Araştırmamızın başında balık ve civa ilişkisine ve hangi balıklarda yoğun bulunduğuna...
Ortalarında diğer civa
kaynakları ve civanın zararlarına...
Sonunda ise vücudumuzu olabildiğince civadan hızlı arındırma konularıyla ile ilgili bilgiler
bulacaksınız.
Eğer okuduklarından çeşitli sebeplerle rahatsız olup yazıyı bırakmak üzere kalırsanız en sona inip yorumumu okuyunuz lütfen.
Zehirli atıkların karıştığı deniz
suyunda biriken ağır metaller önce balıklara, daha sonra
insanlara geçiyor. Besin değeri çok yüksek olan ve doktorlar
haftada bir tüketilmesini önerdiği balıklardaki bu sorun, insan
sağlığını tehdit ediyor.
Hemen hemen her balıkta cıva
kalıntısı vardır. Birçok kişi için balık yemeleri nedenli
cıva riski bir sağlık sorunu yaratmaz. Fakat bazı balıklar daha
fazla cıva içermeleri nedeniyle sinir sistemine zarar verebilirler.
Cıva insanlar için çok zararlı bir ağır metalken balıkları
nerdeyse hiç etkilememektedir. Bunun nedeni de balıkların cıvayı
metil cıva olarak vücutlarında biriktirmeleridir.
Civa Etkileri : Sinir sistemi bozukluklarına sebep olabiliyor.
Beyin fonksiyonlarına, DNA ve kromozomlara zarar verebiliyor ve
bozulmalara yol açabiliyor.
Spermlere zarar verip, sakat
doğumlara ve düşüklere sebep olabiliyor.
Zehirlenme başta
olmak üzere, üreme bozuklukları ve öğrenme bozuklukları gibi
ciddi etkileri olabiliyor.
Ayrıca Alerjik reaksiyonlara, yorgunluğa ve baş ağrısına da
yol açabiliyor.
Dr. Mehmet Öz ''Civa kan dolaşımınıza girdiğinde direkt
olarak beyne gider ve sinir sisteminize saldırır. Arıtılmadığında
kalıcı nöropsikiyatrik beyin hasarına, çocuklarda öğrenme
bozukluklarına, bağışıklık sistemiyle ilgili hastalıklara ve
hatta kalpte problemlere yol açabilir. Civa, plütonyumdan sonra
ikinci en zehirli madde ve bu yüzden uzmanlar beslenmenizde
olabildiğince azaltmanızı tavsiye ediyor. ''
İstanbul civarındaki balıkçılardan alınan farklı
türlere ait 30 farklı balık numunesini inceleyen yetkililer, çoğu
dip balığı olmak üzere 11 balık türünde kanserojen madde
tespit etti.
Midye, hamsi ve denizalasında (yerli somon) ise
sağlığa zararlı civa, kadmiyum, kurşun gibi 3 çeşit kanserojen
ağır metal saptandı.
Örneğin; hamside en fazla 0,3 olması gereken civa oranı 0,735,
en fazla 0,05 olması gereken kadmiyum oranı yüzde 0,196 ve en
fazla 0,3 olması gereken kurşun oranı yüzde 2,389 çıktı.
Analizlerde en çok kurşun oranının yüksek çıkması dikkat
çekti.
Uzmanlar, dip balıklarının ve özellikle midyelerin kesinlikle
tüketilmemesi gerektiğini söyledi. Dipteki çamurun kirliliğin en
son çökeldiği kısım olduğunu ifade eden uzmanlar, dipte
beslenen balıkların, besin maddeleriyle birlikte ağır metalleri
de bünyesinde biriktirdiklerini belirtti.
Denizin yüz metrelik üst
kısmında yaşayan hamsi, istavrit, uskumru, palamut gibi göçmen
balıklara yüzey balığı, daha aşağıda bulunan mezgit, berlam,
kefal, levrek, lüfer, barbunya, kalkan gibi balıklara dip balığı
deniyor.
Toksik (zehirli) etkili ağır metal denince ilk başta kurşun,
kadmiyum, cıva geliyor. Bu maddeler balığı yiyince hemen
zehirlemiyor. Zaman içinde birikerek tesir ediyor çünkü ağır
metaller vücuttan kolay atılamıyor. Uzun süreli bir tedavi
gerektiriyor.
Körfezlerde kirlilik
Var! Marmara ve Boğaz da riskli
Doç. Dr. Nuray Balkıs'ın verdiği bilgilere göre, Marmara ve
İstanbul Boğazı'nın tüm dip balıklarını yemek sakıncalı.
Karadeniz'de zaten kirlilikten dolayı 100-150 metreden derinlikte
balık kalmamış durumda. Akdeniz'de de özellikle körfezlerin
kirlilik oranı yüksek olduğu için buralarda tutulan balıkların
ağır metal oranı yüksek çıkıyor.
Doç. Dr. Nuray Balkıs'a göre, tuzlu su balığı gibi
lezzetli olmasa da nehir balıkları ve açık denizde kurulan balık
çiftliklerinde yetiştirilen somon, çupra gibi balıklar ağır
metal riski açısından değerlendirildiğinde daha sağlıklı
görünüyor.
Prof. Dr. Cem Gazioğlu (Deniz Bilimleri ve
İşletmeciliği Enstitüsü’nden) “Sanayi bölgelerindeki dip
canlıların sağlık açısından tüketilmemesini öneriyoruz.
Dipte yaşayan ve sofralarımıza giren balıklar, barbun, tekir,
dil balığı ve kalkan. Midye de yapısı itibarıyla endikatör bir
canlı, bir nevi sünger gibi işlev görüyor. Deniz suyunu içine
çekip sudaki maddeleri emiyor ve kalanını dışına püskürtüyor.”
Dr.
Murat Kınıkoğlu uyarıyor: Levrekte de çok civa var.
Tüm dünyada, ucuz ve kokusunun hafif olması nedeniyle en çok
çiftlik üretimi yapılan balık çipura, ikincisi de somondur.
Çipuranın zararlı arachidonic acid seviyesi daha yüksektir.
Ton balığı, köpek balığı, kılıç balığı, levrek gibi
büyük balıklar; küçük balıkları yedikleri için daha çok
civa içerirler. Bu balıkları yemekten kaçının.
Civa dışında ikinci bir toksik madde de dioxin'dir. Pişirmeden
önce balığın derisini soyarak dioxin'den kurtulabilirsiniz.''
“Cıva ve metilcıva nedir?” Cıva çevrede doğal olarak
bulunur ve endüstriyel kirlenme ile de havaya salınabilir. Cıva
havadan aşağı düşer, akıntılar ve okyanuslarda birikebilir ve
suda metilcıvaya dönüşür. Balıklar suda avlanırken metilcıvayı
içlerine alırlar ve böylece balıklarda birikir. Balığın ne
yediğine bağlı olarak bazı tür balıklarda diğerlerinden daha
fazla birikir. Cıva düzeyinin değişken olmasının nedeni budur.
Metilcıva miktarı yüksek olan balıkları düzenli olarak
tüketiyorsanız zamanla kanınızda birikebilir. Metilcıva vücuttan
doğal olarak atılır ancak düzeylerin belirgin bir biçimde
düşmesi bir yılı bulabilir. Böylece bir kadın hamile kalmadan
önce bile vücudunda cıva bulunabilir. Hamile kalmaya çalışan
kadınların da neden bazı tür balıkları yememeleri gerektiğinin
nedeni budur.
“Her balıkta metilcıva var mı?” Hemen hemen her balık
türünde metilcıva kalıntısı vardır. Ancak, daha uzun yaşamış
daha büyük balıklar ve dipte yaşayanlarda en yüksek düzeylerde
metilcıva bulunur çünkü biriktirmek için daha fazla zamanları
ve daha rahat imkanları olmuştur. Büyük balıklar (kılıçbalığı,
köpekbalığı gibi) en büyük riski yaratırlar.
Bunun için Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) ile Çevre
Koruma Ajansı (EPA) hamile olan, hamilelik planlayan, emziren
kadınlar ve küçük çocuklara düşük düzeyde cıva içeren
balıkları tüketmelerini ve bazı balıkları da hiç yememelerini
önermektedir.
Kadınlar ve küçük çocuklar, balık seçimi ve tüketimi için
şu 3 öneriye uyduklarında hem balık yemenin faydalarını
görebilir hem de cıvanın zararlı etkilerine maruziyeti azaltmış
olurlar.
Daha düşük cıva düzeyleri de
genellikle kefalde bulunmuştur. Cıva düzeyi sardalya, istavrit,
izmarit gibi küçük balıklarda daha iri türlere göre bir miktar
daha az bulunmuştur.
Balıklar arasında en çok civa
seviyesine sahip olanlar, ton balığı (özellikle akorkinoz),
tilefish (bir çeşit levrek), kılıçbalığı, kral uskumru ve
köpek balığıdır.
Yüzeyde yaşayan küçük balıklar
diğerlerine göre daha az civa içeriyorlar.
Büyük okyanus balıkları bol
miktarda ağır metal içerir.
Sardalya
ve alabalığın civa oranı en düşük
balıklardan olduğu belirtiliyor.
Yani balık yiyeceksek olabildiğince
yüzey balığı olmasına temiz bölgelerden veya çiftliklerden
çıkarılmasına dikkat etmemiz gerekmektedir.
Dr. Suat
Arusan, diş dolgusunda kullanılan cıvanın da insanları
zehirlediğini söyledi. Birçok hastalığın nedeninin vücuda
giren cıvadan kaynaklandığını belirtti.
Solunum yoluyla alınan cıvanın 18 yılda sadece yarısının
vücuttan atıldığını ifade eden Arusan, amalgam dolguyu
sökerken, önlem olarak bazı tedbirlerin alınması gerektiğine
vurgu yaptı.
Cıvanın vücutta hangi organda birikiyorsa, orada büyük
sıkıntılar oluşturduğunu ve bağışıklık sistemini olumsuz
etkilediğini söyledi.
Amalgam
dolguda bulunan cıva, en çok beynin hipofiz alanlarına çöküyor.
Bu da uyku bozuklukları, unutkanlık ve dikkat eksikliğine sebep
oluyor. Cıvanın vücuttan atılması ise 40 yılı bulabiliyor
Amalgam
dolgu kutularının üzerindeki uyarı etiketlerinde 'sakat doğumlara
ve benzer üreme sistemi bozukluklarına neden olabileceği' açıkça
belirtilmektedir.
Zararları : Dr Suat Arusan Ve cıva, kimyasal yapısı itibariyle 22
derece oda sıcaklığı gibi düşük sıcaklıklarda bile
buharlaşma özelliğine sahipken; biz onu 37 derece ağız içi
sıcaklığına yerleştiririz. Böylece ağızda 1 mm 2 yüzey
alanına sahip bir amalgam varken akciğerlere çektiğiniz 1 m3
havada ortalama 17-36 mikrogram cıvaya maruz kalırsınız. Doku
girişkenliği özelliği çok yüksek olan cıva, kolaylıkla
akciğerlerden kana geçer. İşte burada cıvanın ikinci tehlikeli
özelliği devreye girer ki; ağır metaller kanda serbest formda
uzun süre kalamaz. Karaciğer ve böbreğin de bağlayıp atamadığı
cıva hızlı biçimde doku ve organlara sızar ve burada hasarlara
neden olur.
Ayrıca
anksiyete, kaygı-endişe bozukluğu, panik bozukluk, nevrotik
sorunlar, uyku bozuklukları, migren, kronik başağrıları, vertigo
ve depresyon gibi birçok nöropsikiyatrik probleme de neden olur.
Defalarca tüp bebek tedavisi görmek zorunda kalmış insanlarda
ileri bir incelemede altta yatan faktörün çoğunlukla kronik cıva
zehirlenmesi olduğunu üzülerek görmekteyiz. Beyin ve bağlantılı
sinir dokuları dışında cıva en fazla kemik iliğine çökmektedir.
Bilindiği gibi kemik iliği tüm kan ve bağışıklık sistemi
hücrelerimizin üretildiği fabrikadır. Dolayısıyla cıva
maruziyeti altında üretilen bağışıklık sistemi hücreleri,
ortaya konabilmiş bir dizi reaksiyon sonucu gereksiz yere aktive
olur ve antikor üretmeye başlar. Bunun doğal sonucu ise
şanslıysanız alerjik hastalıklar, şanssızsanız otoimmun
hastalıklar demektir. Otoimmun hastalıklar grubunda tanımlanmış
yaklaşık 100 kadar hastalık bulunmaktadır.
Beyin
dokusuna çöken bölümünün sinir sistemini bozduğu, kemik
iliğine çöken kısmının bağışıklık sistemini sabote ettiği
cıvanın bu iki bölge dışında en fazla etkilediği iki organ;
karaciğer ve böbrektir.
Yine
süt bezlerine de geçebilen cıva, anne sütüyle beslenen
bebeklerde maruziyetin devamına neden olmaktadır.
Balığı nasıl yiyelim? Izgara
veya buğulama şeklinde yemek gerekiyor. Yağda kızartırsanız,
yağdaki yüksek Omega 6, balıktaki Omega 3'e baskın çıkar ve
faydadan çok zarar görürsünüz.
Konserve balıklar ne durumda?
Balığın, konserve haline getirilmesi bazı özelliklerini
yitirmesine neden olur. Yüksek ısıda pişirilen balık; daha sonra
tuz, bitkisel yağ ve su içine yatırılır. Konserveleme işlemi A
vitamininin yüzde 99'unun, B1 vitamininin yüzde 97'sinin, B6
vitamininin yüzde 59'unun kaybolmasına neden olur. Bu işlem
ayrıca; damarlarımız için zararlı olan okside kolesterol
yüzdesini de artırır. Bu yüzden, mümkünse taze balık tüketin.
Dr.
Murat Kınıkoğlu ''Taze balık bulamayan veya
ekonomik nedenlerle balık yiyemeyenler; balıktaki yararlı Omega
3'ü keten tohumundan ve semizotundan alabilirler. Keten tohumu, tüm
aktarlarda satılıyor. Aldıktan sonra blendırda bir kez kabaca
çevirin. İyice un haline getirmeyin. Bir tatlı kaşığı keten
tohumunda 1500 miligram Omega 3 vardır. Balık yemeyenlerin, günde
iki tatlı kaşığı keten tohumu yemesi iyi olur. Semizotunu ise
salatanıza ilave edebilir, üzerine yoğurt dökerek yiyebilirsiniz.
100 gram semizotunda, 400 mgr Omega 3 vardır. ''
Environmental Health
Perspectives’te yayımlanan bulgular sonrasında
Bitkisel çaylar ve
alkolün, balıktan sonra cıva oranı en yüksek gıda maddeleri
oldukları anlaşıldı. Şaraptaki oranın biradan daha yüksek
seviyelerde olduğu görüldü.
Bitkisel çayları ise nereden
aldığınıza özen gösterin ve daha çok dağlar ve köylerden
toplanan açıkta satılanları tercih edin.
ÇÖZÜMÜ NEDİR?
Bilim adamlarının tesbit ettikleri 50
bin kadar zararlı madde vücudumuzdaki birçok organımız ve
dokumuzda birikme eğilimindedir,bu yüzden "helile"
gibi,kişniş,zerdeçal vb. gibi detoks yapan maddeleri
kullanmalıyız.
En etkili detoks yöntemi düzenli veya
aralıklarla da olsa tutulan oruçtur ve sonrasında yenilip içilen
sağlıklı ürünler ile de devamlılığı gerçekleşir.
Mesela bamya(
sümüğü sindirim sistemini teflon gibi kaplıyor ve toksik
maddelerin emilimine engel oluyor) ya da arap zamkı (gum
arabic) denen akasya ağacının sakızı bağırsaklardaki toksik
maddeleri emerek atıyor,bunlar kolaylıkla
bulunabilir.[attarlarda(aktarlarda) vs.].Bu noktada önerilen en
önemli maddelerden biri de bağırsaklardan toksinleri absorbe
eden (emen) "chlorella" dır(klorella).Chlorella hapları
bulunabiliyor.
Son zamanlarda yapılan bilimsel çalışmalarda
cıvayı en iyi temizleyenlerden birinin "kişniş"
bitkisi
olduğu göserildi.Kişniş özellikle
cıva,kadmiyum,kurşun ve alüminyumu temizliyor.Kişnişin
taze
yaprakları veya tohumları kullanılabilir.
1-2 ay
süreyle kahvaltı sonrasında bir çorba kaşığı kadar kişniş
otu tavsiye eden herbalistler var.
Kişniş detoksta neden çok özel bir
yere sahip:
Hücre içi cıvayı birçok detoks
yapan madde temizlemekte zorlanıyor ancak "kişniş" hücre
içinde mitokondrilere,tübüllere,lipozomlara ,hücre çekirdeğine
vb. tutunmuş cıvayı detoks edebiliyor.
Cıvayı temizleyen bir başka besin
maddesi de yeşil çay.
Detoks yöntemlerini aşırı ve çok
sık kullanarak toksik maddeleri hızlıca yerinden oynatmak zararlı
olabilir ,mesela hamile ve emzikli anneler bu detoks yapan maddeleri
kullanırlarsa kana karışan cıva bebeğe geçer.
Süt ürünlerinde (wheyde) bulunan
dallanmış zincirli amino asitler çok değerli detoks etkisine
sahip bir başka etken.
Detoks için de önemli olan Omega-3
ü bitkisel kaynaklardan keten tohumundan da alabiliriz.Hem ucuz hem
de makul bir kaynak,çünkü bir tatlı kaşığı keten tohumunda
oldukça bol Omega-3 var (bir tatlı kaşığı 5-6 gram gelir,bunun
% 40 ı yağdır,bu yağın da %55 i Omega-3 tür,yani bir tatlı
kaşığı keten tohumu tozunda 1,3 gram kadar Omega-3 vardır,ayrıca
bu yağda Omega-9 gibi değerli olan başka yağ asitleri de
vardır.), üstelik keten tohumundan korkmaya gerek yok çünkü
Ortadoğuda ve birçok ülkede çorba ve yemek yapımında
kullanılıyor.Tevratta da geçtiği söyleniyor.
Yeşil
yapraklı sebzeler: Klorofil ile karaciğeri ağır
metallerin etkilerinden korurlar.
Avokado: Glutatyon içeriği ile
karaciğere zarar veren toksinlere karşı etkilidir.
Maydonoz – Maydonoz mutfağımızın vazgeçilmez bir sebzesi
olup vüvudumuzdaki ağır metallere güçlü bir şekilde bağlanır
ve onları dışarı atar. Etkisinden yararlanabilmek için katı
meyve sıkacağından geçirilerek suyunun içilmesi önerilmektedir,
böylece sindirim sisteminden emilmesi ve hücresel düzeyde etki
edebilmesi daha kısa zaman alacaktır, bu şekilde tadı biraz
bozulmakla birlikte geçici bir durum olduğu için katlanılabilir.
Alpha Lipoic Acid – En az C vitamini kadar antioksidan bir
maddedir. Ağır metal probleminiz var ise bunu günlük dozların
biraz üzerinde aldığınız zaman vücuttan ağır metallerin
atılımına katkı sağlayabiilirsiniz. Brokoli, ıspanak, domates
ve bezelyede bolca bulunabildiği gibi hazır preparat olarak
eczanelerden de temin etmek mümkündür
Chlorella – Bu doğal tatlı su yosunu ağır metal bağlama
kapasitesine sahip bol miktarda klorofil içerir. Toz şeklinde
alınıp suda eritildikten sonra içilmesi tavsiye edilir.
Zeolit – Volkanik doğal bir mineraldir. Oluşumu yaklaşık
600 milyon yılda gerçekleştiği düşünülen zeolitin bilinen
106 çeşidi vardır. Klinoptilolit formu zeolit ailesi içinde en
saf olanıdır ve negatif yükü nedeniyle vücuttaki ağır
metalleri kafes şeklindeki yapısı içine hapsederek dışarı
atar, yemeklerden önce aç karnına alınan bu %100 doğal maddenin
hiçbir yan etkisi yoktur. Özellikle sigara dumanında bulunan
kadmiyumun hem erkek hem de kadın üreme hücreleri üzerindeki
olumsuz etkileri nedeniyle kısırlık yaptığı bilinmektedir,
zeolit ile yapılan çalışmalarda bu ağır metalden kurtulunduğu
zaman yumurta ve sperm kalitesinde artışlar tespit edilmiştir.
Yeşil çay, papatya çayı gibi bitki çayları
vücudunuzdan toksinleri atmada yardımcıdır.
YORUM VE ÖZET : Dostum bu yazıda bir sürü doktorun görüşünün alındığı kaynak var ve o bir sürü kaynağın da bir sürü ortak noktası mantıklı ve bilimsel deney tespit ve dayanakları var.
Ana fikir de asla balık yemeyiniz değil sadece bazı balıkları yiyin yoksa içerdikleri civa özellikle beyine çok zararlıdır ve 40-50 yıl da anca vücutta atılır bazı yollarla bu süre kısaltılabilir.
Balıklar hakkındaki bu durumlar son 200 yılın durumları sanayi devrimiyle başlayan aşırı sanayileşme ve filtreleme ihmalleri sonrası denizler ve atmosfer yüzeyindeki kirlilik ile ilgili kanıtlanmış belgelere dayalıdır.
Hepimiz idrak ve hazmedemediği bilgiyi önce inkar ederiz bunu hep aklımızda tutalım malum amigdala reaksiyonu.
Ben de bu konuyla ilk karşılaştığımda açıkçası balığı da çok sevdiğim için hiç işime gelmemiş ve inkar etmiştim sonra yine de araştırmaya başladım haftalarımı aldı ve derlediklerimin çoğu bilimsel raporlu ve doktor görüşlerine dayalı kaynaklardan alındı.
İnkar ve kınama durumlarını da oldukça makul karşılamalıyız ilk tepkiler genelde hep böyle olur ve ilmi sadece işine gelmese de üstüne düşenler alır...
Selametle VesSalavatVelFatiha
KAYNAKÇA :
Casino.com (L-R) Casino - Mapyro
YanıtlaSilCasino.com 강원도 출장마사지 (L-R) 밀양 출장마사지 is located at 101st Street, 제주도 출장샵 downtown Philadelphia, PA, 동두천 출장마사지 United States. The casino's 80000 square 삼척 출장마사지 foot gaming space features