class="alignleft" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi51h2J1DIhAXs8WmR3rfc7iB4kgfOxthmjdU1RnV9tL-6V5va2Fwr3OLAJgg9OLgXG25GrgvcsWmzTgdU47UEnnrYJM7G0Maia4LECMynA8gg-RIy7kQywNrwneE-NpzXRFq7ayKZXQTE/s1600/Color+-+Sound+Octaves+of+Notes+-+Here%27s+Why+You+Should+Convert+Your+Music+To+432+hz.jpg" height="368" style="line-height: 1.5em;" width="164" /><span style="line-height: 1.5em;">''Solar Spektrum & kozmik Klavye:</span></b><br />
<b>Spektrum içindeki tüm frekanslar gama ışınlarının alt
harmoniklerinden gelen oktavlarla ilgilidir. Bu renkler ve notalar
ayrıca bizim çakralarımız ve diğer önemli enerji merkezlerimizle
ilgilidir. Eğer bunu anlamak istiyorsak; çakralar güneş spektrumundan
gelen 7 ışına bağlandırılmıştır. O zaman kullandığımız frekans ve
notalar birbirleri ile aynı olmalıdır. A=432 Hz modern A=440 Hz in
aksine kozmik klavyenin ve kozmik pitchforkun tonudur. Bu bizim doğadan
geldiğini söylediğimiz klasik hint ve tibetli rahiplerin ana notası olan
C# i Om ‘136,10 Hz e yerleştirir.<span style="line-height: 1.5em;">’” – Dameon Keller</span></b></blockquote>
<br />
İsterseniz gelin A=440 Hz ve A=432 Hz arasındaki deneyimsel
farklılıkları inceleyelim. Müzik severler ve müzisyenler A=432 Hz olarak
tonlanmış müzikle ilgili deneyimlerinde sadece kulağa daha güzel ve
armonik gelmesinden bahsetmiyorlar, insanın kalbinde ve omurgalarında
hissedilen bir duygudan da bahsediyorlar. A=440 Hz olarak ayarlanmış
müzikte oluşan hislerin sadece beyinde gerçekleştiğini söylüyorlar
ve A=432 Hz olarak ayarlanmış müziğin odada daha güzel bir akustik
yarattığından odayı daha güzel doldurduğundan bahsediyorlar. Bu
durum A=440 Hz için daha doğrusal bir yayılım gösterdiği yönünde
belirtilmiş<br />
<blockquote>
<b>“Eskiler enstürmanlarını 440 Hz yerine 432 Hz e
göre ayarladılar – ve bu iyi bir sebeptendi. İnternet üzerinde kendinize
bir farklılık oluşturmak için dinleyebileceğiniz bol miktarda örnek
mevcut. 432 Hz sonuçları daha dinlendirici müziklerden oluşuyor, 440 Hz
ler ise vucudunuzu daha sıkılaştırır cinsten. Bunun sebebi 440 Hz ın
makrokozmoz ve mikrokozmoz olarak her iki şekilde de ton dışında
olmasındandır. 432 Hz ise bunun tam aksine tondadır. Bunun mikrokozmik
olarak nasıl tezahür ettiğine dair bir örnek vermek gerekirse bizim
nefesimiz 0.3 Hz dir nabzımız ise 1.2 Hz. bu 1:360 ve 1:90 olarak 432 Hz
La notasının düşük oktavıdır (108 Hz)” – innergarden.org</b><br />
<b>“Genel sound farkı belirgindi, 432 Hz versiyon daha sıcak
daha temiz ve daha çok dinlenebilirdi ama 440 hz versiyon daha sıkı ve
daha agresif bir enerji hissettirdi” – Anonim Gitarist</b></blockquote>
Bu videoda frekansların kumlar üzerindeki etkisini görebilirsiniz:<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen="" class="YOUTUBE-iframe-video" data-thumbnail-src="https://i.ytimg.com/vi/1zw0uWCNsyw/0.jpg" frameborder="0" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/1zw0uWCNsyw?feature=player_embedded" width="320"></iframe></div>
<br />
<br />
Aşağıdaki videoda da birisi herhangi bir görüş bildirmeden aynı
melodiyi A=432 Hz ve A=440 Hz tonlarında ayrı ayrı çalmış ve yorumu
bize bırakmış sizde fikirlerinizi yandaki yorum bölümüne yazarak
paylaşabilirsiniz.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen="" class="YOUTUBE-iframe-video" data-thumbnail-src="https://i.ytimg.com/vi/74JzBgm9Mz4/0.jpg" frameborder="0" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/74JzBgm9Mz4?feature=player_embedded" width="320"></iframe></div>
<br />
Ayrıca iki frekans arasındaki farkları ifade eden bu videolar da oldukça ilginç kendinizi test edebilirsiniz:<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen="" class="YOUTUBE-iframe-video" data-thumbnail-src="https://i.ytimg.com/vi/LVoVr9UwOQM/0.jpg" frameborder="0" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/LVoVr9UwOQM?feature=player_embedded" width="320"></iframe></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen="" class="YOUTUBE-iframe-video" data-thumbnail-src="https://i.ytimg.com/vi/hggq6b2uaf0/0.jpg" frameborder="0" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/hggq6b2uaf0?feature=player_embedded" width="320"></iframe></div>
<br />
<br />
<br />
Burada bir kaç örnek daha var dinleyerek farkı siz farkedin :<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
David Helpling – Sticks and Stones in 440 Hz: </div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen="" class="YOUTUBE-iframe-video" data-thumbnail-src="https://i.ytimg.com/vi/PewsS9Y9pVo/0.jpg" frameborder="0" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/PewsS9Y9pVo?feature=player_embedded" width="320"></iframe></div>
<br />
<div style="text-align: center;">
VS</div>
<div style="text-align: center;">
</div>
<div style="text-align: center;">
David Helpling – Sticks and Stones in 432 Hz: </div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen="" class="YOUTUBE-iframe-video" data-thumbnail-src="https://i.ytimg.com/vi/w8KEVikJMck/0.jpg" frameborder="0" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/w8KEVikJMck?feature=player_embedded" width="320"></iframe></div>
<br />
<br />
<br />
<blockquote>
<b>“Müzik C=128Hz temeli üzerine kuruludur (C
notası A=432Hz’a karşılık gelir) ve ben insanları bu ruhsal özgürlük
yolunda destekleyeceğim. İnsanların iç kulağı da C=128 Hz üzerine inşa
edilmiştir.” – Rudolph Steiner</b></blockquote>
<br />
Bu makalede yazılı olanların %100 doğruluk payı olmayabilir. Bu konu
makalenin orjinal halinin yazarının ve benim uzmanlık alanımız olmadığı
ortada. Ama bize bilimi geliştirebilme yeteneğinin yanında çok da iyi
gözlem ve yorum yapabilme yeteneği verilmiş. Bu sebeple bu makale size
azıcık fikir verdiyse bunu kullanın ve 440 mı 432 mi siz kendi
tecrübelerinize göre karar verin.<br />
<ul>
<li>Bu olayı denemek isteyip de tunerı yetersiz gelen arkadaşlar <a href="http://www.okanyesilyurt.com/wp-content/uploads/tuner.rar" style="display: inline-block; line-height: 1.7; margin-top: -1px; padding: 0px 7px;"><b>burayı tıklayarak</b></a> indirebilirler</li>
</ul>
Şimdi 432 frekansında müziklere sahip bir kaç youtube listesi de paylaşalım bir süre
dinleyip daha güzel fikirler edinebilirsiniz. <br />
<br />
<a href="https://www.youtube.com/watch?v=18YLdEODLaE&list=RD18YLdEODLaE#t=1" rel="nofollow" style="display: inline-block; line-height: 1.7; margin-top: -1px; padding: 0px 7px;">www.youtube.com/watch?v=18YLdEODLaE&list=RD18YLdEODLaE#t=1</a><br />
<a href="http://www.youtube.com/watch?v=QZD8FEzxaig&feature=share&list=PLcUB9EHDNZ457yyzGoJtskbbcxwWlXja2" style="display: inline-block; line-height: 1.7; margin-top: -1px; padding: 0px 7px;" target="_blank">www.youtube.com/watch?v=QZD8FEzxaig&feature=share&list=PLcUB9EHDNZ457yyzGoJtskbbcxwWlXja2</a><br />
<a href="http://www.youtube.com/watch?v=VjJr4y88qFk&list=PLE3DDFA500B513ABE" style="display: inline-block; line-height: 1.7; margin-top: -1px; padding: 0px 7px;" target="_blank">http://www.youtube.com/watch?v=VjJr4y88qFk&list=PLE3DDFA500B513ABE</a><br />
Ve birde bu klasik müziklerden oluşan liste<br />
<a href="http://www.youtube.com/watch?v=IvhxfXeGees&list=PLF690AD38CE39FD05" style="display: inline-block; line-height: 1.7; margin-top: -1px; padding: 0px 7px;" target="_blank">http://www.youtube.com/watch?v=IvhxfXeGees&list=PLF690AD38CE39FD05</a><br />
<br />
<b>Çeviri ve Eklemeler: O.Okan YEŞİLYURT</b><br />
<b>Yazının Orjinal Kaynağı:</b><br />
<b><a href="http://www.whydontyoutrythis.com/2013/12/heres-why-you-should-convert-your-music-to-432hz.html" style="display: inline-block; line-height: 1.7; margin-top: -1px; padding: 0px 7px;">Here’s Why You Should Convert Your Music To 432 </a></b><br />
<br />
<b>Ön not : Yakında bu blogta 432 frekansı nasıl çevirip veya çevirmeden dinleyebileceğimize ilişkin başka haberlerde paylaşıcaz inşaallah. </b><br />
<br />
<div class="comment-entry">
Yukarıdaki yazının çevirisi için (www.okanyesilyurt.com)'a çok teşekkür ederim allah razı olsun.<br />
hakikat ilminin içine aldığı ; gayet pratik bir gerçeklik arz eden
araştırabilen beyinlere sebeplerini sergileyecek netlikte tespitler.<br />
Eski bir müzisyen olarak iki frekans arasındaki farkın öyle kelimelerle
kolay kolay anlatılamayacağı kanaatindeyim. <br />
Bunlar zaten çok eskiden
beri bilinen şeylerdi frekansla tedavi geçmişte osmanlı da dahil bir çok medeniyette farklı zamanlarda
kullanıldı.<br />
Meditasyon amacıyla da kullanılan farklı frekans seçimi bazen de akıl hastalarını tedavide başarılı sonuçlar verdi. <br />
Frekans ve titreşim tedavisi teknik günümüz ve geleceğin de temelini teşkil etmekte. <br />
Yazıyı okurken
yaptığım araştırmalar sırasında gayet samimi olan şu yazıya ve bir playliste
daha denk geldim paylaşmak isterim.<br />
<br />
<br />
Kişisel kanaatime 440 Hz'nin bizleri daha yoğunlaşmış ve stabilize ve sabit bir titreşim aralığında bırakması. Ancak 432 Hz frekansındaki müzikler çok daha hassas, duyarlı ve de esnek bir hisse sebebiyet vermekte...<br />
Sizin de bilgi, fikir ve deneyimleriniz de bizim için çok önemli. <br />
<br />
ayrıca <br />
<div class="comment-entry">
<a href="http://www.kuraldisidergi.com/5959/zehirli-muzik-a440-hz/" rel="nofollow" style="display: inline-block; line-height: 1.7; margin-top: -1px; padding: 0px 7px;">http://www.kuraldisidergi.com/5959/zehirli-muzik-a440-hz/</a><br />
<br /></div>
<br />
sevgiler selamlar. <br />
VesSalavatVelFatiha</div>
<br />Mert Simyager Mehmet Cemhttp://www.blogger.com/profile/10199484262721156178noreply@blogger.com0